Giriş
(3)

Booking.com’da taksi rezervasyon deneyimi olan var mı?

ms brownstone
Yarın uçuşum var ve uçuş bilgilerini girerek havalimanından kalacağımız eve gitmek için taksi rezerve ettim. Ödemeyi yaptım ve elimde sadece rezervasyon numarası var. Karşı tarafın hiçbir bilgisi bende yok. Oraya gidince sürecin nasıl ilerlediğini bilen var mı acaba? Taksici uçuşu takip edip inişte
Yarın uçuşum var ve uçuş bilgilerini girerek havalimanından kalacağımız eve gitmek için taksi rezerve ettim. Ödemeyi yaptım ve elimde sadece rezervasyon numarası var. Karşı tarafın hiçbir bilgisi bende yok. Oraya gidince sürecin nasıl ilerlediğini bilen var mı acaba? Taksici uçuşu takip edip inişte beni mi arayacak ya da aramazsa ben bu kişiyi nasıl bulacağım?
0
ms brownstone
(22.06.24)
Benim degil ama arkadasimin var. Hic arama gibi bi durumu olmamis. Zaten taksiye bineceginiz zamanla ilgili bilgileri giriyorsunuz. O verdiginiz zaman bilgilerine gore havalimanina indiginizde, gelen taksici elinde isminizin oldugu tabelayla/ufak pankart tarzi seyle karsiliyormus.
0
Feriyaanim
(22.06.24)
Aynen taksici ucusunu takip edip, cikista elinde isminizin yazili oldugu kagitla disarda bekliyor olacak.
0
freedonia
(22.06.24)
Ben iki kez Almanya'da taksi rezervasyonu kullandım. Hiçbir şey yapmanıza gerek yok, booking'de taksiyi ayarlarken uçuş numaranızı girin sadece. Şoföre adınız, uçuş no ve tel numaranız gidiyor. Uçuş günü sizin telefona da mesaj geliyor, şu adlı taksici şu plakalı aracıyla sizi alacak, telefon nosu da şu diye. Uçuş iniş saatinden itibaren maksimum bekleme süresi 45 dk.
0
lily briscoe
(23.06.24)
(13)

Kadın montu seçelim

datnet
Selam, şu montlardan hangisi sizce kızlar?https://www.morhipo.com/kampanya/detay/22129387/77899/10199956-vmstarlet-3-4-jacket-booshttps://www.morhipo.com/kampanya/detay/22156704/77905/15158218-onlaurelia-oversized-shearling (ek:bu sıcak tutar mı) https://www.morhipo.com/kampanya/detay/22132644/77905
Selam, şu montlardan hangisi sizce kızlar?

www.morhipo.com

www.morhipo.com (ek:bu sıcak tutar mı)

www.morhipo.com

www.morhipo.com

www.morhipo.com (benim favorim bu)
0
datnet
(21.12.18)
Tikler sabaha kalabilir, tşk.
0
🌸datnet
(21.12.18)
only olanlar çok tırt bence, hiç sıcak tutmaz.
vero moda olanlardan da haki olanı beğendim, en azından bel oyuntusu var. ama hiçbiri sıcak tutacak mont değil bence.
0
lily briscoe
(21.12.18)
sonuncu vero moda. malzeme de muhim de, ilk ucu baharlik bence.
0
e haliyle
(21.12.18)
içlerinde en oluru sonuncusu ama bu renk ve bu tarz herkeste var artık.
0
candide
(21.12.18)
Peluş olan çok tatlı ama kış için olmaz. Sonuncusu diyorum.
0
purrty ploop
(21.12.18)
110162-24417 Kapişonlu Uzun Kaban Kamuflaj. bence sitedeki bu ürün sana daha çok yakışacak.
ama bırak şimdi kafa karıştırma dersen ben de sieve sieve son ürünü seçmeni tavsiye ederim.
0
clownarmy
(21.12.18)
1-2 çok kötü
3-4 kötü
5 eh işte
0
ravenudon
(21.12.18)
En sondaki fena değil, diğerleri çok kötü bence. Mangoda bu sezon güzel modeller var, indirime de girdi. Oraya da bakabilirsin. Yün olanları sıcak tutuyor.
0
şubatsonrası
(21.12.18)
Kış için sıcak tutsun diye ise 1 yada 5 numara. 2 numara sıcak tutmaz bence, beğendim çok kışta giyilmez ama.
0
snd88
(21.12.18)
hanımlar iyi diyorsunuz ama bunlar kaban kategorisinde. kaban sıcak tutmayacaksa ne tutacak? :D
0
🌸datnet
(21.12.18)
5

Pelus sicak tutmaz ayrica. O baharlik havalarda giymek icin.
0
chitosan
(21.12.18)
@chitosan 5 kışlık mı veya başka öneri yapar mısın?
0
🌸datnet
(21.12.18)
@datnet 5'i ben kalin olur, kisin sicak tutar diye düsünmüstüm. O yüzden onu önerdim zaten.
0
chitosan
(21.12.18)
(8)

Hanımlardan maskara tavsiyesi ricasi

aydin meyrin
Merhabalar,Diorshow iconic overcurl kullanıyordum ama fiyatları dudak uçuklatacak kadar yükselmiş. Öncelikle dökülme yapmayan, waterproof olmayan, uzun süre kalici (12-14 saat), high end ama Dior kadar pahalı olmayan ürün tavsiyelerinizi alabilir miyim?Teşekkür ederim.
Merhabalar,

Diorshow iconic overcurl kullanıyordum ama fiyatları dudak uçuklatacak kadar yükselmiş. Öncelikle dökülme yapmayan, waterproof olmayan, uzun süre kalici (12-14 saat), high end ama Dior kadar pahalı olmayan ürün tavsiyelerinizi alabilir miyim?

Teşekkür ederim.
0
aydin meyrin
(10.12.18)
Dior gibi fırçası kıvrık değil ama estee lauder sumptuous extreme‘i çok beğenmiştim kullanırken.
0
irene
(10.12.18)
maybelline rocket volum' express
0
nolmus yani
(10.12.18)
estee lauder sumptuous extreme +1
uzun zamandır kullanıyorum, çok memnunum.
0
ozgur bir kusun hatirati
(10.12.18)
benefit maskaraları
0
yağlekesi
(11.12.18)
Neden high end diye kendini kisitlayasin ki, bazı drug store ürünler bazi high endleri ağır dövüyor. Loreal in ve max Factor un maskaralarini çok beğeniyorum ben. Yazılanlardan Estee Lauder sumptuous extreme bende dokulmustu, Maybelline maskaralari arasında beğendiğim bir tane bile olmadı ve rocket acayip zor cikiyor. Benefit better than sex guzel ama loreal lash paradise <3 ile aynı.
0
artcilly
(11.12.18)
@artcilly, kirpikleri dökmesinden çekiniyorum, o nedenle high end tercih edecektim. Önerilerinizi inceleyeceğim, çok teşekkürler.
0
🌸aydin meyrin
(11.12.18)
better than sex benefitin değil too faced in bu arada dfjk
0
yağlekesi
(21.12.18)
hep kıvıran maskara aradığım için uzun zaman iconic overcurl kullandım ama ben de fiyatı yüzünden bıraktım.
mutlaka kıvırsın diyorsanız kesinlikle benefit roller lash.
0
lily briscoe
(21.12.18)
(66)

kim hakli?su durumu analiz eder misiniz?

all girls dream
yılbası gecesini kız arkadasımla birlikte besiktasta gecirdik. gece 02:45 e kadar birlikteydik. kız tarafı pendikte oturuyor ben de hadımkoyde yani metrobüs ile beylikdüzünden sonra otobüse binicem vs.kız arkadasımı 02:45 te kadıkoy dolmusuna bindirdim ve dolmus dolup kalkana kadar bekledim. bu sır
yılbası gecesini kız arkadasımla birlikte besiktasta gecirdik. gece 02:45 e kadar birlikteydik. kız tarafı pendikte oturuyor ben de hadımkoyde yani metrobüs ile beylikdüzünden sonra otobüse binicem vs.

kız arkadasımı 02:45 te kadıkoy dolmusuna bindirdim ve dolmus dolup kalkana kadar bekledim. bu sırada hem netten kadıkoy pendik otobüs saatlerine baktım sabaha kadar var oldugunu ögrendik. ayrıca dolmus söförüde kadıkoyde pendik minibüsleri kalkıyor dedi.

onun kadıkoyden pendige gitmesi 2 saat civari benimde besiktastan eve gelme sürem 2 saat. 2de ayrıldık 4 te evde oldum. pendige kadar birakıp dönsem düsünün artık evde kacta olurum.

kız beni bırakmayıldın tek basıma, kadın basıma o saatte gittim vs dedi. ablası bi dünya soylenmiş.
bir arkadası bosanma sebebi. vs demiş. yaslar 35 ve 30

dolmusta arkadasın yanına tek basına bir kadın daha binmişti bu arada onu da belirtttim.

yorum sizlerin
0
all girls dream
(02.01.18)
analiz edecek bir şey yok, 30 yaşında tek başına bir yerden bir yere gidemiyorsa çıkmasın dışarı. el insaf, gecenin 2'sinde istanbul'un iki ucuna gitmeye ne gerek var? normalde sen teklif etsen bile reddetmesi lazım.

edit: ahahaha dark side'ı seçmişim... :/
0
rahip janick
(02.01.18)
o güne özel götürmeliydin. yılbaşı gecesi riskli biraz.
0
paudi
(02.01.18)
Aydılmak için kötü bir saat olmuş.

Canım ülkemde yaşanan olayları göz önünde bulundurunca haksız diyemiyorum. Sizin de kendinize göre haklı olduğunuz aşikar.
0
EasyTiger
(02.01.18)
sevgilin haklı sen haksızsın. yılbaşı gecesi dönüşü nasıl yapacağınızı konuşmalıydınız gerçi en başta bence.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(02.01.18)
@paudi bende yılbası kalabalık diye rahattım biraz. baska zaman olsa neyse diyecegim. kalabalaık bişi olmaz diye düsündüm
0
🌸all girls dream
(02.01.18)
kızın o saatte tek başına eve gitmesi hoş değil. ama senin dolmuşla ordan oraya gitmen de eziyet. Yılbaşı gibi yoğun bir gecede dışarı çıkıyorsanız gidiş dönüş işlerini araba, taksi vs artık neyse en güvenli şekilde ayarlamalıydınız. O sana güvenerek hata etmiş, sen de onu yalnız bırakarak.
0
aquarium
(02.01.18)
Kız haklı. Hem yıl başı hem İstanbul hem gece 02.45'te ayrıl hem de dolmuşla... ya daha erken bitirecektiniz ya sabaha kadar beraber takılacaktınız ya da onu bırakıp evine dönecektin evet. Hiç güvenilir bir davranış değil bu.
0
yaren
(02.01.18)
ben böyle durumlarda hep gerek yok, saçmalama vs diyorum ama karşımdaki flörtümse bırakmasını bekliyorum ki benim bırakma dediğim de metro ile iki durak :D ha sevgilimse eğer kesin beklerim. kıyamam yine gerek yok derim ama adam bırakmazsa da gider lafını ederim.
0
elorelia
(02.01.18)
önceden konuşup ayarlamalıydınız, nasıl bir aile ne kadar yakınsınız bilemiyorum ama bana göre en uygun senaryo şu olurdu, sen kız arkadaşına evine kadar eşlik ederdin ve özel bir gece olduğu için ailesi de seni ağırlayabilirdi. en azından birkaç saat uyuyup sabah eve dönerdin. hem kızları eve dönerken içleri rahat olurdu hem de sana çok zorluk olmazdı.
0
lily briscoe
(02.01.18)
gece saatinde a noktasından b noktasına tek başına gitmeyi göze alamıyorsan o a noktasına hiç gitmeyeceksin, kıçını kırıp b noktasında oturacaksın.

hanım kızımız 30 yıldır kendi işini kendisi görmeyi öğrenseymiş keşke. ayrıca tek başına gitmiş de nolmuş? başına bişey mi gelmiş, tecavüz mü etmişler, laf mı atmışlar? yooo.

şöyle kadınların şöyle huylarına prim vermeyin de şu pirenses havalarını bıraksınlar ya.

yüzde yüz sana hak veriyorum. üstelik senin nerede oturduğunun bir önemi yok bence.

not. bir kadın
0
istanbul kanatlarimin altinda
(02.01.18)
saati yanlıs yazdım 01 45 olacak
ayrıca donus toplu tasiıma ile olacak denilmişti.
0
🌸all girls dream
(02.01.18)
haklı yok haksız da yok saçma bir durum olmuş. yılbaşı gecesinin o saatlerde sonlanıp eve dönüş derdinin olacağı sürpriz bir durum değil. çekincesi varsa önceden söylemeliydi ve daha da önceden planı ona göre oluşturmalıydınız. hiç dışarı çıkmamak bile daha mantıklı bir eylem olurdu. tamam kadın başına olmak büyük riskler barındırıyor ama o saatte araba yoksa beşiktaş'tan pendik'e insan bırakıp sonra hadımköy'e dönmek diye bir olay olmaz olamaz, mantıklı değil.
0
nrmnm
(02.01.18)
İstanbul'un hiçbir yeri güvenli değil o saatlerde. Başına bir şeyin gelmemesi şansınıza olmuş. Kız ve ablası, ailesi sonuna kadar haklı. Düşüncesizlik etmişsin. O günlüğüne araba kiralayabilirdin, bir arkadaşından veya tanıdığından araba alabilirdin, ehliyetin yoksa bir tanıdığından kızı bırakmasını rica edebilirdin, daha erken bir saatte eğlenceden çıkıp kızı bırakıp sonra tekrar evine geri dönebilirdin, uber kullanılabilirdi vs vs.. Çözüm kolay bunun için.
0
iwasbornonamountainside
(02.01.18)
ya, 30 yaşında kadın için yukarıda yazılanları bu adam mı düşünecek? OTUZ YAŞINDA OTUZ!
0
rahip janick
(02.01.18)
kadıköy rıhtım, beyoğlu'nun bir kısmı kadıköy'e taşınmaya çalışmadan önce 11'den sonra in-cin top oynuyor denecek türden bir tenhalığa ulaşırdı. artık böyle mi bilemiyorum. kaldı ki yılbaşından bahsediyorsunuz. (daha kalabalık olsa da yılbaşı yüzünden tehlike artmış halde)

ama 02:45 geç bir saat, pendik de anasının dini(bindirmeniz iyi olmuş da pendik'e varış da haliyle geç oluyor, diyorum, bir de birlikte binenleri ve sevgilinizin tek kaldığını görenleri akla getiriyorum). pendik'in içini bilemiyorum ama kurtköy civarı falan, bir iki avm, starbucks vs olsa bile yine epey tenha bir yer. özel araba yoksa toplu taşımadan inip eve gidene kadar 3.5 atmak işten değil.

istanbul zaten acayip bir yer olmuş. suriyelisinden, nijeryalısına veya korelisine bir sürü insan var. iyi güzel de, bazı yerler new york ghettolarından film karelerine benzemiş. 3.5'tan 4 ediyor.

önceden planlasaymışsınız, keşke diyorum ben de. bunun koca insan olmakla alakası yok. adam da şişlenir, kadın da saldırıya uğrar o saatte. evinin önünde tecavüze uğrayan o kızcağızın haberi geldi aklıma.

saat işi kötüleştiriyor da sorun tenha ve karanlık yerlerden geçmekle, yakınınızda size yardım edecek bir insan olmaması ile alakalı.

sevgiliniz ya geceyi sizde geçirseymiş ya da güvenilir bir durak taksisine binseymiş (beşiktaş'tan* çok yazabilir ama kendi civarının durak taksileri illa vardır telefonunda ve dolmuştan inmeden 5 dk evvel arayabilirmiş) veya olmadı siz götürseymişsiniz daha iyiymiş.

boşanma sebebi falan değil. düşüncesizlik. öğrenilmeyecek bir şey değil, siz de öğrenmek istediğiniz için sormuşsunuz zaten. kişisel düşüncem bu. tabii ki herkes özgürce dolaşsın isteriz ama idealden uzak pratik durumlarla bireysel olarak savaşmak riskli ve anlamsız.
0
godoşu beklerken
(02.01.18)
kötü bir durum olmuş. yılbaşı gecesi herkes daha çok çıldırabiliyor, tek başına göndermek biraz riskli, evet.

ama ikinizde de hata var bence. dönüş işini baştan düşünmeliydiniz. kız arkadaşında sırf sen yanındasın diye sadece sana güvenmemeli. işte bu nokta "prenseslik" diye eleştirdikleri nokta oluyor. o da gecenin geri kalanında ne yapacağınızı düşünmeli. bir arkadaşınızda kalabilirdiniz veya birlikte onların evine gidip seni misafir etmelerini konuşabilirdiniz. ya da sizde kalabilirdiniz. bu şekilde pek olmamış.

ha bu sebepten ayrılınır mı? hayır tabii ki. karşılıklı konuşup hatalarınızla yüzleşmek isabetli olur.
0
frankie
(02.01.18)
@acemi evet
önce dolmusla kadıkoye gececem onrdan otobüs ile pendige gececem. sonra 4 saat yol don diyorlar
0
🌸all girls dream
(02.01.18)
Milletin gazina gelmis senin kiz arkadas. Öyle buyutecek bir şey yok. Ustelik bunu ertesi gun soylemesi çok gereksiz. Basina bi sey gelse kizmakta hakli Ama Bana gereksiz bi trip geldi.



Ama sunu da dusunuyorum: insan sevdigiyle birkaç saat fazla gorusmek için o yolu gitmez mi?
0
yarey
(02.01.18)
saçmalık bence kusura bakmayın da. eve dönebileceği bir saatte ayrılsaymış binseymiş o zaman dolmuşa. ya da taksi tutsaymış öyle gitseymiş. über kullansaymış ya da. araba kiralasaymış. ne bileyim...
0
veritaslibertas
(02.01.18)
Kız haklı. Yaştan şehirden bapımsız olarak haklı.

Ek olarak, Abi araban yoksa hadimköyde oturup pendikteki kızla da birlikte olmayın ama
0
shenergy
(02.01.18)
Ben 20 yaşındayım neredeyse sizden 10 yaş küçüğüm.

Ben herhangi bir günün herhangi bir saatinde dışarı çıktıysam bu tamamen kendime güvendiğim için haptığım bir harekettir.
Kendime güvenmiyorsam o saate kadar ne işim var dışarıda. Kocam dahi olsa beni eve bırakmak zorunda değil. 30 yaşına gelmiş hala kendi sorumluluğunu alamıyorsa ben olsam daha olgun bir insanla hayatımı paylaşırım.

Bu tarz insanlar genelde cebinde parası olmadan da dışarı çıkar başkalarına parayı kitler. Bence koşarak uzaklaşmalısın.
0
powerpufgirl
(02.01.18)
Bırakmalıydın.
0
Kusursuz dostlarin dort ayagi vardir
(02.01.18)
Ben bir kadın olarak bırakılmak istemem, bugüne kadar da kimse beni herhangi bir saatte evime bırakmamıştır. Önceden bu şekilde planladıysanız kızın sonradan su koyvermesi saçma olmuş. Önceden planlamadıysanız haklı olabilir.

Ben herkesin kendinden mesul olduğunu düşünmüşümdür her zaman, o yüzden bence haksız değilsiniz ancak daha iyi planlanabilirdi belki önceden.
0
inawen
(02.01.18)
bırakmalıydın, yılbaşı gecesi alkolün olduğu bir gece, kız pendike gidiyor bide gece 4 de. ne olacak 4 yerine 6 da evde olurdun 7 de olurdun.
0
habula
(02.01.18)
Kız haklı. Gecenin bir yarısı kız tek başına bırakılmaz. Özgecan Aslan mininüste öldürüldü. Yanına kadın oturmuş oturmamış bir önemi yok. Zarar verecek insan ona bakmaz. Zaten sabaha kadar ayakta kalmışsınız. Fazladan iki saat yolculuk seni çok etkilemezdi.
0
dissendium
(02.01.18)
otel ayarlayacaktın gece kalmalık, bu da sana ders olsun.
0
nuisance
(02.01.18)
Bu sorunun cevabı yok. Sevgiyle alakalı bir durum. Sevgiliniz varsa katlanacaksınız. Artılarını tadarken eksilerini görmezden gelmemek lazım.
0
cok iyi yol
(02.01.18)
Buluşmadan önce bunların ayarlanması ve konuşulması lazım. Ben kartalda oturuyorum varabileceğim saatte yola çıkıyorum, araba varsa biri bırakıyor, yoksa uber ya da otel seçeneği var. O saatte çıkmış da tecavüz mü edilmiş laf mı atmışlar ne olmuş diyen arkadaş, bunun şakası ya da muhabbeti olmamalı. Moda da oturan arkadaşım dahi böyle bir şeyin kıyısından döndü. Kaldı ki pendiğe gidiyor.

Tepkisi abartı ama haklı ya da haksız yok bence. Önceden ayarlanması lazım bu tarz şeylerin ki kafa rahat olsun.
0
jazzabel
(02.01.18)
Türkiye, İstanbul, yılbaşı, bir kadın, gecenin bir yarısı... Hala soruyor musun bırakmalı mıydım diye?

“Brkmamalsn yha snçta 30 ksr yşnda kdn yanii .s.s.s” diyen arkadaşlar Norveç’te yaşıyor sanırım.
0
i m cool with that
(02.01.18)
Özgecan aslan örneği gelmiş bir de. Her kadının yanına bir koruma tutulsun o zaman? Otuz yaşında kadın da eğer bu kadar endiseleniyorsa çıkmasın dışarı. Kaldı ki geri dönüş şekli de konusulmus yukarıda yazılana göre.

Her ihtimal göz önünde bulundurulup ona göre davranilacaksa kadınlar asla (evde, okulda, işte) tek başına birakilmasin, müzede saklansin madem.
0
rahip janick
(02.01.18)
Bence sen haklısın ama bunu kıza anlatamazsın. Yaştan bağımsız haklısın bu arada. Kız başta demeliydi ben nası dönücem aq yerinde diye.
0
brad pitt
(02.01.18)
Bana imkansız aşk nedir diye sorsalar, Pendik'te oturup Beylikduzu'nden biriyle çıkmak derim :D :D
0
reca ederim bu bahsi kapatalim
(02.01.18)
aquarium +1 diyorum. tamam senin gerekçen de geçerli ancak karşı tarafa da haksız diyemiyorum. bir de ablası laf etmiş bir dünya, otomatik olarak senin yüzünden laf yemiş oldu ayrıca.
0
air
(02.01.18)
ya yapmayın sanki 15 yaşında. 30 yaşında insan prenseslik triplerine girmesin artık.
0
pinkpeony
(02.01.18)
Her iki tarafın da haklı olduğu noktalar var. Bu konuya yorum yapmayacağım. Benim takıldığım kısım 30 yaşında bir kadının başına bir şey gelemeyeceği algısı. Sapıklar, hırsızlar, tecavüzcüler 'bu abla 30 yaşında, yol verin geçsin' diyor herhalde.
0
bego
(02.01.18)
evet türk kadınları olarak gece 2 olduğu için yanımızda erkeğimiz olmadan dışarı çıkmayalım. hem gece 2'de dışarıda ne işimiz var değil mi? aynı mantık.

şu erkeksiz olmaz tiplerine nasıl uyuz oluyorum anlatamam. evet her kadın bir erkeğe ihtiyaç duyar, erkeksiz yapamaz. delinin biri gelirse ve tecavüz etmeye kalkarsa erkeğimiz bizi kurtarır kahraman olur.
0
pinkpeony
(02.01.18)
Yılbaşı gecesi alkol tüketimi büyük boyutta oluyor. İçmesini bilmeyen insanlar olabileceğini göz önüne alıp, düzgün bölgede bile otursanız huzursuzluk yaşanma olasılığı düşünülüp, yılbaşı gecesi kızın tek başına eve gönderilmemesi lazım.

Sizde olduğu gibi mesafe kaynaklı sıkıntı olduğunda duruma göre ya dolmuştan ineceği saatte duraktan babası, erkek kardeşi vs. alır veya ilişki ciddi boyuta girmişse arkadaşı da eve gelir, salonda uyur. Herkesin salonda bi koltuğu vardır nitekim:)

Siz planlamayı hatalı yapmışsınız. Bu ikinizin hatası.
Kız bırakılmak istememiş, veya senin kararına karşı çıkmamakla kararını onaylamış. Bu bence kararı birlikte vermişsiniz demek. Onun birlikte verdiğiniz kararı veya o anda karşı çıkmadığı bir kararı sonradan ve/ya başkalarının sözüne bakarak eleştirmesi hatalı. Yetişkin iki insansınız. Kararların sorumluluğunu taşıyacak yaşlardasınız. İlişki birliktelik demek, kararların sorumluluğunu birinin omuzlarına yüklemek demek değil. Yerinde olsam bunu arkadaşımla konuşup bi sonuca bağlarım. Şimdiden yaparsanız ilerde daha sağlıklı bi ilişkiniz olur.

not: oturduğunuz bölgeler, dolmuş güzergahı dolmuş çalışanlarının yapısı hakkında fikrim yok. Dolmuş sıkıntılı bölgelerden geçiyorsa baba alma durumu da pek düşünülmemeli veya baba alacaksa telefon açık konuşarak gidilebilir.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(02.01.18)
@powerpufgirl'ün sorumluluk hakkında söylediklerine %100 katılıyorum.

Olay hakkında da anladığım kadarıyla kadın sonradan fikir değiştirmiş; ablasının ayıplamasından etkilenmiş. Bir nevi pişman olmuş.

Böyle bir konuyu önemsiyorsan önceden belirtirsin ona göre ayarlanır. Sonradan fikir değiştirmek de nedir?

Böyle insanlar bana itici geliyor. Bence de kadının yaptığı senin açından ayrılma sebebidir. Şu yaşta kendi fikri olmaz mı bir insanın? Bu noktada senin tek suçunun bunlara katlanmak olduğunu görüyorum.

edit:

'Ek olarak, Abi araban yoksa hadimköyde oturup pendikteki kızla da birlikte olmayın ama'

Ek olarak, Abi hadımköy'de oturup pendik'te oturan arabasız kadınlarla çıkma madem.
0
idexo
(02.01.18)
yani araban yoksa çok elzem değil, iki tarafta haklı olur. ama araban varsa o güne özel bırakabilirdin aynen. ama ayrılma sebebi değil tabi bu. bunu okuyunca hani şu ohaaaa kızııım diyenler var ya öyle kekolar belirdi gözümün önünde.
0
freetakilir
(03.01.18)
ablasindan bize ne? arkadasindan bize ne? baska seye sikiliyordur o, boyle seyler bence gercek meseleler olmuyor.
0
e haliyle
(03.01.18)
arabam varsa bırakırdım
arabam yoksa başka bir program yapardım
0
superb
(03.01.18)
"Haklisin, cok haklisin da alacagin yok."
0
lamira
(03.01.18)
Eğer daha önce toplu taşıma kullanımı konusunda hemfikir olunmuş ise kız gereksiz tribe girmiş. Eğer konuşulmadıysa kızın ulaşımı için alternatif geliştirmen incelik olurdu fakat asıl sorumluluk kızın kendisinde. Bu kadar tedirgin olacaktı ise önceden kendini garantiye almalıydı.
0
logic
(03.01.18)
nuisance +1

bir geceliğine ortak bi yerde kalınabilinirdi bence. bu kadar uzatmaya da lüzum kalmazdı.
0
dedim ben sana
(03.01.18)
ay ben sok!

bazi sorularin cevaplarina gercekten cok sasiriyorum. hah dedim simdi gomecekler kizi kezban diye derken seni oldurmusler.

ben de kadinim. daha boyle bir talebim olmadi. birakilsam hosuma giderdi. daha guvende olacagim icin degil o ozenilmeyi hissedecigim icin. ama cok da huzursuz olurdum karsi tarafa cektirecegim o eziyet icin.

ama iste insanlar cesit cesit, deger yargilari da, beklentiler de. kizin profili bana gore su; simarik, bencil, dusuncesiz, kaba, premses, ozguvensiz ve gerikafali. bir de milletin gazina geliyor falan. bir de boyle sonradan atilan triplere ayri gicik olurum. bir derdin, talebin varsa o sirada soylersin. sonradan cirlamak sinir bozucu.

sistem boyle ama galiba. kadin erkek komik oyunlar oynuyor. kiz essek gibi biliyor eve sorunsuz gidebilecegini. ama ayy ben koykuyoyum cok askitom noluy beni biyakma diyor. erkek de askim sacmalama, yaninda ben varken sana birsey olmaz deyip sepet gibi dolaniyor kadinin yaninda. boylece bir ise yaradigini dusunuyor.
0
jimicik
(03.01.18)
Nuisance bence de haklı. Ayrıca ben de ennn kötü ihtimal taksiye bindirirdim kızı, dolmuşa bindirip sabahın dördünde pendikte yürütmezdim herhalde. Biraz haklı bence arkadaşın.
0
roket adam
(03.01.18)
sopiro+1
O saatte hiçbir yer güvenli değil. Gayet 3. sayfa haberi olma ihtimali var. Normal zamanda saat 9 gibi ayrılsanız zaten bırakmayın ama hem yılbaşı hem de o saat kız sizden bir jest beklemiş. Yapmamışsınız, sizin yüzünüzden ablasından da azar işitmiş. Muhtemelen bu zorlukları öncesinde görmüştür ama siz onu bırakmazsınız diye umut etmiştir. Yaştan bağımsız davranıyoruz burada. Olmamış yaptığınız.
0
SiyamkedisiZorro
(03.01.18)
çok biliyosa az yesin de kendine şoför tutsun amk, o ne tripler öyle ya hiç gelemem valla. ben olsaydım zaten o dolmuşun kalkmasını da beklemeden gitmiştim sen yine iyi dayanmışsın :)

yılbaşı günü pendik'e gitmeyi beceremiyorsa zaten yaşamasın bu şehirde ya da hiç dışarı çıkmasın bir daha.
0
hosein
(03.01.18)
Normal zamanlarda bile o saatler tehlikeli bu şehir için, kaldı ki yılbaşı günü ve alkolün ağızla içilmediği bir gün.

Sevgilin olmasına gerek yok, normal bir arkadaşın bile olsa o saatte yalnız gitmesine müsade etmemeliydin.

Hanımın yaşından bahsedilmiş ama bunun yaş ile veya cinsiyet ile alakası yok, bu pozisyon tek başına bir erkek için bile riskli ya hu!
0
John Bloor
(03.01.18)
yazdım ama dayanamadım tekrar yazacağım. ben de pendik'te oturuyorum. pendik çok büyük bir ilçe ve en merkezi yerlerine bile gece 12'den sonra toplu taşıma ile ulaşabilmek büyük sıkıntı. kaldı ki ilçenin büyük kısmı merkezi yerlerden uzak kuytu mahallelerden oluşuyor. o yüzden pendik'te yaşayan biri için akşam eve dönüş her zaman, yapılan her planda akılda olan bir sorundur. allahtan havalimanı var da e-10 büyük kısmını dolaşıyor yoksa daha da büyük sıkıntı olurdu. her neyse pendik burada sembol zaten, sultanbeyli olur tuzla olur -avrupa yakasının uzak kısmını pek bilmiyorum ama- büyükçekmece olur esenyurt olur aşağı yukarı hepsinde aynı sorunlar yaşanıyordur.

burada 30 yaşı vurgulayanların o yaşta birinin başına bir şey gelmeyeceğini düşündüklerini sanmıyorum. vurgulanan nokta o yaşta birinin gecenin sonunda eve nasıl döneceğini de düşünecek sorumluluğa sahip olması gerektiği. 18 yaşında belki ilk kez dışarıda yılbaşı geçirecek biri o heyecanla eve dönüşü düşünmeyebilir ama pendik'te yaşayan, erkek arkadaşı olup dışarıda yılbaşı kutlayan 30 yaşında bir kadın profili bu durumla ilk defa karşılaşmıyordur. kendi başına dönmeye gayet haklı olarak korkuyor da olabilir. kendi düşün(e)mese bile plan yaparken erkek arkadaşından kendisini eve bırakmasını ya da başka bir formül bulmasını ister olay biter. ona rağmen böyle tek gitmiş olsa adamı burada hep beraber gömelim ama eve dönülmüş olay bitmiş abla ve arkadaş gazıyla sonradan trip atılıyor. burada haklı bir kısım yok. üstelik bu güvenlik sorunu yaş ve cinsiyetten bağımsız herkes için geçerli. bu adam pendik'ten hadımköy'e dönerken başına bir iş gelse ne olacak? onun ailesi ve arkadaşları bunu "boşanma sebebi"(ne alakaysa, kim niye eşini yılbaşı kutladıktan sonra o saatte toplu taşıma ile baba evine göndersin?? ) olarak görmezler mi asfdgfjgk

über ve taksi önerilerini zaten hiç anlamadım. taksicileri hepimiz aynı malum sıfat ile anmıyor muyuz? über için de geçen sözlükte başlık vardı kadının birini kaçırmaya yeltenmişlerdi falan. ha dolmuş ha taksi bir farkı yok hatta dolmuş/otobüs/minibüsün kalabalık olma ihtimali var taksi falan tam kör bıçak. üstelik bir şey yapacak adam yanında erkek arkadaşı varken ikisine birden de yapabilir zaten. araba kiralama, otelde veya yakında bir arkadaşta kalma dışındaki önerilerin de bir mantığı yok. eleştirilecek tek nokta her iki kişinin de bunları düşünmemiş olması. aynı şartlarda bu ilişkiye devam edilecekse sadece yılbaşı değil dışarıda yapılan her programda bu sıkıntı yaşanacak zaten.

velhasıl kelam bu adamı size yedirmeyeceğiz piremsesler adsfdgfhjhkjl

bilmeyenler için de vurgulayalım söz konusu yerlerden biri kocaeli diğeri edirne sınırı.
0
nrmnm
(03.01.18)
bir ilave de benden;

bu bosanma sebebi diyenler, seni asiri derecede haksiz bulanlar bana biraz samimiyetsiz geliyor acikcasi. yani bu kisiler gercekten icten bir sekilde endiseleniyorsalar aksam 10'dan sonra butun sevgilileri, arkadaslari icin de ayni endiseyi duyuyor olmamlilar. kadikoy'de eglendikten sonra arabasi olan kadinlar hadimkoy'de oturmalarina ragmen pendik'e arkadaslarini birakip evlerine donuyor olmamlilar mesela. ha yok olay cinim eve gidince yaz vatsaptan merak etmiyim'den ibaretse iste bos bos atip tutulmusluk, iste samimiyetsiz bir dusuncelilik.

ciddi ciddi gece kadinin yolda tek basina yurumesi bir insani o kadar endiselendiriyor olsa, bu kadar tedirginlikle bu insanlarin hic biri bu sehirde yasamazdi. ya da gittikleri her yere arabalarinin icinde gidiyor, polis korumasiyla toplu tasimaya taksiye falan biniyorlar.

nerden baksan samimiyetsizlik + gosteris.
0
jimicik
(03.01.18)
cevaplara bakınca merak ettim de;
aranızdan kaç kişinin kızı/kızkardeşi veya kendisi erkek arkadaşıyla dışarı çıkıp ailesine "biz otelde kalacağız" diyebiliyor?

dolmuş taksiden daha güvenlidir +1 en azından bi göze emanet etmiyorsun. nitekim o dolmuşa yalnız başına bir kadın daha binmiş.

araba kiralanabilirdi denmiş. o durumda ya alkol almayacaksın ya da şoförlü araba kiralayacaksın. bu sefer de gündeme bütçe, gecenin geneline damga vuran fahiş fiyat ve araba bulabilme olasılıkları geliyor. iki eğlenilecek diye bu kadar eziyete gerek yok bence.

kızlar burası size;
Olay anında "beni bırak" demiyorsunuz, "bıraksaydı hoşuma giderdi" veya "bırakmalıydı" diyorsunuz. hatta "boşanma sebebidir"e kadar gitmiş.
Bence artık bu durumu değiştirmek lazım. Erkeklere de yazık, aklımızı okumak için denklemler kurup bilinmeyeni bulmaya çalışıyorlar. Ve üstelik erkek aklı bizimki gibi ayrıntılara, dallara budaklara bakarak değil düz satıhta çalışır genel olarak.
Hem onlara hem bize yazık. Biz de üzülüyoruz sonuçta. Güzel güzel konuşup anlaşmak varken can sıkmaya ne gerek var?
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(03.01.18)
olayda haklı haksız yok uyum sorunu var.

sevdiğim bir kız arkadaşımın(adı ilknur olsun) sevgilisi vardı hiç anlaşamadığım(bu da erol olsun). erol pazar poşetini, market arabasını geç ilknurun çantasını bile kendi taşırdı. telefonuna spy uygulama yüklemişti. aşkından arabeske bağlıyım kapının önünde yatmıştı, ilknurun arkadaşlarıyla görüşmesini istemiyordu vs. hatta geçenlerde ilknur bize gelecekti yanımızda sevgilimin ev arkadaşı var diye 'erol kızar' diyip geri döndü ajdsgkhjl. eh işte iyi taraftan bakarsan ama erol ev işlerini yapıyor, güzel sürprizler hazırlıyor. böylece ilknur sağa sola hava atarak anlatabiliyor. ama birey olarak yok ilknur. arkadaş bile olamayacağım tip derken bu adamdan çocuk bekliyor şimdi. zaten erol hiç hesap ödetmezdi şimdi de ilknur işi bırakacak, bunları iyi mi kötü mü kategoriye koysam bilemedim.

bizim ilişki ise bambaşka bunlardan. eve bırakmayı vs geç 'varınca çaldır'ın en fazla geyiğini yaparız. herkes kendi eşyasını taşır. 500 kilo da olsa valizim ben yardım istemediğim sürece yardım etmez. aman sen otur ben evin işini yapayım demez. romantizm hak getire zaten. isteyen istediği arkadaşıyla görüşür, izin almak vs geç gerekli olmadıkça haber vermek bile baya uzak kelimeler. bütçe kimin parası varsa.

başlarda noluyor lan desem de aslında herkes kendi tercihini yaşıyor. ilknur üç-beş kıskançlığı çekmeye razı gelip erolu uşağı gibi kullanabiliyor. e benim için de özgürlük daha önemli, kendi başımın çaresine bakmak zor değil. her şeyden haberim olmasa da olur.

yani sevgilin ilknur olmak istiyorsa erolünü beklesin. ya da yaptığı tercihlerin sorumluğunu alıp üçüncü şahısların gazına gelmesin. her ilişkinin dinamiği farklı. benim için taksim-pendik-hadımköy yolunu çekmek boşanma sebebidir. öyle bir adamı çocuğuma baba yapmam. ilknur gibiler ise 3. remlerine girerken hala erollerin soğukta trafikte olmasıyla tatmin olabilir ablalarına 'çok iyi çocuk ya beni eve kadar bıraktı 5239865 saat yol gitti bi de' diye anlatabilirler.

siz de karar verin ama. erol değilseniz ilknurların önünü tıkamayın. biliyorsunuz eroller ilknurların eski sevgililerini kafaya çok takarlar.
0
cikolata selalesi
(03.01.18)
olaylar norveçte veya japonyada yaşanıyor olsaydı belki size birazzcık hak verebilirdim lakin burası ortadoğu her gece bir sürü sapıkça olay geliyor kadınların başına..çok çok ters bir saat. dolmuşta başka bir kadın olması neyi garantiler ki? o saatte adamın biri takip etse dolmuşçunun kendisi niyeti bozsa (ki yaşanmamış şeyler değil) sonuç olarak kız arkadaşınız haklı bana göre de lakin siz bunu o an düşünemediyseniz bu saatten sonra yapacak bir şey yok yarın bi gün başka bir durumda da benzer şeyler yaşayabilirsiniz.
0
iwillsee
(03.01.18)
Aman canım Moda Hilton'da oda tutup sabaha kadar partiye devamdı yani olay hepten yanlış.
0
i was made for you
(03.01.18)
bir sürü laf yazılıp çizilmiş, yapılan yorumlarda kadının kadına yaptığı düşmanlık ve bir başka kadın üzerinden kendini değerli kılma çabası bambaşka bir sorun onun hakkında yazmak istemiyorum fakat dehşetle okuduğumu da belirtmeden geçemiyorum.

sadece bu durumdan hareketle, aranızda bir iletişimsizlik olmuş gibi görünüyor. kız belki bırakmanı istemiştir ama istanbul'un iki ayrı ucunda oturduğunuz için açıkça dile getirememiştir, özel bir durum olduğu için sizden böyle bir jest beklemiştir. göremeyince ipler gerilmiştir, ablasının da gazıyla böyle bir dışavurum yaşanmaştır. olay bundan ibarettir belki de yani.

siz kız arkadaşınızı evine kadar bırakmak zorunda değilsiniz, kız arkadaşınız da hele ki istanbul gibi bir şehirde, gecenin köründe yalnız başına saatlerce yol gitmek zorunda değil. erkeksizlikten başına bir şey gelir diye değil, bunu tercih etmek istemeyebilir diye söylüyorum. herkesin içinde bulunduğu ilişkiden beklentileri farklıdır ve herkes sevgilisine verdiği kıymeti farklı şekilde gösterir. haklı haksız yok, ikiniz de hem haklı hem haksızsınız. konuşun, nasıl bir daha böyle bir olay yaşamazsınız onu irdeleyin.
boşanma sebebiymiş, yok daha neler ya. insanlar ufak tefek sorunları büyütmeye, çözülmez hale getirmeye ne kadar meraklı.
0
evde liyakat kalmamis
(03.01.18)
3 ocak oldu hala millet kavga ediyor. görüldüğü üzere subjektif bi konu ve herkesin doğrusu farklı.

bence @all girls dream noktayı koysun.

naptınız hacı, aranızda konuşup halletmediniz mi?
0
elorelia
(03.01.18)
@ elorelia

Evet noktayı koyduk ayrıldık.
0
🌸all girls dream
(03.01.18)
haydaaaa, bu olay yüzünden mi?
0
elorelia
(03.01.18)
Aynen. Kendine, çevrene uygun birini bul sana ayak uyduramam vs vs dedi bende ccevap yazmadım
Bitti gitti
0
🌸all girls dream
(03.01.18)
mutlaka gerisinde bişeyler vardır bence. geçmiş olsun.

(bkz: welcome to the club)
0
elorelia
(03.01.18)
sen olmasan ne yapacakmış?

ben kızı haksız gördüm. bu ne ya. sen de erkek olarak tehlikedesin.

bir de benim bir kadın olarak bakış açım olarak şöyle birşey var; kafan atıp çat gideceğin yere kadar taksiye ödeyemeyeceksen o saatte de yanlız çıkmayacan. malesef böyle bakıyorum olaya. kendin kendine güvence veremiyorsan kimseden beklemeyecn.

bir de madem abla bukadar dertli biri, beşiktaşta yahut taksimde bir oda kiralasa idiniz airbnb den fln ya da hostelden vs, yahut bir şekilde sabaha kadar eğlense idiniz daha iyiymiş.

ha bir de; hayatta merak ettiğim bir şey var, cidden bu nasıl böyle oluyor çok merak ediyorum. böyle kızları bulup başınıza çıkarıyorsunuz, bizim gibileri de üzüyorsunuz. oh iyi oluyor siz erkeklere valla ne diyim.
0
mobydick
(03.01.18)
İkiniz de haksızmışsınız. Ben Hadımköyde otursam kız arkadaşım da Pendikte otursa ya otel tutardım ya da araba kiralardım.Yılbaşı gecesi ikinizin de ikişer saat yol yapması saçma olmuş
0
turkuaz
(04.01.18)
dönüşü toplu taşıma ile olacak diye konuşmuşsunuz daha ne? o kadar şeyse o saate kadar kalmasaymış. ben de bir kadınım, 31 yaşındayım. ayrıca hadımköy'e onu bırakıp öyle dönmeni beklemesi cidden fena bencillikmiş. keşke otelde filan kalsaymışsınız. ya o değil de, neden ayrılırken dememiş bunu sana, "beni bıraksan olmaz mı, çok geç oldu saat tedirgin oldum" filan dese başka bir çözüm de bulunabilirdi. iletişim önemli şey sonuçta.

bellllki, kadıköy'e kızla beraber gidip onu pendik dolmuşuna bindirip dönebilirdin, sana çok zaman kaybettirmezdi.

taksi, uber, scotty gibi seçenekleri de göz önünde bulundurabilirdiniz. yok çok pahalı olurdu gibi düşünceler varsa da öyle bir eğlence düşünmeyecektiniz.
0
dasher
(04.01.18)
kız tarafı abartmış. her şeyi abarttıkları gibi bunu da abartmışlar... kaldı ki yılbaşında her yerde polis var. normal bir geceden daha güvenli bence.
seneye ilişkiniz hala devam ediyor olursa yılbaşına kadıköy'de girersiniz, tek seferde gider evine.
0
humat
(06.01.18)
sana haksız demiştim ama önceden konuşmuşsunuz sorun etmemiş, sorun olmamış dönüşte falan sonra etrafının gazına gelip sana çemkirmiş. sen haklıymışsın aslında, iyi olmuş.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(07.01.18)
(10)

duyuru bayanlarına sorum:güven eşiğiniz nedir

siyahbeyaz1903
merhaba dostlar.bir ilişki de sosyal olsun, özel hayatınızda olsun birine güvenme eşiğiniz nedir?ne kadar zaman geçerse,ne yapılırsa tam anlamıyla güveniniz kazanılır.bayanlar cevaplarsa sevinirim.
merhaba dostlar.bir ilişki de sosyal olsun, özel hayatınızda olsun birine güvenme eşiğiniz nedir?ne kadar zaman geçerse,ne yapılırsa tam anlamıyla güveniniz kazanılır.bayanlar cevaplarsa sevinirim.
0
siyahbeyaz1903
(22.08.17)
kız kardeşim hariç kimseye gözüm kapalı güvenmem. %99 güvensem %1 şüphe duyarım.
0
hernezıkkımsa
(22.08.17)
Güven biri ile tanıştığımda paket içinde geliyor bana. Yani yamuğunu görene kadar guvenirim. Saflık parayla değil ya.
0
elorelia
(22.08.17)
Ben çok dolandırılmaya çalıştım maalesef, o yüzden derin şekilde araştırtmadığım kimseyle duygusal ilişki kurmam zaten.

Diğer insanlara %80 güvenle başlayıp, %60'a düştüğü an direkt tüm ilişkiyi keserim.
0
kayranin kedisi
(22.08.17)
güvenmeyerek başlıyorum. zamanla güvenimi artıracak mı onu gözlemliyorum. çünkü genelde insanlar en başta güven verip sonra kazık atarlar.
0
rayde
(22.08.17)
Öncelikle güvenmem.
Bana göre herkes karşısındakine yanlış yapabilme potansiyeline sahiptir.
Ben buna %100 güvenirim dediğim kimse yok ailem dahil.
Genelde tek yanlışta silerim.
Ufak tefek hatalara özür kabul edebiliyorum ama eskisi gibi olmuyor ilişkimiz.
0
mutekebbir
(22.08.17)
Genelde başlangıçta güvenmiyorum.
Hal ve hareketleriyle, laf - icraat tutarlılığıyla, başkalarına olan davranışlarıyla vb. şeylerle güven duygum kendiliğinden gelişiyor.
0
olabilir ya da olmayabilir
(22.08.17)
of. Bu soruları gördükçe ne akdar sıkıcı bir hayatım var diyorum. ben bir yarım saat 40 dakika birisiyle sohbet ettiğimde, neleri nasıl soracağımı da bildiğimden, mesleğim gereği, hemen şemayı çıkarıp güvenilip güvenilmeyeceğini anlıyorum. Tam anlmıyla yarım anlamıyla falan güven söz konusu değil yanı (._.)
0
velvetmorning
(22.08.17)
Bende öyle bir eşik yok. Öz annem hariç kimseye güvenmem. Herkesten bir falso, bir kancıklık beklerim ve genelde de yanılmam.
0
i m cool with that
(22.08.17)
çok güveniyorum dediğim insanlar var hayatımda ama her zaman bir hata payı bırakırım kendimce. yeri ve zamanı geldiğinde herkes en önce kendini düşünür. öte yandan insanlara illa 'bana bir gün kazık atacak' şeklinde şüpheyle yaklaşmıyorum, öyle de hayat geçmez. sadece böyle şeylere hazırlıklı olmaya çalışıyorum genelde, olduğu zaman da tartışmak veya karşımdakini yargılamakla vakit kaybetmek istemiyorum, yolları ayırıyorum fazla uzatmadan.
0
lily briscoe
(22.08.17)
bayanların güven eşiği baya düşüktür. piçlerin peşinden koşarlar onlar da güvenilmezdir.
0
i m sick tired
(23.08.17)
(3)

Uzmanlaşma / Akademisyenlik

asocial anchorman
Bana görünen o ki konularda uzmanlaşan akademisyenler bir süre sonra kendi alanları içinden dünyayı yorumlamaya başlıyorlar. Tabii ki kişisel olarak değişiklik gösterebilir bu fakat sizin gözleminize göre bu deformasyondan en az şekilde etkilenen ve alanı gereği olayları/gelişmeleri daha geniş bir ç
Bana görünen o ki konularda uzmanlaşan akademisyenler bir süre sonra kendi alanları içinden dünyayı yorumlamaya başlıyorlar. Tabii ki kişisel olarak değişiklik gösterebilir bu fakat sizin gözleminize göre bu deformasyondan en az şekilde etkilenen ve alanı gereği olayları/gelişmeleri daha geniş bir çerçeveden değerlendirebilen insanlar daha çok hangi alanlarda çalışanlardan çıkıyor?
0
asocial anchorman
(22.08.17)
Bence sosyal bilimlerden daha cok cikiyor -fen bilimciyim. Ama az-cok entellektuel okumalar yapan fen bilimcilerin de bu tongaya dusmedigi bir gercek ve bircok ornegi de mevcut.
0
evrim halkasi
(22.08.17)
Ben sanmıyorum ki örneğin makine mühendisliği okumuş spesifik bir alanıda uzmanlaşmış birinin çıkıpta ordaki formülasyonlarla sizin "dünyayı yorumlamak" dediğiniz şeyi yapsın. Dünyayı yorumlamak derken neyi kastediyorsunuz ayrıca? Yorum dediğiniz için doğa bilimlerinden az çok ayrılıyoruz zaten bu noktada.

Soru biraz afaki gözüküyor bana. Birine bilim insanı diyebilmemiz için en azından az çok epistemoloji, bilim metodolojisi vs. görmüş okumuş etmiş olması gerekiyor.

Ayrıca dünyayı yorumlama denen olay öncelikle gayet sübjektif bir durum. Onun haricinde humanities, sosyal bilimler gibi alanların bizzat akademik olarak ilgilendikleri alanlar.

Yani bir doğa bilimcisinin sizin dünyayı yorumlama dediğiniz olayı yapabilmesi için yukardaki arkadaşların belki de "entelektüel okuma" diye bahsettikleri olay olarak bizzat felsefe, tarih, sosyoloji, ekonomi vs. bu tarz humanities sosyal bilimler alanlarındda kendini geliştirmesi gerekiyor. O zaman da kendi uzmanlaşmasından dünyaya bakmamış oluyor zaten.

Sosyal bilimler içerisinde ise kendi içinde ideological bias durumu olup olmaması ayrı bir metodolojik tartışma konusu eğer sorunuz bu ise.
0
AlsterWasser
(22.08.17)
humanitiesci geldi. ilk cümlenize katılmıyorum, ne alakası var demek istiyorum. kendi alanı içinden dünyayı yorumlamak nedir? hangi deformasyon? mesela bir tarihçi hep tarihsel açıdan mı yorumlar ve bağlantılar kurar demek istiyorsunuz? hiçbir akademisyenin bu kadar sığ düşüneceğini sanmam.

akademisyenliğin doğası gereği zaten kendi alanınızın sınırlarını aşabiliyor olmanız lazım, örneğin bir edebiyatçı sabah akşam roman okumaz; felsefe, sosyoloji, tarih, dilbilimi, ekonomi.....derken dünya kadar değişik alandan okuma yapmak zorunda. öte yandan bir akademisyenin kendi politik görüşü olabilir ve bu elbette yaptığı yayınlara yansıyacaktır, konu seçiminden tutun konuyu işleyiş tarzına kadar. hele beşeri ve sosyal bilimlerde bu kaçınılmaz bir şey. yaptığı işi bilimsel literatürde doğru konumlandırabildiği sürece, yani farklı akımların ve görüşlerin farkında olup kendi pozisyonunu gerekçelendirebiliyorsa, bu bir deformasyon veya kısıtlama değildir.
0
lily briscoe
(22.08.17)
(3)

Denetim Yetkisi

cliquot
Ben bir turistim. Taksim meydanında ıslak hamburger normalde 5 lira bana 15'e satılıyor. Ya da Uludağ'da ATV kiralayacağım, 3 kat daha pahalı.Bu durumda denetleme ve cezai yaptırım uygulamaya yetkili olan kurumlar hangileridir?BelediyelerVergi Daireleribenim bulduklarım. Başka var mı?
Ben bir turistim. Taksim meydanında ıslak hamburger normalde 5 lira bana 15'e satılıyor. Ya da Uludağ'da ATV kiralayacağım, 3 kat daha pahalı.
Bu durumda denetleme ve cezai yaptırım uygulamaya yetkili olan kurumlar hangileridir?
Belediyeler
Vergi Daireleri
benim bulduklarım. Başka var mı?
0
cliquot
(21.08.17)
Esnaf odaları olabilir
0
1adam
(21.08.17)
zabıta'ya şikayet edeceksiniz
0
argent dawn
(21.08.17)
şirket ve esnafları şikayet ettik diyelim. bu olay saraylarda ve galata kulesi'nde de var mesela. bu durumda gidip milli saraylar idaresine veya turizm bakanlığına kendi uygulamalarını şikayet etmek gerekir.
0
lily briscoe
(21.08.17)
(9)

Hatalarıyla yüzleşen ülkeler

cemiyetin ünlü siması
Belçika, fransa... varsa diğerleri. Geçmişte yaptıkları insanlık dışı hatalarla kimler yüzleşti? Herkes tarihi ile barışık mı? Geçmişlerinin bu zamanlarına etkileri ne oldu? Biz mesela osmanlı şöyleydi böyleydi diyoruz, bir ingiliz kraliyet için böyle diyor mu?
Belçika, fransa... varsa diğerleri. Geçmişte yaptıkları insanlık dışı hatalarla kimler yüzleşti? Herkes tarihi ile barışık mı? Geçmişlerinin bu zamanlarına etkileri ne oldu? Biz mesela osmanlı şöyleydi böyleydi diyoruz, bir ingiliz kraliyet için böyle diyor mu?
0
cemiyetin ünlü siması
(21.08.17)
Almanya var ilk akla gelen bariz örnek.
0
doxanikee
(21.08.17)
Ciddi olarak tek Almanya kabul etti bildiğim. Tarihteki tüm devletlerin yaptığı kötülükler vardır ama çok da fifi modunda çoğu. Kongo vb. Afrika'daki katliamları Fransa ve belçika tınlamıyor. Amerika yerli katliamı için özür diliyor arada öylesine.
0
glamdr1ng
(21.08.17)
Ülkeleri ve toplumları bütün olarak ele almamak lazım. Her ülkenin ırkçısı, devletçisi ve milliyetçisi var ki katliam ve soykırımları reddediyor. Devletler de, halktan herhangi bir baskı gelmediğinde, reddetme eğilimine giriyorlar. Ancak uzun yıllardır (19.yy'dan beri) akademik, öğrenci, sol ve hatta bazı liberal çevrelerde bu katliam, sömürü ve soykırımların tanınması için çaba gösteriliyor. Batı Avrupa, Amerika, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda'da bu baskı çok daha yüksek. Üstelik bu baskılar iş işten geçtikten sonra oluşan baskılar da değil. Daha 20.yy'ın (dünya savaşları sonrası) sömürgecilik ve katliam örneklerinde (Cezayir, İrlanda, Vietnam, Afganistan, Irak, Filistin ve Suriye) bu ülkelerde dikkate değer bir "katil, sömürgeci ve katliamcı devlet" söylemi gelişti.

Sanırım en ciddi yüzleşen ülkeler Kanada (first nations konusunda), Avustralya (aborjinler konusunda), Yeni Zelanda (Maoriler konusunda) ve Almanya (Afrika ve Nazi deneyimi konusunda). Fransa'da da pek çok katliam (hatta onların bizdeki Dersim'i andıran bir Vendee olayı var, onu bile mecliste katliam olarak kabul ettirdi bu tip bir muhalefet), keza İngiltere'de de devlete kabul ettirildi. Yani İngiliz Kraliyeti'nin ve devletinin katliamlarından bahseden bolca isim var. Herhangi bir kovuşturmaya da uğramıyorlar. Ancak elbette yeterli değil. Gelişmiş ülkelerde verilen bu mücadele, daha büyük bir toplumsal reddetme içindeki gelişmekte olan ülkelere yayılmalı.
0
protector
(21.08.17)
kuzry amerika yerlilerinin (native americans / first nations) durumunu biliyorum onu yazayım:

abd yerlilerden (native americans) 2 kere özür diledi, biri hawaii yerlilerine resmi özür şeklindeydi. öbürüyse içler acısı bir şekilde yapıldı ve geçiştirildi, şöyle ki 2009'da borçlarla ilgili bir kanun paketinin içine 'apology to the native americans' gibi bir madde koyup geçirdiler ama bunu ne ilan ettiler, ne zamanın başkanı obama sesli ifade etti, hiçbir şey olmadı.

kanada ise yerlilerle (first nations) ilişkileri truth and reconciliation committee ile düzeltmeye çalışıyor bir süredir. orada özellikle yerlilerin yatılı okullar aracılığıyla kimliklerinden, dillerinden, ailelerinden koparılmaları gibi sistematik asimilasyon çabaları olmuş. bunun yanında kanada'da çok ciddi bir first nations kökenli kadınların cinayete kurban gitmesi sorunu var ve devletin bunu çözmek için attığı adımlar çok yetersiz. bu komitelerle falan görünüşü kurtarma çabası var yani ama sorunlar aynen duruyor.
0
lily briscoe
(21.08.17)
En son İsviçre köle çocuklar (Verdingkinder) için tazminat ödemeye başladı.
0
gezegen olan pluton
(21.08.17)
Ermeni olaylarini aklamak icin Avrupa'nin ABD'nin ve diger ulkelerin de tarihiyle yuzlesmedigini iddia ediyorlar. Ancak tum gelismis ulkeler hatalarini kabul ediyor. Katliamlar olmustur uzgunuz diyorlar. Cok da zor degil aslinda.
0
Traveller
(21.08.17)
O uygar Medeni insan haklarına saygılı devletlerin hataları ile yüzleştiği falan yok sadece üzgünüz der maddi manevi herhangi bir girişim yok, kuru gürültü. ABD, İngiltere, rusya, Almanya, İtalya, Fransa, Belçika, Hollanda vs hepsinin sömürge ve katliam dolu tarihi var sonuç sadece sivil toplum nezdinde. Avrupa'nın refah seviyesi bu yüzden ve o muhteşem erdemleri ve merhametleri sadece kendi insanına özgü. Cezayir de 1 milyon insan ruanda da Afrika da Fransız sömürgeleri İngilizler ve hep kan ve göz yaşı üzerine medeniyet inşası. Bugün Avrupa'yı Medeni ve uygar sanan ancak aptaldır. İngilizler ve İsviçre'liler Kendi insanlarına tazminat ödemiş olabilirler ancak sömürgelerine değil.
0
Fritz-X
(21.08.17)
Fritz-X + 1

Kanada bizim eskimo tabir ettigimiz insanlarin resmen uzerinden silindir ile gecmis. Sag kalanlarin da %99'u alkolik. Ben sahsen bir baltaya sap olabilmisine pek rastlamadim ki burasi adamlarin ulkesi, resmen bir damla kan akitmadan uzerine cokmusler.

Somurgeci devletler ozur filan dilemez, yalandan bir komite kurar, saga sola anit diker, cikar iki demec verir, 1-2 gun cakma tatil/yas filan ilan eder gecer gider.

Sen gucluysen kimse senin onune soykirim kozunu falan koyamaz. gucsuzsen yok soykirim, yok kibris meselesi falan diye seni dansoz gibi oynatirlar, o arada bir bakmissin zamaninda yuz yuze carpisarak kazandigin bir avuc topragi masa basi oyunlariyla alip gitmisler. korkarim yakin zamanda yasanacak olan bu, umarim yaniliyorumdur.
0
cooperr
(12.09.17)
avustralya aborjinlerden resmi olarak ozur diledi.

onun disinda almanyanin nazi gecmisiyle yuzlesme bicimi takdir edici duzeyde, her ne kadar sonuc olarak somurgeci bir devlet olarak gorulse bile.
0
baldur2
(12.09.17)
(6)

Doktora. Moralim cok bozuk.

durgunfoton
Arkadaslar. Simdi yuksek lisans bitti. Doktoraya devam etmek istiyorum ama benim alanimda turkiyede gelismis degil. Iyi hocalar var ama ben yapabilecegim herseyi yaptim alanimla ilgili. Doktorayi yurt disinda yapmam lazim. Fakat hocam sci ye giren makaleye beni eklememis. Moralim cok bozuk. Yurtdisi
Arkadaslar. Simdi yuksek lisans bitti. Doktoraya devam etmek istiyorum ama benim alanimda turkiyede gelismis degil. Iyi hocalar var ama ben yapabilecegim herseyi yaptim alanimla ilgili.
Doktorayi yurt disinda yapmam lazim. Fakat hocam sci ye giren makaleye beni eklememis. Moralim cok bozuk. Yurtdisindan bi hoca numuneyi hazirladi, ben burada olcumlerini alip, ozeti yazdim. Makaleyi de o hoca grubuyla yazdi.
Dun bi baktim, hocanin web sayfasinda makale var. Benim adim yok.
Cok uzuldum yani ben yurt disina basvuru icin onun cok ise yarayacagini dusunuyordum.
Bildiri falan var onceden yaptigim. Ama benim yurt disi doktora hayallerim suya dusmus gibi hissediyorum..

Ve sinir oldugum tek sey bu degil. 2. Bir bildiri var kongreye gonderdigimiz ona beni ikinci isim yazmis. Ama ogrencilerden biri var torpilli. Onunla yaptigi yayinda o kisi ilk isim. Hic bi emegi olmamasina ragmen.
0
durgunfoton
(20.08.17)
Bu tip adiliklerin yapıldığını daha önce duymuştum. Geçmiş olsun.

Makale yayınlama yurt dışı kabulü için en önemli ilke değil. Açık konuşmak gerekirse, eğer yurt dışından kastın abd ise, yeni neoliberal üniversite a.ş.'lerin baktığı ana şey bu çalışma konusu okula burs ve kaynak sağlar mı sorusu. Bu sebeple başvurudan vazgeçme, özellikle çalışma konunun hangi alanlarda 'para edebileceğini' alttan alta belirt.

Bunun dışında dünyanın sonu değil, daha sonra tekrar başvurabilirsin ya da Türkiye'de çalışma alanına en yakın ve anlayışlı akademisyenlerden birinin altında kendin bu alanı Türkiye'de geliştirebilirsin. Moral bozmaya gerek yok, çabalarından yola çıkarak kendi yolunu çizip açabileceğe benziyorsun.
0
protector
(20.08.17)
welcome to Turkey. Master tezinizden yayin yapmayi deneseniz ssci giren yayinlardan birinde?

yurtdisi doktora programlarina kabul almak icin pek cok kriter var. sadece bir yayin eksik kaldi diye cok kafaniza takmayin bence. calismak istediginiz alanla ilgili calismalar yapan bolumleri, konuyla ilgili hocalari arastirin ve iletisime gecin. doktoranin ucretsiz oldugu ulkeler var; parali olanlarda pek cok burs imkani var.

eger gercekten istiyorsaniz, kararliysaniz bu tarz yildirici seylerin size engel olmasina izin vermeyin. trde kalirsaniz bunun gibi pek cok baska seyle de karsilasacaksiniz bunu unutmayin. yurtdisina cikmaya bakin bir an evvel diyorum.

moralinizi bozmayin. hedefe odaklanin. bol sans.
0
eksi kedi
(20.08.17)
yayınlanmış makalem olmadan yurtdışında doktoraya başladım, ama ben science değil humanities'deyim o yüzden şartlar farklılık gösterir mi bilemiyorum. gitmek için mutlaka her yolu zorlayın çünkü bu yaşadıklarınız türkiye'de standart haline gelmiş yüzsüzlükler. hocanızla aranızı iyi tutmaya bakın, size lazım olanlar: 1. çok sağlam referans mektupları, 2. gelecek vaat eden ve maddi kaynak sağlama ihtimali olan bir proje (veya halihazırdaki bir projeye başvuruyorsanız neden en uygun aday olduğunuza dair sağlam bir niyet mektubu).
0
lily briscoe
(20.08.17)
Yayinlanmis makalem olmadan yurtdisinda doktoraya kabul aldim+1 Bunu moralini bozmaman icin yazdim.

Ben de temel bilimlerdeyim. Malesef Turkiye'de o kadar cok oluyor ki! Gecen benim yapip yarim biraktigim projeyi kalkip gidip - yarim haliyle - sempozyumda sunmuslar, yetmemis makale hazirlamislar, bastan sona benim yaptigim odevler, yazdigim projelerden metinleri birlestirmisler, makale diye sunuyorlar. Bir sekilde elime gecti basilmadan, bunlarin hepsi benim yazilarim diye uyardim. Muhtemelen o haliyle basacaklar, ben taa 3-5 sene once internete koymusum o metinleri, ellerinde patlayacak.

Boyle durumlarda eger oraya mahkum degilseniz ben ifsa edilmesini oneriyorum. Mesela, makalenin basildigi dergiye lab raporlarinizla beraber bir mail atabilirsiniz. Makaleyi yazan yurtdisindaki grupla irtibata gecebilirsiniz, onlar boyle seylere cok onem verir. Yanlarina da kalmamis olur.

Yurtdisi basvurularinizi hic geciktirmeden yapmaya baslayin. Ortalama vs gibi endiseleriniz varsa sadece Almanya, ABD falan degil, kuzey ulkelerine falan da basvurun. Hic ummadiginiz yerlerde harika lablar olabiliyor. Alaninizda yayinlanmis iyi makalelerin yazarlarina mail atin. Umutsuzluk asla yok. Doktora basvurularinda yayin tercih sebebi ama kimse neden yayin yapmadin diye sormuyor.
0
evrim halkasi
(20.08.17)
Diğerlerinin söylediklerine katılıyorum, moraliniz bozulabilir, haklısınız ama geleceğe dair umutsuz olmamalısınız. Yani o makale olmadan da pekala doktora yapabilirsiniz.

Bir akademisyen olarak bunu yapan hocanız adına utandım. Şu an bir proje yazıyoruz bölümdeki hocalarla birlikte ve bir bursiyer de almaya karar verdik yl öğrencimizi. Çok emek veriyor çalışmaya ve biz onca tecrübemize rağmen proje kabul olsun, o para kazanabilsin diye dert edinip uğraşıyoruz. Ne hocalar var... Şaşırdım ve üzüldüm. Umarım bir daha böyleleriyle karşılaşmazsınız.
0
duyond
(20.08.17)
Moralini bozma. Akademik teşvik yüzünden hocalar böyle yapıyor. O öğrenciye de bir bildiride senin adın ilk olur birinde benim yapmıştır. Olayın içinde olduğum için çok rahat bunu söyleyebiliyorum.

Benim hiç yurtdışı yayınım yoktu yl bittiğinde ama özellikle İngiltere'den çok iyi okullardan kabul aldım (King's College gibi). Eğer ülkeye geri dönme planın varsa Ales/YDS'den alabildiğince yüksek puan alıp YLSY kovalayabilirsin, çeşitli diğer burslara bakablirsin.

Şu aşamada kabul için önemli olan tez konunu iyi şekilde belirlemen, o alanda çalışan hocaları tespit etmen, alan okumalarını yapman ve sağlam bir proposal ve statement of purpose hazırlaman. Kimler kimler gidiyor, sen niye gidemeyesin?
0
kayranin kedisi
(20.08.17)
(13)

Ateistlere ölüm sorusu

diffarentiationation
Şimdi çok uzak geliyor ama, olur da 80 yaşına kadar tek kişiyle evli kaldınız.50 yıllık evlisiniz.Bir gün eşiniz ölüyor. Yanına gideceğim, buluşacağız gibi bir avunma, umut, teselli yok.Nasıl katlanacağız bu acıya? Nasıl yaşanır ki? Günler nasıl geçer?
Şimdi çok uzak geliyor ama, olur da 80 yaşına kadar tek kişiyle evli kaldınız.50 yıllık evlisiniz.
Bir gün eşiniz ölüyor. Yanına gideceğim, buluşacağız gibi bir avunma, umut, teselli yok.
Nasıl katlanacağız bu acıya? Nasıl yaşanır ki? Günler nasıl geçer?
0
diffarentiationation
(20.08.17)
o acinin siirselligine tutunabiliriz
0
twelfth
(20.08.17)
dindarlar kendini avutma, ileride göreceğim falan filan diyerek, dindar olmayanlar için ise kabullenme oluyor. her iki türlü de acı bir süre sonra hafiflemek zorunda. insanız çünkü biz.
0
tuzumkuru
(20.08.17)
nedir duyurunun bu ateistlere olan merakı? alıp veremediği diyecektim de, çok kışkırtıcı olur diye merakına çevirdim. ateizm duyuru için bilinmeyen bir şey de ve 5 yaşında çocuğun yeni bir kavramla tanışması gibi böyle abuk sabuk sorular çok sorulmaya başladı da. bu meraka sahip olan birileri de altta bana yanıt verebilirse sevinirim.

dünya üzerinde çekilecek herhangi bir acıya "zaten öldükten sonra buluşacağız." diye bir teselli olabileceğini sanmıyorum. bunun, inanan bir birey için de bir teselli olabileceğini düşünmüyorum açıkçası. 50 yılını beraber geçirdiğin ve sonrasında hayatından ayrılan bir insanın acısının tesellisi olmaz.
0
i drive the hearse
(20.08.17)
Ateist degilim ama olaya kendi cevrenden bakiyorsun. O cercevenin disina cikinca zaten soru gereksiz kaliyor.

Yani o kisi olumden sonra herhangi bir yerde olmadigindan onun yanina gitmek de sacma oluyor soru kendi kendini iptal ediyor.

Ornegin ateistler cehenneme gitmekten korkmuyor mu gibi sorular geliyor. Ateist zaten cehenneme inanmiyor ki neden korksun. Soru celiskili. Anlatabiliyor muyum? Ayni sekilde olumden sonra yasamin olmadigina inanan kisi zaten neden olumden sonra sevdigi kisiyi gorecegine inansin ya da bunu istesin?
0
Traveller
(20.08.17)
alternatifi yok ki abi. ben kendimi biliyorum. öyle bir durum yaşasam %90 ihtimalle eşimin arkasından bir sene içinde hastalanıp ölürdüm, o zamana kadar zıpkın gibi olsam bile. ben de sevdiğim insanla sonsuza dek yaşamak isterim, ben de sevdiklerim ölmesin isterim ama ateistim nabiyim, inanmıyorum. sen sevgilin yokken "benim sevgilim var" diyo musun mesela? benim mantığıma göre bir yaratıcı yok, varlığı sürpriz olur. insan kendini çoğu konuda kandırabilir ama bazılarında kandıramaz. ben yaratıcıya inan(a)mıyorum, eşimin sonsuza dek yaşayacağına veya ona kavuşacağıma nasıl inanayım ki?

REALITY HITS YOU HARD deyip deli gibi ağlar, kısa süre sonra ben de ölürüm. yapacak bir şey yok. hayat böyle bir şey. ortada somut gerçekler varsa benim ne düşündüğüm ya da istediğim önemli değil. eşim ölmüş mü? ölmüş. ben yaratıcıya inanmıyor muyum? inanmıyorum. buna göre, eşim toprak olup gitmiş mi? gitmiş. imdi yürek yırtılır. bir hayatımız var. birlikte geçirdik. sonra herkes gibi öleceğiz. o da ölmüş olacak. kahrolurum, deliririm ama gerçek bu. yapabileceğim bir şey yok.

edit: söylediğim yanlış anlaşılmasın, "inananlar kendini avutmak için söylüyor, aslında allah yok" falan demiyorum. din bu konsept üzerine kurulu bi şey olsa da insanların bireysel olarak inanmak ya da inanmamak için farklı motivasyonları olabiliyor. zaten bu bir tercih değil, adı üstünde inanç meselesi. ben inanmıyorum, çünkü benim mantığıma göre bir yaratıcı yok. olduğunu düşünseydim, inanmamak gibi bir lüksüm zaten olmazdı, "bence var" derdim. "bence tanrı var ama ben inanmıyom" diyemezsin ki. yani bir müslüman çeşitli sebeplerle allah'ın var olduğuna ve dolayısıyla eşinin cennete gideceğine inanıyor olabilir ama ben onun gibi düşünmüyorum, bence yaratıcı da yok ve ölünce hiçbir yere gitmiyoruz. bana mantıklı gelen bu. bunu değiştiremem ki. benim 60 sene ateist olduktan sonra hop diye allah'a inanmam hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
0
der meister
(20.08.17)
@i drive öyle bir teselli var. edit: bunu yazdıktan sonra beni engellemiş. yazdığım şey baya acıttı galiba? ne insanlar var şu dünyada.
@traveller açar mısın biraz?
0
🌸diffarentiationation
(20.08.17)
ahiret inancı olanlar katlanıyor mu ki? öyle bir kaybın hiçbir tesellisi olacağını sanmıyorum. eşini kaybedip arkasından çok geçmeden ölen bir sürü karı/koca var. sanırım hepsi de ateist değil?
0
doxanikee
(20.08.17)
Onu geç "yok oluyorum" diyerek yaşamak her an her gün. İnsan nası katlanır buna? Nihilizm.
0
Batuhanolabilir
(20.08.17)
80 yıllık bir hayatı bir hiç için yaşayan bir insana ölüm acı veremez bence.
0
harvey
(20.08.17)
dindarların ölümle daha iyi başa çıkabildiğini hiç ama hiç düşünmüyorum. sevdiğin birini kaybetmek herkes için çok acılı, ama illa bir tarafı seçmek gerekirse inanmayanların daha sağlam durduğuna her zaman şahit olmuşumdur. hiç 'nasılsa öbür tarafta buluşacağız' diye metin olabilen birini tanımadım. bunlar kendi çevremden gözlemlediklerim.

inananlar öbür tarafta görüşeceğini düşünüyor, inşallah allah cennetine alır falan diyorsa, inanmayanlar da 'iyi ki onu tanımışız, iyi ki annemiz/babamız/dedemiz vs. olmuş' gibi şeyler diyorlar. eğer inanmayan biriysen zaten hayatını sevdiğin birini kaybedince bir daha görüşemeyeceğinizi bilerek yaşıyorsun. bunu hayatın bir gerçeği olarak baştan kabulleniyorsun. bu tabii ki kaybın acısını dindirmeye asla yetmez, sadece duruş farklılığı diyelim.

mesela inançsız bir ailedeysen, 80 yaşında ölen eşin için insanlar ağlayacak üzülecektir ama bir yandan da '80 sene sağlıklı huzurlu yaşamış, bunca seneyi ne güzel beraber geçirmişsiniz, ne kadar şanslısınız' diye teselli edecektir. yani insanlar gelecekte olduğu varsayılan ahirete değil, geçmiş günlerin güzelliğine odaklanarak acıyla baş etmeye çalışırlar genelde.
0
lily briscoe
(20.08.17)
bir tesellisi yok. ayrıca o yaşlardaki insanlar ölümle daha barışık. gençler gibi ölüm olnlar için uzak bir konu değil. o yaşa gelene kadar bir sürü sevdiği tanıdığı insanı kaybetmiş oluyor zaten.
0
orpheus
(20.08.17)
Sorunda sanırım bu anlatığın durum, en azından ibrahimi dinlerin ezelden beri sunduğu "diğer yaşam" tasvirlerinin ateistler açısından meşru kılma olasılığı olup olmadığı ile alakalı..

Bu durum "günler nasıl geçer? kavuşmayacağım" düşünleri maneviyatı ihtiyaç kılmaktan ziyade çok klasik olarak "varouşsal kriz" sorunu.

(bkz: varoluşsal kriz)

Bu tabii ki sana kalmış bir durum. İster Camusnün deyimiyle felsefi intiharı seçerek o yaşta bir dinin sunduğu "diğer manevi yaşam" anlatılarıyla kendini avutabilirsin. Yahut aslında o yaşa kadar aslında "ölüm" kavramının maddesel bir durum olduğunu onca yıl içselleştirip hayata tekrar seküler çerçeveden bakarak acını yaşayabilirsin. acı yaşamayacaksın demiyorum bak :)
0
AlsterWasser
(20.08.17)
sapere aude

bilmeye cüret et.
0
dhadkan
(20.08.17)
(2)

umbrella piece tabiri ingilizce'de mecaz bir anlama geliyor mu?

baba jo
"... Water Framework Directive - an umbrella piece of legislation that provides the skeleton to link together a range of issue- or sector-specific pre-existing pieces of legislation, all concerned with water management"figurative language filan yazıp arattım ama çıkmadı. mecaz değil mi diye düşündüm
"... Water Framework Directive - an umbrella piece of legislation that provides the skeleton to link together a range of issue- or sector-specific pre-existing pieces of legislation, all concerned with water management"

figurative language filan yazıp arattım ama çıkmadı. mecaz değil mi diye düşündüm ama ne olabilir ki? "kapsayıcı parçası" gibilerinden çevirmeyi düşünüyorum, yorumlarınıza ihtiyacım var, teşekkür ederim.
0
baba jo
(19.08.17)
'kapsayıcı parçası' diye çevirmeyin, oradaki piece of'u bire bir çevirmenize gerek yok bence.

umbrella için çatı uygun olur. kapsamak sözcüğünü sıfat değil fiil olarak kullanırdım ben olsam. şunları şunları kapsayan çatı kanun/mevzuat şeklinde.

ya cümleyi tekrar okudum, kapsayan desek bu sefer 'provides the skeleton to link together' kısmı kaybolacak. bu cümlenin sorunu kötü yazılmış olması, bunu ingilizceden yazsam hem umbrella hem skeleton demem, gereksiz süslemiş ve uzatmış. bence bire bir çevirmeye çalışmadan anlamını vererek yazmak daha iyi olur, su yönetimine dair şu şu kanunları bir başlık altında toplayan (veya birbiriyle ilişkilendiren) çatı kanun gibisinden.
0
lily briscoe
(19.08.17)
@lily briscoe, cümleler çok kötü, böyle tonla cümle var. polonya-türk karışımlı bir grubun elinden çıkmış, o yüzden diye düşünüyorum. dediğin gibi ben dilde sadeleşmeyi savunayım en iyisi. millet bıktı zaten süslü olucam diye anlaşılmayan yönetmeliklerden, direktiflerden.

(bi daha iş vermediler...)
0
🌸baba jo
(19.08.17)
(18)

17 ağustos 1999 depremini yaşayanlar... unutanlar?

runagain
sb
sb
0
runagain
(17.08.17)
küçüktüm. bir anda uyandırdı koşmaya başladık. 6. kattayız. Her yerdenbaırıyorlar inin aşağı diye. elektrik de kesildi galiba ilk 30 saniyede, tam hatırlamıyorum.

BUnda uykuluydum o kadar hafızalarımda değil ama eylüldeki fenaydı ya da ekimdi galiba. Ya da her ikisinde de oldu. DOlaptan şangır şangır sesler geliyordu. Gittik dedim. Bİr şey olmadı.
0
Cursed Chico
(17.08.17)
evin vitrininde bardakların kırıldığını hatırlıyorum. apartmanca aşağı inmiştik. bir süre sokakta yatmıştık, ananemlere gitmiştik sonra. ertesi sabah odama girmeye korkmuştum, sanki tekrar deprem olacakmış gibi gelmişti bana. 6 yaşındaydım o zamanlar.
0
nothing in my way
(17.08.17)
Ben unutmuştum.hatta dun gece 12 de instagramdan biri paylaşmış ilk anlamadım sonra jeton düştü
0
all girls dream
(17.08.17)
depremi böyle bi felaketle öğrenmek büyük bi travmaydı. deprem sırasında kabus mu gerçek mi gerçekse ne diye düşünüp durmuştum. hareket etmek bile gelmedi aklıma.
0
sttc
(17.08.17)
Asla unutmadım, konusu geçince anlatırken halâ ürperirim. 8. Katta asla tarif edemeyeceğim bir sallantıyla annem babam ben birbirimize sarıldık ve sadece dua ettik. Deprem durduğunda hissettiğim korktuğum tek şuydu, "galiba sadece bizim binamız yıkılmadı." Öyle bir şiddetli ve yönsüz, her yönlü bir sallantıydı. Allahım bir daha yaşatmasın.
0
mslny
(17.08.17)
depremi yaşamadım tee Konyada bozkırın ortasında köydeydim
ama uyanıktım
elektrik gitti.
gitmeyen bir şey değil, hep gider bizim oralarda, koca trafoyu bile çalıp götürmüşlüğü olduğu için insanların gitti mi gelmez.
yattık uyuduk zaten serili olan yün yer yataklarımıza, hiçbir şeyden haberimiz yok.
sabah annem uyandırdı, "istanbulda deprem olmuş"
bi kalktım. bütün köyün ağzı yüzü uçuklamıştı. herkes iptal, herkes ruh.
herkesin istanbulda ya hastası var, ya çocuğu okulda, ya memur, ya asker. kimsen olmasa bile ülke ölmüş zaten ruha dönüyorsun.
cep telefonu köyde 1 tane var, dayımda. çalışmıyor çünkü baz istasyonu bilmem kaç km ötede. zaten ilçenin bile elektirği gitmiş gelememiş. normal telefon yok veya çalışmıyor. interneti henüz bilmiyoruz. zaten internetle çalışan bir şeyimiz yok.
sadece 55 ekran TV'ler var, çalışan. akşama kadar yıkıntı gösteriyor, ölü sayıyor, herkes ağlıyor. ağlaya ağlaya tulumba basıp su çekiyoruz ağlaya ağlaya hayvan sağıyoruz, dua ediyoruz. birileri yola çıkıyor kocaeline gidiyor çünkü başka türlü haber alınamıyor. ameliyat olmuş kuzenim cerrahpaşadan başka kentteki bir diğer kardeşini arıyor o bize haber getiriyor hayatta diye, bayram ediyoruz. bu insanlar 9ar 10ar kardeş, herkes birbirine ulaşana kadar gün bitiyor, gece bitiyor, ama saatler geçmiyor.
adapazarında, kocaelinde yahut istanbulda kimseye bir şey olmadı- bizim tanıdığımız. ama öyle gün Allah bir daha göstermesin.
0
niye ama
(17.08.17)
@Cursed Chico
kasımdı.12 kasım 99 düzce depremi
iyi hatırlıyorum 13 kasım doğumgünüm benim
yurttan evci izniyle eve gelmiştim.
yazık yurttaki kızlar mahvolmuşlar. çok arkdaş vardı bolulu, sakaryalı filan. o deprem de başka bir trajediydi.
0
niye ama
(17.08.17)
Hiç unutmadım. 11 yaşındaydım. Yıllarca her 17 Ağustos 03:02'yi bekleyip o dakikada mum yaktım.

Orada değildim. Orada olan hiçbir tanıdığım, yakınım da yoktu. Yaklaşık 500 km mesafe bir yerdeydik ama bulunduğumuz yer mesafeye rağmen deli gibi sallanmıştı. Yakınımızda bir park vardı, oraya inmiştik. Salıncaklar dakikalarca durmadı.

Yaz tatiliydi. Evdeydim. Günlerce televizyonda o manzaraları izledim. Sanırım ilk kez o zaman "Çok acı var" demiştim. çocuk aklımla. Jeneratörleri susturup "Sesimi duyan var mı?" diye bir umut bağıran akut, birbirini bulamayan aile fertleri, organ mafyası, toplu mezarlar, birkaç günden sonra açılmadan kireçlenen enkazlar...

İstanbul'da benzer şiddette bir deprem olursa bu ülkede çok uzun yıllar bir daha hiçbir sey eskisi gibi olamayacak.
0
la lykia
(17.08.17)
merkezinde yaşadım. sorun varsa sor
0
bana her yer cehennem
(17.08.17)
anne tarafı adapazarı'nda yaşıyor, annemle oradaydık depremde. hatırladığım şeylerden birisi anneannemin beş yaşındaki beni bile almadan direkt kendini dışarı atması eheh, bir de çevredeki apartmanların nerdeyse hepsinin yerle bir olması.

travmatik bir etkisi olmadı bende. anma günlerinde falan aklıma geliyor bir tek. deprem olduğunda evden çıkma gereği bile duymuyorum hatta.
0
embermane
(17.08.17)
@bana her yer cehennem, o geceyi yaşayanların, o geceyle ilgili hatıralarını öğrenmek istedim. ve 18. yıl dönümünde o günü hatırladılar mı, neler düşünüyorlar...

üniversitedeydim. 3 arkadaş evdeydik. istanbul, mecidiyeköy'deyiz. uyanıktım. mutfakta atıştırmalık bir şeyler hazırlamaya çalışırken yakalandım. salona koştum. bir anda "ne yapıyorduk böyle bir durumda" diye afalladım. kapı pervazının altında hafif eğilmiş beklerken, kaç kaç yıkılıyor" diye gelen arkadaşın peşine takıldım, yalın ayak dışarı attık kendimizi. üst katta oturan arkadaşı, sarsıntı bitince eve girip uyandırdık falan.

sonraki bir hafta boyunca mum yakarak uyudum. saçma aslında, devrilse yangın çıkar falan.

sürekli bir sallantı hissi. aklıma geldiğinde de sallanıyormuş gibi hissediyorum halâ.

demirel'in (cumhurbaşkanı mıydı o zaman?) hafızalarıma kazınan sözü: "Allah beterinden ve tekrarından saklasın.
0
🌸runagain
(17.08.17)
6 yaşındaydım. İzmitliyim. Merkez üssünün tam karşısı. 18 yıl oldu. Biz unutmadık ama devlet çoktan unuttu.
0
dissendium
(17.08.17)
muhtemelen bi 15-20 saniye daha yatağımdan kalkmasam ölecektim, deprem sabahında odaya girdiklerinde benim yatağımın üzerinde büyük bir duvar parçası varmış.

deprem benim ve etrafımdakilerin hayatını tamamen değiştirdi; göçük altında kalanlar, psikolojik açıdan etkilenenler ayrı; çadırkentlerde, derme çatma evlerde, prefabrik yapılarda sürünenler ayrı. kişiliğimin oluştuğu tüm o yılları, yaşadığım çevreyi etkileyen, sürekli okul ve arkadaş çevresi değiştirmek zorunda olmamın, belki de kendini herhangi bir yere ait hissetmiyor olmamın yegane sebebi.

yine de duygusal yaklaşmıyorum deprem mevzusuna, çok doğal ve beklenen bir şey. unutmamak tekrardan aynı sıkıntılar yaşanmasın diye önemli ama ders çıkarılmış değil ne yazık ki.
0
Bruce
(17.08.17)
Pendik'te yaşıyorduk o sıralar, pendikte mi çok hissedilmedi benim mi uykum ağırdı bilmiyorum ama ben uyanmasını depreme. Annemler uyandırdı aşağı indik. Araba dobloya benzer bir arabaydı reno express miydi neydi onda uyudulk birkaç gece.

Ben zihinsel olarak kolay atlattım o günleri fakat kuzenim Gölcük'teydi sağ çıktı depremden ama baya bir süre psikiyatra gitti. Genel olarak zor günlerdi bizim için fakat daha zorlarını yaşadı o bölgeye yakın olanlar. Hala da yaşıyorlardır tahminimce. Allah yardımcıları olsun
0
Fusha
(18.08.17)
ankara'ya yeni taşınmıştık. elektrikler kesilmişti. istanbul'da büyük deprem olduğu haber falan duyulunca, sabah kıyametin geleceğini düşünmüştüm.
0
baal
(18.08.17)
o geceyi aklı erecek yaşta olduğu halde yaşayıp unutabilecek biri olduğunu sanmıyorum. 15 yaşındaydım. ne o kimseden haber alamadan korku içinde dışarda oturup çaresizce beklenen dakikalar, ne o gökyüzündeki yıldızların bolluğu, ne de sabaha karşı açılan televizyondaki enkaz görüntüleri. hiçbirini unutamam.
0
lily briscoe
(18.08.17)
Adapazarındaydım deprem sırasında. Hava aydınlandığında gördüğüm manzarayı, ceset kokusunu, arkadaşlık yaptığım çocukların binalarının yıkıldığını falan hiç unutmuyorum. Ölene kadar unutmayacağım. Bizim bina sapasağlam duruyordu ama keşke herkesin sapasağlam dursaydı.

Ben bina sallanırken rüya görüyorum sanıp, kafamı yastığın altına sokup geçmesini beklemiştim. Sonra sirenler çaldı, üst komşu sabiha teyze indi ve ''savaş çıktı'' dedi. Deprem olduğunu sonradan öğrendim. Çok ses duymuştum abartmıyorum 1-2 sene kamyon seslerinden, yüksek ses çıkartan motorlardan falan korkar olmuştum.

şu hayatta sadece depremden çok korkuyorum. Bazen ekşi'de bilmemne tarihli istanbul depremi başlıkları açılınca o gece uyuyamıyorum. Kafama çok takıyorum depremi.
0
eazy
(18.08.17)
Show tvde man with a gun diye bi film henüz bitmişti. Başroldeki aktris Jennifer tilly ve onun geniş balkonlarını düşünerek mutlu mesut uyumayı planlıyordum. Yaş 16, tabiatıyla.. Zıplatmaya başladığında hemen elektrik gitmedi. Kapı eşiğine kadar ilerleyebildim yarım dakikada, dört adım. Evdekiler uyanıp allahla pazarlığa girişmişti o sırada. Yakarışlar, besmeleler falan. Deprem durdu, millet sokağa iniyor, apartman yine sallanıyor, korku ve dehşet o biçim. Gözlüğümü bulamadım karanlıkta. İndim neyse. Millet göğe bakıyor. Yıldızlar parlak, anlam veremiyorlar. Deprem göğü nasıl parlattı diyen ilkel ve cahil mahalle halkına ışık kirliliğini anlatamıyorum. Gözlüğümü ertesi gün de bulamadığımdan o mükemmel gözlem koşullarını kaçırıyorum. Bilim her şeyi izah edemez, inanç ihtiyaçtır, insan yüce bir yaradana sığınmak ister bik bik diyen tiplerle arama mesafe koyup mantığa, deneye, hakemli bilimsel dergilere sarmamla sonuçlanıyor. Bugünkü benliğimi yaratan doğa olayı. Belki hayatımın en değerli 45 saniyesi.
O ana zina yaparken denk gelsem şimdi hacca gitmiş dönmüş de olabilirdim lakin.
0
kargn
(18.08.17)
(10)

Dis tası temizligi

maria puder
Dis diplerimde tartar var,temizlik lazım.Bu islem çok acı verici bir islem mi?Cok iyi bir dis hekimine mi yaptırmak lazım.Kisaca ne biliyorsunuz bu islem hakkında?
Dis diplerimde tartar var,temizlik lazım.Bu islem çok acı verici bir islem mi?Cok iyi bir dis hekimine mi yaptırmak lazım.Kisaca ne biliyorsunuz bu islem hakkında?
0
maria puder
(16.08.17)
Ön dislerimin diplerinde siyahliklar olustu.Baya nahos göruntü.Suni bir ihtiyacı gectik biraz.
0
🌸maria puder
(16.08.17)
Dış tasi temizlemek elzemdir. Muhakkak temizlet. Öyle acıyan bi işlem değil korkulacak bisi degil
0
all girls dream
(16.08.17)
benim diş doktorum 6 ayda bir temizletmen gerek demişti. diş etlerimin çekilmesine sebep oluyormuş. tabi bu kişisel, belki herkes için durum değişiyordur.

ben normal diş sağlığı merkezinde temizlettim acısız bir işlemdi.15-20 dakika sürdü.
0
kırmızıgözlüağaçkurbağasıyeşili
(16.08.17)
ben de 1 ay kadar önce yaptırmıştım. zaten işlem öncesinde fısfısla uyuşturuyor doktor. acı falan yok ama dişle alakalı her işlem gibi bu da sevimsiz sadece.
0
it oynamis yonca masarasi
(17.08.17)
normal temizlik için fısfıs yetiyor, derin temizlik yapılacaksa acı vereceği için uyuşturuyorlar isteğe göre.
0
lily briscoe
(17.08.17)
İlk defa temizletiyor olduğunu belirt doktor ona göre davranır. Birde diş taşı temizliğini rutine bindir bence. Ben 6 ayda bir gidiyorum evet uzun vadede diş minesine zarar verebilir ama orada biriken bakterilerin verdiği zarar kadar değil.ayrıca diş taşı ağız kokusunun başlıca sebebi. Yine olacak ne gerek var kafasına girme aman diyim.
0
denef
(17.08.17)
periodontoloğum, diş eti uzmanıyım.

her gün bu işi yapıyorum, bir hastaya gerektiğinde bir çok kez yapıyorum. çok iyi bir diş hekimine yaptırmanıza gerek yok. işini iyi yapan birinin olması önemli. dişlerinizde hassasiyet yoksa acı veren bir işlem değil.

diş taşı temizliğinin mineye zararı yok denecek kadar azdır. diş fırçalamayla neredeyse eşit derecede. mikron düzeyinde diş aşınır, bu bir insan gözünün değerlendirebileceği düzeyde değildir. diş taşı temizliğinin gerektiğinde yapılmaması daha büyük sorunlara yol açar.

geçmiş olsun.
0
denlar
(17.08.17)
Hassasiyet varsa kötü. Benim gözleirmden yaş gelmişti. Anestezi spreyiyle masaj yaptı hekim bi derece geçti ama iyi bi şey değil ya mineye zarar veriyo.
0
Batuhanolabilir
(17.08.17)
ben de gecen sene ilk defa yaptırmıştım, çok acı veren bir işlem değil ama aciyor la işte. Sonuçta diş eti ile temas eden kısımlarda oluyor bu tartar denen pislik, diş etiyle temas kaçınılmaz yani
0
neverletyougodown
(17.08.17)
Benim hiç acımamıştı, demek ki hassasiyet varsa acıyor. Ne rahtlamıştım ama temizlettiğimde. Pırıl pırıl olmuştu.
0
old possum
(17.08.17)
(7)

platonik aşka doğum günü hediyesi

denklemci
Şimdi durumun benle alakası yok onu baştan söyleyeyim. aynı kurumda çalışan erkek olan taraf kadına platonik aşık hemde feci şekilde 16 sı doğum günüymüş. şimdi erkeğimizin derdi ona hislerini belli edebileceği ama çokta çaktırmayacağı bir hediye arayışı içerisindeyiz ne alabiliriz fikir bekliyoruz.
Şimdi durumun benle alakası yok onu baştan söyleyeyim.

aynı kurumda çalışan erkek olan taraf kadına platonik aşık hemde feci şekilde 16 sı doğum günüymüş. şimdi erkeğimizin derdi ona hislerini belli edebileceği ama çokta çaktırmayacağı bir hediye arayışı içerisindeyiz ne alabiliriz fikir bekliyoruz. şimdiden çok teşekkürler.
0
denklemci
(15.08.17)
Aynı gün doğduğumuz için burcumuz aynı belki zevklerimiz de aynıdır diyerek en çok alınmasını istediğim hediyeleri sıralıyorum :)
i.dr.com.tr
i.ytimg.com
Alışveriş sepetinde biriktirdiği kitaplardan biri de olabilir. O bulunamıyorsa Bir kitapçıdan hediye kartı alınabilir istediğini alabileceği <3

En kötü şuradan bir şeyler: www.ciceksepeti.com
0
mutekebbir
(15.08.17)
gitsin herkes gibi doğumgününü kutlasın kadının. opusurken de gözlerini ayırmadan ve gülümseyerek hediye alamadım ama bir kahve ısmarlayabilirim bugün sana desin. kadının tepkisine göre tamam ya da devam. ilgisine karşılık alamazsa tamamen kafasından çıkarsın. kesinlikle hediye almasın.
0
twelfth
(15.08.17)
Twelfth+1

Hediye almasın. "Bugün kahve ısmarlayayım" derse "ayol bugün dogumgünüm, işim gücüm var" diyebilir kadın. Bir gün/bir ara desin. Sonra da bakalım kadın "noldu bizim kahve" diye takibini yapıyor mu?
0
sopiro
(15.08.17)
Kıza doğum gününde bir şeyler söyleyip aklını karıştırarak kızın gününü b*k etmesin. Hediye alınca bir yakınlık olur, ondan sonra ilerleyen günlerde söylesin. Şık bir kolye alabilir.
0
dissendium
(15.08.17)
Kafa karıştıran bir hediye olsun istiyorsa içinde biraz el emeği biraz da kadın ile ilgili özel bir şey olmalı. Örnek veriyorum kadının defter koleksiyonu vardır mesela er kişisi bunu bildiği için özel tasarım bir defter hediye edebilir. Ya da aralarında geçen bir diyalogtan yola çıkarak bir hediye hazırlanırsa kadın "bunu nasıl da hatırlamış" tarzı düşüncelere girer.
0
ofelia
(15.08.17)
ben de twelfth +1 diyorum. hem doğum gününü kutlamış hem de şansı var mı diye yoklamış olur.

platonik aşka hislerini hediyeyle belli etmek çok kötü bir fikir. üstelik iş yeri olduğu için takı, tasarım objeler, pahalı hediyeler, çiçek gibi sadece yakınlarından bekleyeceği hediyeleri almak uygunsuz olur. iş yerinde böyle hediyeler ancak topluca alınır. hiç öyle şeylere girişmesin, bir ara kahveye davet etsin yeter.
0
lily briscoe
(15.08.17)
Twelfth haklı diyorum.
0
mutlusismankedi2015
(15.08.17)
(31)

ne dinliyorsunuz? tam şu anda!

runagain
selda bağcan :)(git:https://www.youtube.com/watch?v=wOWzeKVKpXE )
selda bağcan :)

(git:www.youtube.com )
0
runagain
(15.08.17)
ne zaman gtüme tekme yesem bunu dinlerim, yine dinliyom. güç veriyür. ben de kanatlı hussar olacam, ben de tide'ı çevirecem, ben de güçlü olacam. pes etmeyecem :((

www.youtube.com
0
der meister
(15.08.17)
a perfect circle - annihilation (crucifix cover) - (live stone and echo)
0
rahip janick
(15.08.17)
www.youtube.com

I'm only joking, and I don't believe a thing I've said!
0
tel tokasini duzelten samuray
(15.08.17)
twelfth
(15.08.17)
bruceandwayne
(15.08.17)
Kırmızı balık gölde kıvrıla kıvrıla yüzüyor
0
Lim5
(15.08.17)
tepedeki psychedelic adam
(15.08.17)
eski bir radyo programı dinliyorum. orada da edvard grieg'e ait opus 16 la minör piyano konçertosu'nun berlin filarmoni orkestrası tarafından 1964 yılında icra edilmiş bir kaydı çalınıyor. piyanoda da geza anda var. youtube'da bulamadım, o yüzden ayrıntılayarak anlattım.
0
misterturist
(15.08.17)
Mahallede kavga var onu dinliyorum :):)
0
ofelia
(15.08.17)
tek şarkı söylemeyeyim, şu spotify listesini dinliyorum:

open.spotify.com
0
lily briscoe
(15.08.17)
sakın reddetme-cem karaca
0
denef
(15.08.17)
lesmiserables
(15.08.17)
groove akıyor yine, atmıyım buraya sarmaz sizi.
0
sanrı
(15.08.17)
level 42
0
alperz
(15.08.17)
İşten dönünce albümü başlattım, şu an bu çalıyor.

www.youtube.com
0
chicha
(15.08.17)
kendim söylüyorum.
0
yaren
(15.08.17)
maceraperens
(15.08.17)
Pazara gitmeli çilek almalı bir çocuk şarkısı var ya hani onu dinliyorum, ühühüh.
0
havana
(15.08.17)
dayanamadım, bir tane daha:

a perfect circle - counting bodies like sheep to the rythm of the war drums (hey maşşallah)
0
rahip janick
(15.08.17)
yıldızlar da kayar - tan versiyonunu söylüyorum içimden aynı tan gibi ama hayatta açıp dinlemem
0
nıç
(15.08.17)
sertab erener - aaa:
www.youtube.com
0
m e b
(15.08.17)
sanrı
(15.08.17)
www.youtube.com

( be'lakor - countless skies )
0
godoşu beklerken
(15.08.17)
çok severdim, ama kaç zamandır dinlemiyordum.
bu aralar sardım yine, günde 1-2 kere dinliyorum.

www.youtube.com
0
blatta hiberna
(15.08.17)
Radyodan türkçe rap dinliyorum.
turkrapfm
0
norek
(15.08.17)
kimse bilmez, keşif olsun bizden
www.youtube.com
0
Bruce
(15.08.17)
ubi dubium ibi libertas
(15.08.17)
secrex
(15.08.17)
Hiçbir şey dinlemiyordum duyuru kanıma girdi. Herkesin attığı linkleri açıp dinlemeye çalıştım ama %80i bana çok uzak şeyler çıktı. Vay anam millet neler dinliyor dedirtti.

Lily'nin paylaştığı Spotify listesini dinliyorum. Sarı çizmeli Mehmet ağa ile geçinip gidiyoruz şu an.
0
apartman teyze
(15.08.17)
www.youtube.com Recondite - Capable

@proletarier aller lander vereinigt euch ben baktım herkeş metalçi
0
guitarissimo
(15.08.17)
ben de tarayarak gittim. sırayla bilmeyip merak ettiklerimi dinledim.

ben müzikli şeyleri fave'liyorum genelde. ya anında dönüyorum, ya sonra.

sanıyorum parça ismi ve grubu-kişiyi yazarsak o dediğin biraz daha az olur. dönüp edit yapıcam şimdi ben. ya eskiden öyle yapıyordum ama üşenmeye başladıydım.
0
godoşu beklerken
(15.08.17)
(8)

Hangi Coen Kardeşler filmi?

qazaqwsx
Merhaba,Hepiniz,FargoThe Big LebowskiNo Country For Old Mendemeye geldiniz. Ama bunların dışında kalan filmlerden hangisini öneririsiniz ?İzleyeceğim de ?
Merhaba,

Hepiniz,

Fargo
The Big Lebowski
No Country For Old Men

demeye geldiniz.

Ama bunların dışında kalan filmlerden hangisini öneririsiniz ?
İzleyeceğim de ?
0
qazaqwsx
(15.08.17)
a serious man
burn after reading
hail, caesar!
0
hopeless
(15.08.17)
True grit
0
malwethiel
(15.08.17)
a serious man *****
raising arizona
the hudsucker proxy
0
nıç
(15.08.17)
barton fink
blood simple
0
misterturist
(15.08.17)
o' brother where art thou
barton fink
inside llewyn davis
0
lily briscoe
(15.08.17)
the man who wasnt there.


en sevdigim filmlerden biridir.
0
baldur2
(15.08.17)
Belirttiklerinizden hariç true grit en sevdiğim filmlerinden biri.
0
battal gemalmaz
(15.08.17)
Hudsucker proxy
0
chavezding
(15.08.17)
(17)

dilinize takılan ama utandığınız şarkılar

i drive the hearse
neler var bu kategoride sizin için? normalde hiç dinlemeyeceğiniz ve başkası dinlese "bu ne lan?" diyeceğiniz ama bir şekilde kafanızda çalan, ıslıkla melodisini ara sıra çaldığınız ya da rastgele sözlerini söylemeye başladığınız hangi şarkılar var?benim bir numaralı şarkım aşağıda bu konuda;https:/
neler var bu kategoride sizin için? normalde hiç dinlemeyeceğiniz ve başkası dinlese "bu ne lan?" diyeceğiniz ama bir şekilde kafanızda çalan, ıslıkla melodisini ara sıra çaldığınız ya da rastgele sözlerini söylemeye başladığınız hangi şarkılar var?

benim bir numaralı şarkım aşağıda bu konuda;
www.youtube.com

edit: ulan açtım, gene dinliyorum. her saniye cringe oranım artıyor ama eşlik de ediyorum. bu nasıl bir beladır arkadaş?
0
i drive the hearse
(14.08.17)
Yaz meyvesi tadında dondurma gibisin
0
Lim5
(14.08.17)
baya eskiden, aşkta dertler katmer katmer dertlenirsem hak ver hak ver şeytan diyor yol ver son ver sevenine bari son kere şans ver diye dolanırdım.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(14.08.17)
şu an değil ama bir ara bu:

(git:www.youtube.com )
0
runagain
(14.08.17)
www.youtube.com

malesef burdaki sözler bir ara takılmıştı. hoş değil.
0
qazaqwsx
(14.08.17)
Bu sabah kafamda demet akalının evli mutlu çocuklu şarkısı çalarak uyandım...
0
pastörizesüt
(14.08.17)
Deli bile deli bile deli bile veriyor senden daha iyi kararlar...

Poff...
0
sopiro
(14.08.17)
bir de bu var. www.youtube.com

gerçi bu eğlenceli falan, fena değil. o kadar cringe hissettirmiyor.
0
qazaqwsx
(15.08.17)
"naber? gelmedi senden bir haber, meeeraaaak eeettim."

gerçi ben bunu söylerken çok eğleniyordum. halbuki ortamlarda "searchiiiiiin, seek and destrooooooeaaaaayyyhhhhhhgggghhhhh!" diye gezen adamım...
0
rahip janick
(15.08.17)
youtube.com
Şu dilime takılmıştı geçenlerde, sabahları "yakışıklıyım, karizmatiğim" diye mırıldandırken buluyordum kendimi.
0
doxanikee
(15.08.17)
sebebinisenlegecegezenlereaçbirsooor! -_-
0
chihirovekohaku
(15.08.17)
vala vala valla sevdim seni ve mezdeke melodisi olan veliveliyaveliyeveli bunlar dönüyor birkaç gündür.
0
bruceandwayne
(15.08.17)
şampiyona şeker geliyoor geliyooor şampyona şekeeeer
0
red g
(15.08.17)
izmir marşı'nı duydukça şu sözlerle söylüyorum:
www.youtube.com

şunu da bir ara çok söylerdim:
www.youtube.com
daha çok in-joke babında ama markette, ışıklarda falan biri söylediğimi duysa utanırım bittabi.
0
misterturist
(15.08.17)
Yanına yanına al beni yanına yakışırız ama çook çook
0
uyusam iyi olur
(15.08.17)
Gun agardi. Murat boz ve ebru gundes :/
0
twelfth
(15.08.17)
"bir taş attım pencereye tık dedi" performansım aynı İbrahim tatlıses gibi. Utanıyorum ama motosiklet sürerken bağıra bağıra söylüyorum. :/
0
yirmisantim
(15.08.17)
cenderme
0
lily briscoe
(15.08.17)
(6)

Ramil Guliyev

zgrydn
son başarısının, aslı çakır alptekin & gamze bulut hikayesine dönme ihtimali var mı? başarısı biraz sürprizmiş anladığım kadarıyla. doping mevzusuyla karşılaşacak mıyız yine? atletizmin düzenli takipçisi iseniz tecrübeleriniz size ne söylüyor?
son başarısının, aslı çakır alptekin & gamze bulut hikayesine dönme ihtimali var mı? başarısı biraz sürprizmiş anladığım kadarıyla. doping mevzusuyla karşılaşacak mıyız yine? atletizmin düzenli takipçisi iseniz tecrübeleriniz size ne söylüyor?
0
zgrydn
(13.08.17)
2009'da usain bolt'un 200'de dünya rekoru kırdığı yarışı izlersen, ramil guliyev'in orada azerbaycan adına yarıştığını görebilirsin. adam daha o yıllarda bile final koşacak kapasitedeymiş.

yani bu adam aslı çakır alptekin'ler gibi hiçbir istikrar, düzenli gelişim, "biyolojik pasaport" sahibi olmayıp da kendisinden çok daha güçlü rakipleri yenerek "iğneyi bastım gelin keklik gibi avlayın beni" diye çığlık atan bir sporcu değil.

yine de eurosport yorumcularının guliyev'e karşı saklamaya bile tenezzül etmediği iğrenç tavrına bakarsan orada bizim sporculara ne gözle bakıldığını da anlayabilirsin. yani üzerine gidilebilir diye düşünüyorum.
0
filteria
(13.08.17)
(soruya ek yapıcam izninizle)
@filteria, nasıl bir tavrı oldu eurosport'un, biraz daha açabilir misin? mesela alptekin ve bulut'tan mı bahsettiler? çok takip edemedim ama merak ediyorum.
0
lily briscoe
(13.08.17)
Bizim yarışmacıların normalde zaten şampiyon olma ihtimali yok, bunların derecelerini gören herkes "Lan bunlar kesin doping yapmıştır" demiştir, atletizimden zerre anlamayan biri bile suratlarına bakınca bu çıkarımı yapabilir. Ramil Guliyev 10 sene önce Bolt'u zorlayan bir adamdı (Bolt ne kadar zorlanırsa tabii) o zaman Azerbaycan adına yarıştığından çok dikkatimizi çekmedi, Bolt olmayınca da şampiyon oldu. Yani geçmişten gelen bir başarının finali gibi oldu bu. Ha hiç doping yapmamış mıdır dersen, Bolt dahil herkes yapar, yapıyor da. Bu derecelere inmek salt insan gücüyle mümkün değil ama bu adamların farkı, bu işi 10 seneye yayıyorlar çok dikkat çekmiyor, bizimkiler gibi tüm ilaçları bir senede kullanmıyorlar, o zaman da dikkat çekiyor. Yani doping testi dışında bir de başarı çizgisini kontrol ediyor komiteler. Başarısızlık 5 yıl boyunca bir doğru olarak devam ederken birden şampiyon olunca kimse yemiyor haliyle.
0
angelus
(13.08.17)
@lily briscoe:

birincisi, ramil guliyev'in galibiyetinin birkaç dakika sonrası yayına girdiklerinde, guliyev'in üzerine tek kelime etmediler. bir 200 galibi hakkında hiç yorum yapmamamın çok ağır antipatiden başka açıklaması olamaz ki bu iki yorumcunun şampiyona boyunca başka hiçbir sporcuya karşı böyle tavır aldığını görmedim.

yorumcu jonathan edwards, sadece dudaklarını büzerek "200'den şok bir sonuç geldi" dedi. greg rutherfrd onu yumuşatmaya çalışarak "bu sadece bir sürpriz, şok değil" yorumunu yaptı. enteresan şekilde ikinci ve üçüncü gelen sporcular hakkında konuşmaya devam ettiler. bir 10 dakika sonra guliyev yanlarına röportaja gelince jonathan laf olsun diye sorusunu sorup, cevabını alır almaz eliyle omzuna vurarak, böyle postalar gibi yan taraftaki bbc muhabirlerine gönderip şöyle dedi "istersen sen şu tarafa doğru ilerleyip röportaj vermeye devam edebilirsin"

bir sporcunun az önce gelen şampiyonluğunu yorumlarken aslı çakır alptekin'den filan bahsetmek kaba tabirle "yemez" ama dediğim gibi, böyle bir tavrı şampiyona boyunca yorumladıkları hiçbir sporcu için takındıklarını görmedim.
0
filteria
(13.08.17)
tr pasaportlu ve dopingi resmi politika haline getiren rusya'nın sporcuların sicilleri göz önüne alındığında eurosport yorumcularının tavırlarını iğrenç değil temkinli olmak diye isimlendirirdim ben olsam.

80'ler, 90'lardaki gibi "herkes bize karşı, sporcularımızın başarılı olmasını çekemiyürler" geyiği biraz geride kaldı sanki.
0
🌸zgrydn
(13.08.17)
@zgrydn:

bu kadar istikrar sahibi olup, daha önce defalarca altını koştuğu 20.10 gibi düşük bir dereceyle (bolt'un yokluğu ve niekerk'in formsuzluğunda) şampiyonluğu yakalayan bir adama karşı bu tavır temkinlilik olamaz. yok saymak, görmezden gelmekten bahsediyoruz. eurosport kayıtlarını izlersen göreceksin.

iğrenç yerine, sinir bozucu diyelim. milliyetçilikle hiçbir alakam olmadığı ve guliyev'in kaşına gözüne özel bir hayranlık beslemediğim halde canımı sıktılar.
0
filteria
(13.08.17)
(7)

french press?

i drive the hearse
merhabalar.yaptığım french press kahvelerden hiç tat alamıyorum niyeyse. içilebilir oluyor da öyle büyük bir zevk almıyorum içerken.suyu kettle ile kaynattıktan sonra kahveye dökmeden önce 2 dakika bekliyorum ki kahveyi yakmayayım. suyu biraz döktükten sonra tahta bir kaşıkla köpüğünü çıkarana kadar
merhabalar.

yaptığım french press kahvelerden hiç tat alamıyorum niyeyse. içilebilir oluyor da öyle büyük bir zevk almıyorum içerken.

suyu kettle ile kaynattıktan sonra kahveye dökmeden önce 2 dakika bekliyorum ki kahveyi yakmayayım. suyu biraz döktükten sonra tahta bir kaşıkla köpüğünü çıkarana kadar karıştırıyorum, sonra suyu dairesel şekilde dökmeye devam ediyorum. suyun tamamını koyduktan sonra press'i 1 cm falan basıyorum ve demlenmesi için 5 dakika kapatıyorum. kapakların üstünde bir süzgeç tarafı, bir de tamamen kapalı plastik olan kısmı olur ya ben demlenirken kapalı plastik kısmını dökeceğim yere getiriyorum ki dışarıdan hava almasın demlenirken.

bodum olmasa da iyi bir pressim var. kahve seçimlerimden o kadar da emin değilim. süreçte yanlış yaptığım, eklemem/değiştirmem gereken bir şey ya da kesinlikle zevk alarak içersin dediğiniz bir kahve türü var mı?

teşekkürler.
0
i drive the hearse
(13.08.17)
Konuyla ilgili çok derin bilgim olmasa da her şeyi doğru yapıyor gibisin. Sadece çakma enteller gibi "mükkemmmel oldu, harika bir aroması var, şunu içmeden kendime gelemiyorum" gibi triplere girmen gerekiyor:) yoksa eminim bu kadar abartan insanlar da senin benim gibi aynı kahveyi içiyor:)
0
ben hastayim
(13.08.17)
Kahveyi ne zaman çektirdiğiniz önemli, tadını doğrudan etkiliyor. İmkanınız varsa değirmen alıp sadece demleyeceğiniz kadarını çektirin. Kahve gurmelerinden çok duydum bunu.
0
pike
(13.08.17)
kahve bayat olabilir. en geç 2 hafta önce kavrulmuş kahve satın alıp dene. bir de suyu kaynattıktan sonra 2 dakika beklemek biraz çok gibi, 92-95 derece olması için ben kettle'ın kapağını açıp 30 saniye civarı bekliyorum.
0
signore
(13.08.17)
merhaba, evet suyu çok bekletmeyin, ben de aynen kettle'ın kapağını açıp kaynamanın durmasını bekliyorum. yaptıklarınızda bir yanlışlık yok gibi, hangi marka kahve kullandınız? kahve miktarıyla oynamayı denediniz mi, belki de kahve/su miktarı iyi dengelenmiyor.

ben gidip taze kahve alamadığım için french press'ten çok zevk alamadım. şu an lavazza kahve + moka pot kullanıyorum, gayet memnunum. sanırım moka pot bizim cezve usulünde olduğu gibi ağır ateşte kullanıldığı için bir miktar aroma çıkartabiliyor kahve çok matah olmasa bile. tabii taze kahve gibi olmaz ama kendi çapımda 'mükemmel oldu, bu aroma bir harika dostum' snobluğuna ulaşabiliyorum :) french press'te o kadar çok zaman geçmiyor o yüzden kahvenin kalitesi aromaya doğrudan etki ediyor olsa gerek.

ek: yukardakine benzer bir tepki daha gelince söylemek istedim, arkadaşlar kahveyi sevmek ve farklı pişirme şekilleri deneyip iyi sonuç elde etmeye çalışmak çakma entellik falan değil. şu farklı şeyler deneyen insanlara olan temelsiz antipatinizi aşın. bir yerde size şekeri dengesiz, kahvesi az gelmiş, köpüksüz vs. türk kahvesi ikram edilse nasıl hoşunuza gitmezse bu da aynı şey. çünkü türk kahvesinin bir yapılış şekli var, onu öğrenmek gerekiyor. bu arkadaş da başka bir pişirme şeklini öğrenmeye çalışıyor. bu kadar basit. kasmayla, abartmayla, triplere girmekle alakası yok yahu.
0
lily briscoe
(13.08.17)
Yargilamiyorum samimi gorusumu belirtmeye geldim. Buyuk ihtimalle kahven cok iyi degil ama kotu de degil ancak sen o kadar rituellerle o kadar ozenerek yapinca(biraz abarti hatta) cok daha harika bir sey bekliyor o yuzden de tatmin olmuyor olabilirsin.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(13.08.17)
Bir ihtimal farklı kahve denemek çözüm olabilir ama @ben hastayim'in dediğini gözardı etmemek gerek. Çünkü çok doğru demiş.
0
skooma
(13.08.17)
Birde suyu döktükten sonra kapağı kapatmadan olusan bir köpük var onu almalısın.
El değirmeni al az kavrulmuş çekirdekle dene
Ayarlanabilir el değirmeni edindim yeni çok farkediyor.
0
fasulyek
(13.08.17)
(8)

İngilizce uzmanlarına soru

alperz
Şimdi uçurtmanın kuyruğu var ya kite tail diyorlar... Onun rüzgarda ses çıkarmasına ne denir? Rustle denmez herhalde. Rustle yapraklar dallar falan için kullanılıyor. Crumple desek o da elle hışırtı yaptırınca deniyor.Wordreference.com'da baktım bilgi yok.Edit: Uçurtma elde tutuluyor. Kuyruğu püskül
Şimdi uçurtmanın kuyruğu var ya kite tail diyorlar... Onun rüzgarda ses çıkarmasına ne denir? Rustle denmez herhalde. Rustle yapraklar dallar falan için kullanılıyor. Crumple desek o da elle hışırtı yaptırınca deniyor.

Wordreference.com'da baktım bilgi yok.

Edit: Uçurtma elde tutuluyor. Kuyruğu püsküllü bir şey. Uçmayan uçurtmanın kuyruğu rüzgarda hışırdıyor.
0
alperz
(13.08.17)
ya o kadar da kastırmaya gerek yok. hışırdırıyor işte, rustle de geç.
0
tepedeki psychedelic adam
(13.08.17)
kasarım been karışmayın banaa! :))

crinkle demeyi düşünüyorum. hatta dedim bile.
0
🌸alperz
(13.08.17)
whistle da denilebilir belki. rüzgârda çıkardığı sesin ıslık sesine benzemesi düşünülerek. ingilizcede sık kullanılıyor.
0
microfiction
(13.08.17)
Ucurtmanin kuyrugu nasil ses cikariyor bilmiyorum ama bence crumple ve crinkle onerilerin sesi dogrudan ifade etmek icin hatali secimler. Dolayli tasvirde belki kullanilabilir. Ben olsam rustle veya ruzgar sesinden bahsediyorsak rush kullanirdim. Whoosh ile swish bence sordugundan farkli sesler. Ruffle'dan emin degilim.
0
dunal
(13.08.17)
flapping
0
lily briscoe
(13.08.17)
uçurtma kuyruğunun çıkardığı ses için ayrı bir kelime yok ingilizce'de, o yüzden doğadaki en yakın örneği olan yaprağın rüzgarda çıkardığı sesi ifade etmek için kullanılan, pır pır etmek anlamına gelen fluttering çeviriyi karşılayacaktır diye düşünüyorum.

www.newsshopper.co.uk
0
Bruce
(13.08.17)
Flapping ve fluttering isabetli fakat yine ses cikarmasini degil hareketini ifade ediyor diye dusunuyorum. Ya da ben soruyu yanlis yorumluyorum.
0
dunal
(13.08.17)
Crinkle dedim. Arkadaşlar uçurtma elde tutuluyor. Rüzgarda onun püsküllü kuyruğu hışır hışır ötüyor. Ya rustle ya crinkle olur. Flap ya da flutter benlik değil.

Ay eprişieyt ol yor participation. :P
0
🌸alperz
(14.08.17)
(20)

eksiduyuru.com sitesine kaç yıldır ya da kaç aydır üyesiniz?

yorgunum
eksiduyuru.com sitesine kaç yıldır ya da kaç aydır üyesiniz?bu sorunun yanı sıra sitenin iyi ve kötü bulduğunuz taraflarını da yazabilirsiniz?ben 1 yıldır üyeyim. sitenin iyi bulduğum yanı gerçekten elinden geldiğince her soruya cevap vermeye çalışan iyi niyetli üyeleri olması kötü bulduğum yanı ise
eksiduyuru.com sitesine kaç yıldır ya da kaç aydır üyesiniz?

bu sorunun yanı sıra sitenin iyi ve kötü bulduğunuz taraflarını da yazabilirsiniz?

ben 1 yıldır üyeyim. sitenin iyi bulduğum yanı gerçekten elinden geldiğince her soruya cevap vermeye çalışan iyi niyetli üyeleri olması kötü bulduğum yanı ise sorulara cevap yazmak yerine sataşma yapan gerzek üyeler.
0
yorgunum
(12.08.17)
5-6 sene falan olmuştur ya.

ben de seninle aynı fikirdeyim.
0
cokponcik
(12.08.17)
Üye olalı demeyelim de kullanmaya başlayalı aşağı yukarı 4 yıl olmuş.
O kadar olduğunu şimdi sayende fark ettim.

Kötü bulduğum tarafı; telefondan girince favoriye ekleyememek. En büyük derdim bu burasıyla ilgili.
İyi tarafı da dediğin gibi sorulara düzgün cevaplar verilmesi.

Ben adres özürlü biri olarak yeri gelmişken yol arayışlarımda beni her defasında büyük bir dertten kurtaran arkadaşlara teşekkür ediyorum.
0
mutekebbir
(12.08.17)
ilk kuruldugu hafta girdim. o zamandan beri buradayim, ara ara gittim tekrar geldim. arama butonundan ulasabildigim en eski cevabim (07.12.06 13:04:52) tarihine ait.
0
eriksatie
(12.08.17)
sitenin en kötü bulduğum yanı senin gibi tanımadığı insanlara, özellikle kadın olduğu için küfür edip salça olup hala yüzsüz yüzsüz ahkam kesen tipler.
0
Bruce
(12.08.17)
2012 filan sanırim. Seninle aynı fikirdeyim gerzekler konusunda. En üzulduğum noktoda gerzekler bazen puan topluyorlar.
0
for day to break
(12.08.17)
Şimdi baktım 2012'nin sonundan beri. Pek sıkıntı duyduğum bir yanı yok,iyi işte
0
doxanikee
(12.08.17)
2010 da ilk duyurumu acmisim
0
basond
(12.08.17)
2007'den beri.
0
lily briscoe
(12.08.17)
Bu hesapla 2010dan beri ama evveliyatı var.
0
Ufuk
(12.08.17)
2012. Son bir kaç yıldır daha aktifim.
0
qazaqwsx
(12.08.17)
tam tarih hatırlamıyorum ama uzun süredir haberdarım ve kullanıyorum. birkaç kez bir şeylere kızıp üyeliğimi silip daha sonra başka kullanıcı adıyla üye oldum.

sevdiğim yönleri: iyi insanlar var. gerçekten iyi insanlar. muhabbeti iyi, sanal da olsa acını/sevincini paylaşan.
sorduğun sorulara genelde tatmin edici yanıtlar alıyorsun. yanıtlama hızı/yanıt sayısı ve tatmin derecesi yıllar içerisinde düşüşe geçti bence. giderek de düşüyor. trollere karşı bir mekanizması yok sözlük gibi, bunun etkisi var ve genel olarak ülkenin iyi insanlarında bir bezginlik var. iyi şeyler yapma, birilerine yardım etme falan. sürekli köreltiliyor insanların bu duyguları. gittikçe daha çok insan kabuğuna çekiliyor.

sevmediğim yönleri: troller!

mesajla küfreden, sataşan tipler.

benim ya da bir başkasının duyurusuna haddini aşarak yazan tipler. soruya/duyuruya odaklanmak yerine sataşan tipler.

moderasyonun "görünmez" olması. bazen kuralların "kafaya göre" esnemesi.
0
runagain
(12.08.17)
Herhalde 5-6 yıl oldu.
İyi olan yanı insanların -hani "bir problemi onu yaratan zihniyetle çözemezsiniz" derler ya- sorulan sorulara farklı bakış açıları ve bilgi getirebilmeleri.
Kötü bulduğum yanı ise bazı kişilerin hiç o kadar keskin ve sert olmamaları gerekirken "bütün kadınlar kaşar ve kezban salaklar oldukları için bence kullan geç kankaaa" tarzı cahilce, kendi çevrelerinde gözlemledikleri vizyonsuzlukta önerilerle gelmeleri. Cahil ve kaba insanları genel olarak ürkütücü buluyorum.
0
sopiro
(12.08.17)
2 yıldan biraz fazla oldu. Yanlış hatırlamıyorsam Mayıs ayında üye olmuştum.
0
harvey
(12.08.17)
bu hesapla 2010dan beri burdayim, oncesi de var baska hesapla 1-2 yil kadar. aklima gelen her seyi sorabiliyor ve ilginc bi sekilde buyuk olcude yararli/islevsel cevap alabiliyor olmayi seviyorum. harika insanlarla da tanistim ve bilmedigim yuzlerce sey hakkinda fikrim oldu. sevmedigim cok fazla sey yok, (nispeten kapali bi grup olsa da) sonuc itibariyle herkese acik bir ortamda var olabilecek tiplerin burada da olabilecegi gercegini goz onunde bulundurursak sacma sapan insanlari gormezden geliyorum o nedenle onlar da pek canimi sikamiyor. belki bi tek arayuzunun hantalligi, arama/filtreleme durumlarinin zayifligi az bi can sikici ama sonucta bu haliyle bile severek kullaniyorum. canim duyuru ❤
0
in vino veritas
(12.08.17)
2009
0
kleider
(12.08.17)
2002'den beri okur, 2003'ten beri de yazar olarak sözlüğü kullanıyorum ama sekiz ay öncesine kadar duyuruya bir kez merak edip de bakmamıştım. yani duyuru benim zihnimde bir ilan sitesiydi, o kadar.

bu yılın ilk günlerinden beri burada daha fazla zaman geçiriyorum.
0
filteria
(12.08.17)
2010'dan beri buradayim. Sitenin kotu buldugum yani eski zamanlardaki gibi olmamasi :( iyi buldugum yani alternatif bir platform olmadigindan oturu, sordugum sorulara genelde cevap bulabilmem ve normalde tanisamayacagim yolumun kesismeyecegi ama aslinda kesismesini istedigim turden insanlari barindirmasi
0
yuzır
(12.08.17)
Zannımca 9 yıl.
0
goodz
(12.08.17)
5 yıldır okuyorum ancak son yıllardaki nesilden mi kaynaklanıyor bilmiyorum ama eskiden daha kaliteliydi.
0
regardless of what they say
(13.08.17)
İlk duyurumu 2012'de açmışım ama ne zaman kayıt yaptığımı bilmiyorum açıkçası.

Ben de özveriyle yanıt verenler nedeniyle burada zaman zaman vakit geçiriyorum.

Kötü yanı ise gerginlik çıkarmak için var olan, anlamak dinlemek yerine küfür ya da hakaret ederek yağ gibi üste çıkmaya çalışan insanların varlığı. Gerçekten bu tipler değiştirdiler duyuruyu. Zaten ilk girdiğim zamanlarda sitenin hoşuma giden yanı insanların yanıtlarını siz diliyle yazmalarıydı. Yani bir tartışma adabı vardı. Şu anda üslupsuzluk üst noktada maalesef ki. Toplumda da böyle bir eğilim olduğu için sanırım burada da olması normal.
0
duyond
(13.08.17)
(14)

Daire girişinize ayakkabıyla giriyor musunuz?

Cursed Chico
- YOksa dışarda çıkarıp mı- YOksa küçük bir ayak basma yerine basmaya kadar izin var- Ya da zaten evde her yerde ayakakbıyla dolaşıyorsunuzMermere basıp da çıkarma olabilşiyor eğer varsa mermer. Bu kadar takıntılı dfeğilim de düşününce tuvalete çamura her yere basıyorsun somra gelip oraya basıyorsun
- YOksa dışarda çıkarıp mı
- YOksa küçük bir ayak basma yerine basmaya kadar izin var
- Ya da zaten evde her yerde ayakakbıyla dolaşıyorsunuz

Mermere basıp da çıkarma olabilşiyor eğer varsa mermer.

Bu kadar takıntılı dfeğilim de düşününce tuvalete çamura her yere basıyorsun somra gelip oraya basıyorsun. Bir şekildfe ayağa bulaşarak mutfağa yatağa gidiyor o şeyler.




evduzenleme.com

örnek olarak bu daire. Belli ki bvasmıyorlar içeri. Dışarda çıkarıp eline alıp koyuyorlar dolaba

Or
0
Cursed Chico
(12.08.17)
içerde, kapı önünde çıkarır, orda bırakırım. halı yok zaten, temizlikte temizleniyor oralar. annem görmediği zamanlarda eğer bişey unuttuysam odama ayakkabı ile giderim. kıyafet vs deneyeceksem ayakkabıları odaya alır odada da giyerim. o kadar takıntılı dğeilimdir.
0
elorelia
(12.08.17)
kapının önünde çıkarıp, alıp içeride ayakkabılığa bırakıyoruz ayakkabıları. hijyen açısından çok önemli bence.
0
runagain
(12.08.17)
bizim evde de böyleydi. ama halı kapının 80cm kadar gerisindeydi.
ben o mermere basıyordum daha sonra ayakkabıyı oradan alıp ayakkabılığa koyuyordum.
ama ailem bu şekilde yapmamı kabul etmiyordu. dışarıda çıkart diyordular. :)
0
Caaannn
(12.08.17)
içerde kapının hemen önünde çıkarıyoruz. yağmur, kar varsa dışarda çıkarıp yere gazete veya bez serdikten sonra içeriye alıyoruz.
0
lily briscoe
(12.08.17)
Aile evimizde disarida cikaririz. Kendi evimde ilk girdigimiz anda halidan çok önce buyuk bir bosluk ve yan tarafta ayakkabilari cikardigimiz kiler gibi bir bölme var. Orada cikarip giriyorum. Girişin müsaitlik durumuna bagli yani. Ama musait de olsa annem eve oyle girmemize izin vermezdi herhalde.
0
aquarium
(12.08.17)
Evin içinde antrede çıkarırım, ama misafire ayakkabı çıkarttırmam. İçeri ayakkabıyla girilmesinden rahatsız olmuyorum. Evi düzenli olarak temizliyorum zaten, sıkıntı olmuyor.
0
fotrsapka
(12.08.17)
içeride kapı önünde çıkarmak +1

o kadar mikrop fobisi oluşturmamak lazım. kaçamazsınız her şeyden.
0
tuzumkuru
(12.08.17)
Dışarıda çıkarıp içerideki ayakkabılığa koyarım, asla içeride çıkarmam. Evde kombin denemeleri yaparken de yere gazete serer sonra giyerim ayakkabıları. Takıntı boyutunda bir davranış değil bence, gün içinde nerelere basıyoruz ohoo.
0
pike
(12.08.17)
Bu biraz şart şurt işi. Asla içerde çıkarmayız, eşiğe ayakkabıyla basmayız, çoraplı çorapsız katiyen ayakkabıyı çıkarıp apartman içindeki yere basıp eve girmeyiz. Ayakkabı çıkacak eşiğe basmadan direkt eve ayak basılacak. Ayakkabı da kapıda konmayacak tabii. Bu düzende olan dikkat eden çok yoktur, bunlardan birini yapanı tümüyle temiz kabul etmem açıkçası=)
0
mslny
(12.08.17)
Ayakkabıyı dışarda çıkarıp ayakkabılığa koyuyoruz biz.
0
ms brownstone
(12.08.17)
Dışarıda çıkarır, içeride paspasa ya da ayakkabılığa koyarım. İçeriye girmeyi/ girilmesinden hoşlanmam.
0
reactionic
(12.08.17)
İçeri girerim, ayakkabımı öyle çıkarırım.
Evde bir şey unuttuysam geri döndüğümde çıkarmam alacağımı alır öyle çıkarım.
0
mutekebbir
(12.08.17)
Mutekkebir +1
Obsesif degiliz diyenlerin de hepsi obsesif:))
Annem yillarca misafirlere ayakkabi da cikarttirmadi, ben de istemeyecek tiplere cikarttirmam. Ya da ev pek temiz degilse cikarmayin ev cok temiz degil zati derim. Koleradan filan olmuyoruz cok sukur:)
Bizjm basimiza onlarin basina gelmeyen ne geliuor acaba meraktayim.
0
red g
(12.08.17)
Misâl şöyle şeyler oluyor bizde, halılar leş olmuyor, ayaklarımızın altı gayet temiz oluyor, yatağımız, koltuğumuz kirlenmiyor. Dışarının çamuru pisliği eve girmiyor, temizlik için ayrı bir güç harcamıyoruz çünkü evin her yeri aynı oranda tozlanıyor, Kapının önünde yığıntı olmuyor vs. Ki bu obsesiflik değildir, obsesif; evine temiz olduğunu bildiği komşu-evlat-torun farketmeksizin gelip gittikten sonra dahi oturduğu yeri silmek, ola ki diğer odalarda da gezdi yedi içti vs tüm evi temizlemek, halı koltuk silmek vesaire. Anormal olan bunlardır.
0
mslny
(12.08.17)
(1)

bi smokin kedi var

megalomaniac
Kendisi sokak kedisi ama etrafındaki tüm kediler yabaniyken bu çok insancıl. Kucağıma hatta omzuma çıkıyor, günde 2 sefer yemek veriyorum bahçede, biraz oynatıyorum, yabancı kedilere hırlayıp tıslıyor falan. Acaba aşı yaptırmam gerekir mi diye düşünmeye başladım 6-8 aylık olduğunu düşünüyorum, dişi.
Kendisi sokak kedisi ama etrafındaki tüm kediler yabaniyken bu çok insancıl. Kucağıma hatta omzuma çıkıyor, günde 2 sefer yemek veriyorum bahçede, biraz oynatıyorum, yabancı kedilere hırlayıp tıslıyor falan.
Acaba aşı yaptırmam gerekir mi diye düşünmeye başladım 6-8 aylık olduğunu düşünüyorum, dişi. Evime alma şansım yok ne yazık ki :( düzenli yemek veriyorum ama kendi de gün içinde başka yerlerden bulduklarını yiyor sanırım... geçen kuş yakalamış hatta.
Sizce aşı vs. yapılmalı mı? Sıradan sokak kedileri gibi yaşamaya devam mı etmeli?
0
megalomaniac
(12.08.17)
birkaç ay sonra doğuracak çağa gelince karnından bebe eksik olmaz, bunu düşünerek kısırlaştırabilirsiniz ama o zaman biraz misafir etmek gerekir dikişleri iyileşene kadar. o olmuyorsa da aşı ve iç dış parazit ilacını yaptırabilirsiniz. düzenli olarak da ense damlası damlatırsınız. en azından pirelenip hatır hutur kaşınmaz, rahat eder zavallım.
0
lily briscoe
(12.08.17)
(3)

Seyahatte böcek ısırıkları

asymptot
Arkadaşlar şuan Interrail yapıyorum, yaklaşık bi hafta önce kaldığım hostelden midir trenden midir bana bi böcek bulaştı. Böceği hiç göremedim ama ne zamam uyusam ki gündüz gece farketmiyor uyandığımda ard arda isirik izleri buluyorum ve aşırı şişiyor ve kaşınıyor ve sadece vücudumun görünen kısımla
Arkadaşlar şuan Interrail yapıyorum, yaklaşık bi hafta önce kaldığım hostelden midir trenden midir bana bi böcek bulaştı. Böceği hiç göremedim ama ne zamam uyusam ki gündüz gece farketmiyor uyandığımda ard arda isirik izleri buluyorum ve aşırı şişiyor ve kaşınıyor ve sadece vücudumun görünen kısımları yani kol ve bacaklarımda var ama benim giremediğim yerlerinde yani hep arka taraflarında nasıl bir hayvan gerçekten anlayamadım ama çok büyük problem oldu benim için bütün her şeyimi yıkadım ancak kurtulamadım. Pire ya da tahtakurusu olmasından şüpheleniyorum. Ne yapmalıyım lütfen gezimi zehir ediyor bu olay. Vücuda sıkılan spreyler iş görür mü? Hangi marka almalıyım lütfen yardımcı olun. Teşekkürler
0
asymptot
(12.08.17)
Bedbugs!
0
kuehles blondes
(12.08.17)
tahtakurusu (bedbug) olsa gerek. her şeyi yüksek ısıda yıkamak ve kurutucuya atmak gerekiyor sanırım. çanta/ayakkabı/bavulunuza yerleşmiş olma ihtimali de yüksek. ne yapılır tam bilemiyorum ama vücut spreyinin kalıcı çözüm olduğunu sanmıyorum, böcekler sizinle gezdikçe rahatsızlık vermeye devam edecektir. üstelik eve de götürürsünüz ki asıl o çok kötü olur.
0
lily briscoe
(12.08.17)
Bedbugs +1

Kasimayin, fenistil jel gibi krem surun ya da soguk sporcu spreyi alin, isirdigi yerlere sikarsiniz.
Her seyi ve cantayi bi toptan yikamak lazim. Ben
De boyle bi duyuru acmistim, bakabilirsin. Birkac iyi fikir vardi
0
kuehles blondes
(12.08.17)
(2)

kablosuz şarj cihazı

tuzumkuru
bu şeylerden birini edinmek istiyorum ve 2 3 kat daha yavaş şarj ettiklerini biliyorum. sorum şu:telefon kılıfı var iken bunlar çalışmaya devam eder mi yoksa kılıfı çıkarmak mı zorundayım? eğer çıkarmak zorundaysam ölümüne gereksiz bir şey oluyor ondan soruyorum.telefon samsun bu arada. şimdiden teş
bu şeylerden birini edinmek istiyorum ve 2 3 kat daha yavaş şarj ettiklerini biliyorum. sorum şu:

telefon kılıfı var iken bunlar çalışmaya devam eder mi yoksa kılıfı çıkarmak mı zorundayım? eğer çıkarmak zorundaysam ölümüne gereksiz bir şey oluyor ondan soruyorum.

telefon samsun bu arada. şimdiden teşekkür ederim.
0
tuzumkuru
(12.08.17)
aksine çoğu hızlı şarj olduğunu iddaa ediyor. tabi alacağın ürünün fiyatı bunu etkileyecektir.

kılıf ince bişi ise sorun olmaz ama kalınsa evet çıkartman gerekebilir.

ürünü satan bir yerde kılıfınla dene ve öyle al derim.
0
qxgviper
(12.08.17)
benim telefonda otterbox kılıf var ve onunla şarj edebiliyorum. henüz kılıf almadıysanız amazondaki yorumlara bakabilirsiniz orada genelde belirtiyorlar kablosuz şarj meselesini.

çok yavaş değil, normal bir şarj hızı, ama hızlı şarj varken pek kullanışlı değil bence.
ben ayrıca para verip almadım telefonla geldi. şarj kablosu tek olduğu için bir kablosuz şarj cihazına bir telefona tak çıkar yapmak da zor oluyor. kenarda duruyor öyle, birkaç kere kullanmışımdır en fazla.
0
lily briscoe
(12.08.17)
(5)

Hollanda İş İlanı

yüzyıllık yalnızlık
Yakın zamanda işimle ilgili bir ilan gördüm. Linkedin üzerinden başvurucam fakat CV ekleme kısmı var (opsiyonel) Sizce ilan linkedin üzerinde olduğu için direk linkedin üzerinden mi başvurayım? yoksa CV ekleyim mi?eğer CV eklersem nasıl birşey olmalı? aklıma kariyer.net profil bilgilerimi güncelleyi
Yakın zamanda işimle ilgili bir ilan gördüm. Linkedin üzerinden başvurucam fakat CV ekleme kısmı var (opsiyonel) Sizce ilan linkedin üzerinde olduğu için direk linkedin üzerinden mi başvurayım? yoksa CV ekleyim mi?

eğer CV eklersem nasıl birşey olmalı? aklıma kariyer.net profil bilgilerimi güncelleyip ingilizce olarak çıktı almak geldi başka parlak fikri olan varsa paylaşırsa sevinirim.
0
yüzyıllık yalnızlık
(09.08.17)
CV mutlaka ekle ama kariyer'in sablonu cok basit. Internetten düzgün bir sablon bul, fotografli sekilde pdf kaydet ekle.
0
nacarkizi
(09.08.17)
kariyer.net ilanınla başvurma. bir çok avrupa ülkesinde cinsiyet, yaş, etnik bilgi ve fotoğraf gibi bilgiler olmaz. hatta bu bilgilerin olduğu cv'ler genelde çöpe gider

ps yurtdışında yaşıyorum
0
try again fail again fail better
(09.08.17)
opsiyonel de olsa cv'nizi ekleyin mutlaka, ama kariyer.net'tekini değil. profesyonel bir cv'niz yok mu? format olarak çok orijinal, değişik olmasına gerek yok, eli yüzü düzgün bir şey olsun yeter.
0
lily briscoe
(09.08.17)
tavsiyeler için teşekkürler.
direkt kariyer çıktısı olarak değil de şablon olarak kariyer şablonunu kullanmayı düşünmüştüm.
@try again. insanlar linkedin üzerinden başvuru yapıyor genelde. orada da gözardı mı ediliyor cinsiyet, yaş, etnik bilgiler?
@lily Türkiye'de profesyonel bir CV ye gerek duymadım.
0
🌸yüzyıllık yalnızlık
(10.08.17)
Almanya + Hollanda'da fotograf/dogum tarihi/dogum yeri bilgileri cv'de yer alir. Bilgine.

ekleme: bak surda da yazmislar www.iamexpat.nl
0
nacarkizi
(10.08.17)
(4)

Maden suyu + limon + şeker

diffarentiationation
Bu kombinasyonu nasıl geliştirebiliriz? Şekerli soğuk içecek içmiyorumdum, 1 maden suyu, yarım limon ve 2 küp şekerle gayet iyi oldu tadı. Mesela karpuz koymak istesem, suyunu nasıl çıkarırım? Kavun, çilek nasıl olur?
Bu kombinasyonu nasıl geliştirebiliriz? Şekerli soğuk içecek içmiyorumdum, 1 maden suyu, yarım limon ve 2 küp şekerle gayet iyi oldu tadı. Mesela karpuz koymak istesem, suyunu nasıl çıkarırım? Kavun, çilek nasıl olur?
0
diffarentiationation
(09.08.17)
Karpuzu rondodan geçirip tülbentten geçirerek suyunu elde edebilirsin.
0
ekaterina
(09.08.17)
maden suyu yerine düz buzlu su koysanız baya gelişir bence kombin :/
0
pikrua
(09.08.17)
Neden şekerli su içemey çalışıyorsun ki?
0
fasulyek
(09.08.17)
maden suyu + limon suyu + tuz olur (tuzunu abartmadan)
maden suyu + limon elma çilek dilimleri olabilir.
şeker koymayın bence gereksiz yere şeker alıyorsunuz.
0
lily briscoe
(09.08.17)
(2)

Uzaklaşmak istediğin arkadaştan nasıl uzaklaşılır?

leper messiah
Problemli bir çift(sevgililer) arkadaşımız var. Sürekli sorunlarını eşimle bana kusuyorlar, herkesle problemliler ve ne yazık ki artık biz bu durumdan oldukça sıkıldık. Daha az görüşmek, hatta yavaş yavaş kopmak istiyoruz çünkü özellikle kız olan oldukça sıkıntılı bir karakter.. oğlanı da bozuyor. S
Problemli bir çift(sevgililer) arkadaşımız var. Sürekli sorunlarını eşimle bana kusuyorlar, herkesle problemliler ve ne yazık ki artık biz bu durumdan oldukça sıkıldık. Daha az görüşmek, hatta yavaş yavaş kopmak istiyoruz çünkü özellikle kız olan oldukça sıkıntılı bir karakter.. oğlanı da bozuyor. Sürekli didişme halindeler hem kendi içlerinde, hem de çevrelerindekilerle.

Ancak sorun şu ki pat diye yok kardeşim sıkıldık yeter, aramayın sormayın bizi diyemeyiz. Fazla kırıcı ve yıkıcı olur. Ufacık bir iki telefonlarını açmasak "problem mi var?" sorusu alıyoruz..ama "evet problem sizsiniz!" denmiyor tabii.

Çaktırmadan, ağır ağır uzaklaşmanın bir yolu olmalı. Her türlü akla fikre açığız.
0
leper messiah
(08.08.17)
normalde onların davetlerine bahane bulup icabet etmeyerek, onların bulunduğu başka ortamlara gitmeyerek ve hiç arayıp sormayarak yavaş yavaş kopabilirsiniz. ama telefonu açmadığınızda bile hemen tepki gösteren insanlardan yüzleşme yaşamadan kopmanız biraz zor olacak sanırım. belki biraz sinyal verebilirsiniz, mesela yine dert dökmeye başladıklarında, ya biz de çok stresli bir hafta geçirdik, boşverin hadi güzel şeylerden konuşalım şeklinde. mesajı almamaları olası ama yine de denenebilir.
0
lily briscoe
(08.08.17)
bence söylemen daha iyi olur. onlara da iyilik yapmış olursun hem, dışarıdan nasıl gözüktüklerini farkederler. zaten her iki durumda da konuşmayacaksın, en azından söyleyip konuşmamış olursun. sonuç değişmeyecek.

sizinle güzel vakit geçirmek için bir araya geliyoruz ama her seferinde negatif bi durum oluşuyor. toparlayana kadar görüşmemenin daha sağlıklı olacağını düşünüyoruz. umarım toparlarsınız gibi iyi niyetli bir şekilde yaklaşımınızı açıklayabilirsiniz.
0
nıç
(08.08.17)
(1)

Brüksel'de kalacak yer

glutamin
Merhaba arkadaşlar, eylülde Erasmus ile staj için Brüksel'e gideceğim ama hala konaklama için bir yer bulamadım. 3 aylığına nerede kalabilirim? Yurt, ev fark etmez. Bütçem de biraz kısıtlı. Nerelerden araştırmalı, nasıl bir yol izlemeliyim? Yardımcı olabilecek var mıdır? Teşekkürler
Merhaba arkadaşlar, eylülde Erasmus ile staj için Brüksel'e gideceğim ama hala konaklama için bir yer bulamadım. 3 aylığına nerede kalabilirim? Yurt, ev fark etmez. Bütçem de biraz kısıtlı. Nerelerden araştırmalı, nasıl bir yol izlemeliyim? Yardımcı olabilecek var mıdır? Teşekkürler
0
glutamin
(08.08.17)
oradaki üniversitelerin facebook gruplarına bakın, mutlaka oda ilanları vardır.
0
lily briscoe
(08.08.17)
(2)

lens- eğrilik yarıçapı

yuvarlanantencereninkapagi
gözümün eğrilik yarıçapı 8.9, numaram 6.5. kendime uygun lens bulamıyorum, çok rahatsız hissediyorum. soflens38 kullandım bir dönem ama ona da dayanamadım. bu durumu yaşayan, çözüm bulabilmiş olan var mı? ya da sevgili göz doktorları öneriniz var mı?
gözümün eğrilik yarıçapı 8.9, numaram 6.5. kendime uygun lens bulamıyorum, çok rahatsız hissediyorum. soflens38 kullandım bir dönem ama ona da dayanamadım. bu durumu yaşayan, çözüm bulabilmiş olan var mı? ya da sevgili göz doktorları öneriniz var mı?
0
yuvarlanantencereninkapagi
(08.08.17)
benim de 8.9. acuvue oasys'in iki haftalık lenslerinde 8.8 var onu kullanıyorum, gayet rahat.
0
lily briscoe
(08.08.17)
Benimki de 8.9. Ben de oasys in 8.8 ini kullanıyorum bir sıkıntı yaşamadım.

Tabi biraz paraya kıyıp günlük lenslerin 9.0 ını kullanmak daha sağlıklı.
0
kaderimse np
(08.08.17)
(6)

devlet hastanesinden randevu almak gerekiyor mu?

tepedeki psychedelic adam
göz muayenesi ve kan tahlili için randevu vs. almak gerekiyor mu? sabah bu alanlarda çok sıra olur mu? ücretler hakkında bilginiz var mı?
göz muayenesi ve kan tahlili için randevu vs. almak gerekiyor mu? sabah bu alanlarda çok sıra olur mu? ücretler hakkında bilginiz var mı?
0
tepedeki psychedelic adam
(07.08.17)
(bkz: mhrs)
0
dissendium
(07.08.17)
hastanerandevu.gov.tr'den randevu alabilirsiniz. kan tahlili için randevu yok, direkt gidip kan veriyorsunuz, onlar sistemden doktorun tahlil istediğini görüyor zaten.
0
lily briscoe
(07.08.17)
tabiki gerekir. zaten şimdi almaya kalksan yarına alabilmen çok zor.
0
sutlu nescafe
(07.08.17)
Randevusuz da gidebilirsiniz yani randevusuz gittiğim hastaneler oldu. Fakat randevunuz olursa kaçta gideceğinizi bilirsiniz aşağı yukarı, planınızı ona göre yaparsınız. Yine de en sağlıklısı hastanenin internet sitesine bakmak veya telefonla arayıp sormak olacaktır.

Ek: Muayeneden söz ediyorum. Tahlil için önce istem çıkarılması gerekir ki bunun için de yine muayene olmanız gerekir. Geçmiş olsun.
0
olanlaolunmaz
(07.08.17)
Kan tahlili yaptıracaksan sabah erken saate randevu al ve aç git. Randevu sisteminde kaydın yoksa 182'yi arayabilirsin, aynı kapıya çıkıyor.
0
manuel mandalina
(07.08.17)
Kan tahlilini kendi kendine belirleyemezsin ama aile hekimjnin ya da dahiliyenin filan yazmasi lazim. Once ona randevu almak gerekir.
0
red g
(07.08.17)
(8)

Havuzda müzik dinlemek

maria puder
Havuzda yüzerken muzik dinlemek istiyorum.Bu isi en ucuz nasil hallederim?Baya keyfi bi is oldugu icin cok para vermek istemiyorum.Aliexpresste filan bulur muyum su gecirmez muzik calar?Ikinci el mi baksam ya da?
Havuzda yüzerken muzik dinlemek istiyorum.Bu isi en ucuz nasil hallederim?Baya keyfi bi is oldugu icin cok para vermek istemiyorum.Aliexpresste filan bulur muyum su gecirmez muzik calar?Ikinci el mi baksam ya da?
0
maria puder
(07.08.17)
Su içinde kullanılabilir bluetoothlu kulaklık alarak telefonunuzdan dinleyin.
0
sopiro
(07.08.17)
Havuz baya büyük telefonu görür mü alet?Harika fikir bu arada?
0
🌸maria puder
(07.08.17)
havuzun disinda apöllörle acip sesi disari ver
0
partizan
(07.08.17)
yirmisantim
(07.08.17)
sony nwz-w273
0
filteria
(07.08.17)
su geçirmez poşetler var elektronik cihazlar için.
0
lily briscoe
(07.08.17)
@Benaslinda

Soruya cevap bu mu?belki cok zenginim ama para harcamayi sevmiyorum,bu da bir secenek.Keyfi bi is icin 300-400 tlilkk mp3 calar alcak halim yok.
0
🌸maria puder
(07.08.17)
filteria
(07.08.17)
(8)

Hanimefendiler, bu ten renkli vucut sizce nasil?

scars dont fade
http://debarghyadas.com/writes/assets/transform/three.jpg10 uzerinden kac puan verirsiniz?bir de ozellikle koyu kahverengi haline gelmis memeucunu (areola) nasil buluyorsunuz?bir erkek olarak pek begenmiyorum ( beyaz ten olsa daha estetik gorunebilird) ama kadinlarin bakis acisini merak ettim.tesekk
debarghyadas.com

10 uzerinden kac puan verirsiniz?

bir de ozellikle koyu kahverengi haline gelmis memeucunu (areola) nasil buluyorsunuz?

bir erkek olarak pek begenmiyorum ( beyaz ten olsa daha estetik gorunebilird) ama kadinlarin bakis acisini merak ettim.


tesekkurler.
0
scars dont fade
(07.08.17)
Buğday tenli güzel bence. Areola rengiyle ilgilenmem kimsenin ama o konuda yorum yapamiciim
0
hernezıkkımsa
(07.08.17)
Cok hint/arap renk tenleri midemi bulandırıyor.

P.s. evet ırkcıyım.
0
funl
(07.08.17)
Tipi latin beyler gibiyse güzel buluyorum.
0
jazzabel
(07.08.17)
bu tip bi esmerlik bana da itici geldi şu an. memelerden ötürü sanırım. normalde ten rengine takılmam.
0
elorelia
(07.08.17)
Bu tıfıl kafa itibariyle "Hintliyim ben" dye bağırıyor 3 km öteden de, kafası olmasa aynı ten tengi tüm Orta Doğu'ya ait olabilceği gibi, Güney Amerikalı yerli geni daha çok ve İspanyol geni daha az birine de ait olabilir. Amerikalı çift ya da çok ırklı birinin de olabilir.

Bu renk siyah meme ucu pek çekici gelmedi. Koyu renk ya da siyaha yakın meme ucuyla ilgili hiçbir sorunum yok da, bu tonu beğenmedim ama itici de gelmedi.
0
aychovsky
(07.08.17)
ilginçtir ki bu tip bir ten rengi bende kirliymiş hissi uyandırıyor, ki simsiyah olsa böyle düşünmüyorum.

meme ucu rengi de siyah olsa tamam ama bu, ı ıh.
0
treamorg
(07.08.17)
Hintli.

Vücut, göz, saç rengi fena değil ama areola hoş görünmedi bana. Bence sen Hintli hanfendilere sor.
0
my pink
(08.08.17)
adam yakışıklı olduğu sürece her ten renginin şansı var bence. çok koyu tenli bir hintli tanıyorum, girdiği her ortamda kadınlar 'o kim????' diye sormaya başlıyor. fotoğraftaki adamın meme ucunun rengi sıkıntı değil ama şekli kötü bence.
0
lily briscoe
(08.08.17)
(11)

hayallerinizin gerçekleşmeyeceğini ne zaman anladınız?

steve rogers
sb
sb
0
steve rogers
(06.08.17)
Henüz anlayamayacak kadar salağım sanırım.
0
goodz
(06.08.17)
çok çalışmayınca
0
dedim dedim de kime dedim
(06.08.17)
Baskalarini zengin Eden bir kole oldugumu farm edince.
0
baldur2
(06.08.17)
Üniversite bitti tamam mi daha sonra ben bala göte istediğim şehirde iş buldum ve sevgiliyle yaşamaya başladık işte sonra ne olduysa ondan sonra oldu. Bir anda bu bütün istediğim hayalini kurduğum şeylerin sadece başlıklarını gerçekleştirdiğimi ve içlerinin hiç bir zaman tam anlamıyla dolamayacağını anladım. O günden beri varoluşsal problemler yaşıyorum.
0
fıytfıyt
(06.08.17)
ben hala kabul etmedim öyle bir şeyi.

belki tamamen istediğim şekilde olmayacak, ama olacak!
0
runagain
(06.08.17)
Çok hayal kurmadım hiç. Hatta 'Hayalin nedir' diye sorulsa 'yok galiba' derim. Hayallerimin varlığı yokluğu beni rahatsız etmiyor, çünkü yaşayarak görmeyi, deneyimlemeyi seviyorum ama birkaç hayalim vardı, onların da olmayacağı farklı zamanlarda kafama dank etti.
Çok istediğim yerde yaşayamayacağım, orada kısa süreli kalırken kafama kakıldı zaten.
Yaptığım işi hep tutkuyla yaptım ama hangi tarafımı yırtarsam yırtayım başarılı olamayacağımı bu sene anladım.
En iyisini yaptığımı düşündüğüm şey, hiç iyi bir şey olmayarak yakın zamanda elime patladı. Bir de şunu anladım ki, hayallerden ancak birine kanalize olmak gerekiyor. Birden fazla hayalin peşinde gidilirse ortada dımıldızlak kalınıyor. Daha doğrusu, yapan onu da yapıyordur ama yapan nasıl yapıyor, bilmiyorum.
Bundan sonrası artık kader, kısmet, oyun havaları.

Edit: Genelde lily'nin dediği gibi hayal peşinde koşan bir insan değilim. Hatta gerçekleşip gerçekleşmeyeceği belirsiz olan hedeflere gitmekten zevk almam ve en sevmediğim söz 'Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez'dir. Var olandan zevk almayı çok severim. Şuna inanırım 'Gittiğin yer hiç bitmez, durmadan gidersin; yeter ki yol güzel olsun'. Bu aralar yol bayağı bayağı dandik olduğundan insan muhasebe yapıyor.
0
aychovsky
(06.08.17)
Mezun olunca biraz fark eder gibi oldum. Çalışmaya başkadıktan sonra da iyice emin oldum.
0
ms brownstone
(06.08.17)
hayallerin peşinde koşmak, kendini gerçekleştirmek falan bunlara inanmıyorum. hep böyle bir dayatma var, sanki mutlu olmak bir zorunluluk, hayallerini gerçekleştirmek için yaşar insan vs.

hayatından hoşnut olmak, memnun olmak daha gerçekleştirilebilir ve insan kimyasıyla daha uyumlu hedefler bana göre.

bir şeyi yaparken her zaman bir sonraki adıma odaklanıyorum, bunu elde ettikten sonraki adımım nedir? şeklinde. veya şu an yaptığım şey hangi olasılıkları açıyor bana? bunları düşünüyorum, ama üç, beş, on adım sonrasına dair türlü varsayımla kafamı meşgul etmiyorum. bu yüzden henüz gerçekleşmemiş bir hayalim yok, bugüne kadar istediklerimin, hayal ettiklerimin bir çoğunu yapabildim.
0
lily briscoe
(06.08.17)
hala tam olarak anlayamadım.
0
pinkpeony
(06.08.17)
hayaller asla gerçekleşmez. çünkü onlar hayaldir

ama hedefler gerçekleşir

ben 25 yaşındayken hayal kuruyordum. 30 olduğumda hayalimi gerçekleştirebilecektim.
şuan 32 yaşındayım anladım ki bu bir hayalmiş. artık hedefim var. 40 yaşında gerçekleştireceğim. ve bu yolda planlı şekilde ilerliyorum.

hayallerinizi gerçekleştirmenin en iyi yolu ondan vazgeçip planlı bir hedef koymaktır.
0
bana her yer cehennem
(06.08.17)
"Kaybettiğinde değil vazgeçtiğinde yenilirsin" - Ernesto Guevara

Üniversiteye başladığımda anladım :(
0
heritage
(06.08.17)
(5)

[Kızlar] Kısa saça nasıl şekil veriyorsunuz?

ms brownstone
Geçen hafta kısa kestirdim saçlarımı. Hiçbir zaman çok uzun saç kullanmamıştım zaten ama bu defa her zamankinden daha kısa oldu. Saçlarımın uçları omuzlarıma ancak değiyor ve ben nasıl şekil vereceğimi bir türlü bilemiyorum. Normalde dalgalı-düz arası saçma sapan bir saçım var. Fırça yardımıyla kuru
Geçen hafta kısa kestirdim saçlarımı. Hiçbir zaman çok uzun saç kullanmamıştım zaten ama bu defa her zamankinden daha kısa oldu. Saçlarımın uçları omuzlarıma ancak değiyor ve ben nasıl şekil vereceğimi bir türlü bilemiyorum. Normalde dalgalı-düz arası saçma sapan bir saçım var. Fırça yardımıyla kurutursam düz, köpükle falan şekil verirsem dalgalı oluyor. Şimdi kısa olunca köpük falan kullanmaya cesaret edemedim çok kısa ve kabarık olacak diye. E bu sıcakta düzleştirmekten de bıktım artık, 1 saat sonra bozuluyor saçım zaten hava böyle olunca. Ne yapsam da hem ısı hem çok kimyasal kullanmadan kısa saçları bir şeye benzetsem bilemedim.

Siz nasıl şekil veriyorsunuz kısa saçlarınıza? Yok mudur çok uğraşmadan kısa saçı bir şeye benzetmenin bir yolu?
0
ms brownstone
(05.08.17)
Bu saç kadar havalısı var mı yahu? www.ciltbakimsitesi.com
0
l arrache coeur
(06.08.17)
benim saçlarım kabardığı için geceden yıkanıp kurutup öyle yatıyorum. sabaha kabarıklığı düzelmiş oluyor ama sıcak havada yapılamayabilir gece terliyorsanız.

ara ara kalın maşa atıyorum, toni&guy deniz tuzu spreyi sıkıyorum uçlara sonra avuçluyorum böyle tel tel ayrılsın diye. bu şekilde doğal ve havalı duruyor.

deniz tuzu spreyinden başka bir de 'lived in spray' var o da saçı iki günlükmüş gibi yapıyor. onu da sadece uçlara sıkabilirsiniz
0
lily briscoe
(06.08.17)
Brezilya fönü yaptırın uzayana kadar idare eder fönlü gezersiniz yaz sıcağında ugrasmazsınız hem
0
hernezıkkımsa
(06.08.17)
cöle çalıyo olabilirler
0
Delay Fuze
(06.08.17)
Bu sac kisa degil ki+1

Gayet normal boyutta bir sac, kisa sac baska bir sey:)

Sea salt spray ya da normal kopukle. Bir gun deneyin, kopugu begenmezseniz tekrar dusa girersiniz, cok sikinti olmaz
0
kuehles blondes
(06.08.17)
(26)

Sevgilim benden minyon!

witt
Ben kız tarafı o erkek. Aşırı uzun boylu bir insanım, 1.80 filan. üstelik kilom da fazla 80 o da. allah kahretsin ki yemek yemeyi seviyorum.sevgilim ise 1.75 boyunda ve ideal kilosunda. 68 filanmış. yani boy kilo endeksine bakmadım ama güzel duruyor vücudu dışarıdan bakınca :)neyse ben kendisinden h
Ben kız tarafı o erkek. Aşırı uzun boylu bir insanım, 1.80 filan. üstelik kilom da fazla 80 o da. allah kahretsin ki yemek yemeyi seviyorum.

sevgilim ise 1.75 boyunda ve ideal kilosunda. 68 filanmış. yani boy kilo endeksine bakmadım ama güzel duruyor vücudu dışarıdan bakınca :)

neyse ben kendisinden hem uzun hem de daha yapılıyım :O ve çok utanıyorum kendimden böyle dana olduğum için. biz genelde ikimiz takılıyorduk, bikaç kez onu veya benim arkdaşlarımla bir araya geldik. kimse bişey demedi dalga geçmedi allahtan.

ama ben çok takıyorum içten içe. hani bi güçle zayıflasam bile boyum gene uzun gene uzun!

ve beni arkadaşının düğüne davet etti erkek arkadaşım, ağustos sonunda. zorlasam o zamana max iki kilo filan verebilirim. ailesi arkdaşları yakınları orda olacak tabii bir de! ben de güzel ve şık olarak kendisini gururlandırmak istiyorum.

seviyorum gerçekten kendisini. ayrılmayı asla düşünmüyorum. beni ikna edebilecek, bana moral verebilecek olan var mı? fazla mı takıyorum bu boy-kilo işini?
0
witt
(05.08.17)
Fazla takıyorsun. Yaşlar kaç?
0
Adramelekhh
(05.08.17)
Bence sana iki metre 120 kilo pehlivan gibi, basketbolcu falan bir eş, sevgili lazım. Yarma gibi. Boyu boyuna, huyu huyuna diye boşuna dememişler. Bu adam yatakta seni nasıl evirip çevirecek sorması ayıp? Bebek gibi kucağına tüner memeni emer, ana-oğul fetişine evrilirsiniz. :/

Şaka yapmıyorum ciddiyim. Kamasutra'da kadını ve erkeği fiziksel olarak üçe ayırır, şimdi çok net hatırlamıyorum. Sen onlardan en büyüğü oluyorsun, sevgilin ise erkeklerin en ufağından. Uyumsuzluk yani.
0
yirmisantim
(05.08.17)
"ben de güzel ve şık olarak kendisini gururlandırmak istiyorum."
ya ne güzel. dünyada böyle hisleri olan kadınlar da var demek.

millet bir şey dememiş ama siz yinede onlara pek takılmayın. güzel bir birlikteliğiniz var korumaya çalışın.
0
güneyli çocuk
(05.08.17)
Beden olumlama nedir bakın
0
fasulyek
(05.08.17)
bence senin yapman gereken tek şey ideal kiloya düşmek. onun dışında hiçbir sorun göremiyorum şahsen. siz birbirinizi sevip beğeniyosanız gerisi boş. çok uzunum, kocamanım falan diye düşünme. sevgilin belli ki tek hamlede kafasını koparabilecek kadınlardan hoşlanıyor jsfjsk senin için önemli olması gereken tek şey onun ne hissettiği ve düşündüğü. insanlar konuşur. takılma. emin ol 1.65 boyunda 57 kilo olsan yine bi kulp takardı takacak olan.

"uzun boylu kadın güzel olmaz", "o ne öyle yaaa erkek gibi" falan diyenlere de takılma. böyle saçmalıklar duyduğumda hemen gidip floor jansen efendimize sarılırım. şu kadına "o ne ya öyle erkek gibi" diyen var yaaa. bence onun gibi ol, laf eden olursa falan da kafasını ezersin direkt.

www.youtube.com
0
der meister
(05.08.17)
cidden sevsen böyle bir soru sormazsın. korkun şu ki yarın bir gün biri 'sana yakışıyor mu şu oğlan hiç' cümlesini duymak.
0
secrex
(05.08.17)
Boy bişey değilde uzun boyda bıraz bile kilo izbandut gibi gösteriyor bundan sonrası için beslenmenize dikkat edebilirsiniz boya yapılacak birşey yok zaten.
0
hernezıkkımsa
(05.08.17)
Aslında hem biraz fazla takılıyor böyle şeyler, hem de aslında azıcık takmak da kötü değil.

Bir arkadaşım vardı, eşi ondan birkaç santim uzundu ama arkadaşım olan kız şişmandı. Bir de erkek ondan iki yaş küçüktü. Bir düğünde beraber fotoğraf çektirmişler. O düğünde 'Eşi değil, ona sahip çıkmaya çalışan ablası gibi görünüyorum!' diye yüreğine inmişti. Ondan sonra bir 15-20 arası bir kilo verdi, bu sefer yüzü çöktü ve hakkaten ablası gibi göründü. Ondan sonra cilt bakımlarında falan toparladılar yüzü, şimdi eşi gibi duruyor gerçekten.

Önemli olan bunu yapmayı seçersen, 'Millet ne der' değil de, kendin için yapmak istersen yapmak. Yani, arkadaşımın eşi o şişmanken aşık olmuştu zaten ve kiloluyken de güzel, çok talibi olan bir kızdı. Adam tarafından 'Ne biçim görünüyorsun'un en ufak imasını geçtim, herhangi bir memnuniyetsizliği de yoktu. Tam tersine zayıflayınca 'Yaaa, ele gelmiyorsun eskisi gibi' diye şikayeti olmuş.

Vücut olumlamayı da seçebilirsin. Şu geçen ay bayağı ünlü olmuştu mesela.
www.usatoday.com
Senin 180 boya 80 kilo, aşırı bir kilon olduğunu sanmıyorum, en fazla irisindir biraz. Aşırı kilolulukta vücut olumlamak 'Her kıvrımımla gurur duyuyorum' demek anoreksia ya da blumiayı moda haline getirmek kadar tehlikeli bence. Biraz buna evriliyoruz dünya olarak; 15-20 yıl öncesi anoreksiklerin dönemiydi, şimdi de fazla kiloluların mutlu ve moda olduğu döneme giriyoruz. Eğer çok büyük bir fazlalığın yoksa ve balık etli isen, vücut olumlama iyidir bence.

Gerçi biraz yapına bağlı aynı boy ve aynı kilo farklı insanlarda çok farklı durabiliyor.
s-media-cache-ak0.pinimg.com
Aynı insanda bile farklı duruyor.
scontent.cdninstagram.com
Yani, 80 kilo ile sıkı bir taş da olabilirsin, cımbıl cımbıl sallanıyor da olabilirsin, bilemeyiz. Boy artınca boy ile kilo eşitliği daha iyi kaldırılıyor ama de ki cımbıl cımbılsın. Bu düğüne kadar o kadar hızlı kilo veremesen bile, azıcık zayıflasan sonrasını kurtarırsın. Düğüne de korse morse sıkıştırırsın en kötü.

Boy için hiçbir şeye gerek yok, alt tarafı 5 cm fark var ve o da fark bile sayılmaz. Dert edilecek bir tarafı yok.
0
aychovsky
(05.08.17)
Up for love filmini izleyebilirsin
0
dust in the wind
(05.08.17)
Bunu takıntı yapacaksan direk ayrıl bence adama yazık etme. Benim bi kız arkadaşım var boyu 175 falandı sevgilisi de 2-3cm kısaydı, kızın fizik de çok iyiydi topuklu giyince adama fark atıyordu ama gayet de yakışıyorlardı. Onca yıllık arkadaşım hiç boy muhabbeti yapmadık, yapmadı. Şimdi de evliler ve çocukları oldu yeni.
0
tughan
(05.08.17)
Fazla takıyorsun. Kendin için zayıflamayı düşünebilirsin, ama sırf daha uyumlu olalım diye zayıflanmaz. Boy konusunda da aranızda o kadar çok fark yok, ki olsa bile kime ne ? sen onu, o seni seviyorsa bu tarz şeylerin hiç bir önemi yok. Düğün için de uzun elbise filan giyme, düz bir ayakkabı, diz hizasında klasik bir ayakkabı seni kurtarır. Giyim, kuşam, fiziksel görüntü dışında senin genel tavrın, güler yüzün çok daha önemli.
0
elikası
(05.08.17)
arkadaş kusura bakma da 180 boya 80 kilo "yemek yemeyi seviyorum" ile açıklanamaz. yemek yemeyi değil, çöp yemeyi seviyorsun demek ki.

en kısa zamanda 55 kiloya düşmen gerek. kaç yaşındasın bilmiyorum ama kendine bunu yapma.

yine yemeğini ye. ama et ağırlıklı beslen.
ekmek, pirinç, makarna ve tatlıyı bırak. hızla kilo vermeye başlarsın zaten.

eğer bir de spora yaızlabilirsen inanıyorum ki 2018 yılına 60 kilo civarında girersin.

o zaman daha güzel olur; düğünde gördüğümüz kocaman kız bu muydu demek bizim oğlanı çok seviyor, derler 1 sene sonra seni 55 kilo gördüklerinde.

inanaıyorum yapabilirsin.
0
whatdreamsnevercome
(05.08.17)
Hay maşallah tosuncuk
Saka bir yana zayiflarsan o fark kapanir biraz da guzel bir kizsan erkek arkadasina bakip oha herife bak bu boyla sutun gibi hatunu kapmis derler. Haydi zayifla aslan parcam yapabilirsin!!!
0
kasa kasa berg
(05.08.17)
5 santimlik boy farkı sorun değil ama boyunuza göre kilonuz fazla. daha önce yazıldığı gibi insanlar aynı boy ve kiloda farklı görünebilirler ama yine de 80 kilo sağlığınız için tehlikeli.

ben sizinle aynı boydayım ve 65 kiloyum, ideal kilom 60-61 civarı. ha sizin vücut yapınızda ideal kilonuz 65 olabilir mesela. ama her şekilde 80 çok. 55 diyen arkadaşa bakmayın 1.80 boya o kilo çok sağlıksız olur. yani çok abartılı hedefler koymayın ama kendi sağlığınız için spor ve düzgün beslenme şart görünüyor.

bu arada 1.80 'aşırı' uzun falan değil, belki türkiye standartlarında. çok sıkılırsanız bir hollanda turu yapıp 'ortalama' olmanın keyfini çıkarabilirsiniz:) utanılacak hiçbir şey de yok bu arada, o düşünceleri atın kafanızdan.
0
lily briscoe
(06.08.17)
ben 1.70'im, 70 kiloyken 38 beden, normal bir insan oluyorum.
yani 1.80 boya 55 kilo olmak gibi saçmalıklara takılma sakın.
iri ya da balık etli falansındır.

ama yirmisantim +1
kesinlikle katılıyorum.
bu konular önemli.
0
blatta hiberna
(06.08.17)
Blatta +1
55 ol diyen biraz şaşırmış sanırım, sorry. 1.71 boyla 50 kilo iken 34 bedendim, iskeletor gibi geziyordum da millet halime üzülüyordu.

Şekile takılma, kim ne derse desin. Daha sağlıklı ve çevik olmak istersen biraz kilo verebilirsin, evet. Bunun nasılını, ne kadarını bizden değil, diyetisyenden dinlersen daha doğru olacaktır.
0
manuel mandalina
(06.08.17)
1.80 boya 55 kilo olmaz kafayı mı yediniz?
1.70 boya 70 kilo 38 bedenim diyen de kusura bakmasın yalan söylüyor.

tipini görmedik belki hiç taktığın kadar iri görünmüyorsundur bile ama tahminen bi 10 kilo versen yeter arkadaşım. kafana takma
0
Pepee
(06.08.17)
dışarıdan nasıl göründüğünüzü umursuyorsun. dışarıya bağımlısın.
0
matrix
(06.08.17)
@Pepee:

yalan derken?

son derece iri yapılıyım ve kendimi açıklamayacağım, zira konu ben değilim.
zaten şu anda o kiloda da değilim, olanı söylüyorum.

"yalan" sözü rahatsız edici, lütfen başka bir ifade biçimi kullanın.
0
blatta hiberna
(06.08.17)
gcube.milliyet.com.tr

www.trendus.com

ben aslında demet şener'le boydan fotosunu aramıştım bulamadım.
sildirdiler mi acaba?
0
herhaltibiliyoring
(06.08.17)
@blatta, boşver bacım. Gün itibariyle 1.71 boya 69 kiloyum. Daha dün 38 beden pantolon aldım. İsteyene caps atayım (benim değil, pantolonun). Herkes tornadan çıkmış gibi atıp tutuyorlar bilmeden..
0
manuel mandalina
(06.08.17)
@pepee hayatında hiç yağ/kas oranı gibi şeyler duydun mu acaba?

ne kadar kolay öyle yalancı diye yaftalamak yahu kendi vücuduma mı inanayım sana mı? ben de 160 boya 55 kilo ve gayet 36 bedenim. onu napıcaz?
0
piremses
(07.08.17)
elikası+1
adam icin problem degil ki seninle birlikte, senden utanmadan seni arkadaslariyla tanistirabiliyor hatta dügüne davet edip ailesinin karsisina cikarabiliyor. sen niye problem ediyorsun?
hic de takilcak, dert edilcek bir sorun degil.
0
pilav
(07.08.17)
Böyle durumlarda hep Nasrettin hoca ile çocuğunun eşeğe binme fıkrası geliyor. Herkesi mutlu etmeniz o-la-nak-sız. Sevdiceğiniz sizi beğeniyorsa, sağlık yönünden sıkıntınız yoksa gerisi boş...


.
0
kartallar yuksek ucar
(07.08.17)
Söyle herife kas yapsın biraz.
0
roket adam
(07.08.17)
erkek arkadaşın bunun için bu kadar kafa yorduğunu, buralara yazdığını bilse sorun ediyorsa bile etmezdi bundan sonra :) hiç kafana takma, samimiyet herşeyi çözer
0
srdr
(07.08.17)
(5)

Hd iskender

basubadelmevt
Burdan hic iskender yediniz mi?Yahu dun yedik, bu kadar mı kötü olur.Lastik kıvaminda lezzetsiz bir et,altındaki pidede bile lezzet yoktu,yavan bir seydi.Buranın kötü oldugunu biliyordum da bu kadarı da faza geldi.Nasıl bu kadar fazla sube acacak kadar büyüdü bunlar?Subeden subeye fark mı var?Istanb
Burdan hic iskender yediniz mi?Yahu dun yedik, bu kadar mı kötü olur.Lastik kıvaminda lezzetsiz bir et,altındaki pidede bile lezzet yoktu,yavan bir seydi.Buranın kötü oldugunu biliyordum da bu kadarı da faza geldi.Nasıl bu kadar fazla sube acacak kadar büyüdü bunlar?Subeden subeye fark mı var?Istanbul ozdilek parkta yedkk biz.
0
basubadelmevt
(05.08.17)
ankaradayım. bir kere yedim bir daha yemedim. kıymayı çekip preslemiş, önümüze yaprak iskender diye koymuşlardı.
0
AWD
(05.08.17)
ekşideki başlığına göz atın (bkz: hd iskender)
gıda sektörünün metro turizmi gibi bir şey bunlar. gidilecek yer değil.
0
lily briscoe
(05.08.17)
O tarz zincir fast food dükkanlarının alayı lastik kıvamında ürün satıyor. Gidip mahalledeki dönercide yemek bile daha mantıklı bana göre.
0
ismira007
(05.08.17)
evrende bursa dışında hiçbir yerde mükemmel iskenderi bulamazsınız hocam. baya da pahalıdır ayrıca orijinal iskender 2 kişi 85 lira hesap ödedik geçen. hd iskenderde 2 kişi 30-35 liraya içecekler dahil kalkarsın.
0
neil manke
(05.08.17)
En guzel iskender celal usta'da ya da iskendecr iskenderoglu mu ne ( kadikoy'de) buralarda yenir, eger istanbul'da iseniz.

Hd iskender, bay doner, bereket doner, usta donerci falan bunlar bildigim kadsri ile ete tavuk da katiyor. 10 kusur liraya iskender olmaz. Bambi'de bile iskender 20 kusur tl idi.
0
loveisallaround
(05.08.17)
(5)

Yurtdisi doktora

wishmaythşngs
Arkadaslar yurtdisinda doktora yapan var mi aranizda? Bunun yolu yordami nedir? Yani acik pozisyonlar var mesela benim alanima yakin ama tam benim calistigim konu degil. Ne farkeder deyip basvurmali miyim?Ya da aslinda calismak istedigim insanlar var ama phd ilani vermemisler. Onlarla iletisim kuray
Arkadaslar yurtdisinda doktora yapan var mi aranizda? Bunun yolu yordami nedir? Yani acik pozisyonlar var mesela benim alanima yakin ama tam benim calistigim konu degil. Ne farkeder deyip basvurmali miyim?
Ya da aslinda calismak istedigim insanlar var ama phd ilani vermemisler. Onlarla iletisim kurayim mi?

Bir de aklima takilan bisey var mesela benim burada arkadaslarim koc, bilkent odtu mezunu falan litvanya'ya polonya'ya zor gittiler. Hocam romanya'ya basvurdu kabul etmediler. Alaninda ilk 3 kisiden biri burada.
yurtdisina kongreye falan gittigimde goruyorum pakistanli suriyeli ogrenciler phd kabulu almis. Ya da ayni bolumde hem fasli hem odtulu ogrenci var mesela. Fasli ogrencinin egitimi bence odtuluye denk degil. Yaz okuluna katilmistim. Giderken cok onyargiliydim orada kesin en kotusu benimdir, rezil olmasam bari diye dusunuyodum. Egitimde, duzenekleri falan benle bi kiz vardi biz kurduk. Tabi ki iyi ogrenciler de vardi. Ama cogunluk origin bile bilmiyor excelde grafik cizerken zorlandilar. Pakistanli arkadasim iyiydi onlari pek bilmiyorum. Nasil kabul aliyorlar ki?
0
wishmaythşngs
(04.08.17)
Var. Acik pozisyonlara basvurabileceginiz gibi niyet mektubu, CV, transkriptler vs hazirlayip calismak istediginiz hocalara da basvurabilirsiniz. Eger begenirlerse ve ellerinde butce olursa kabul edebilirler. Calismak isteyeceginiz alani en iyi siz bilirsiniz, ona bir sey diyemem ama alani ne kadar daraltirsaniz sansiniz o kadar duser.

Koc, ODTU vs okullardan Almanya'da, Amerika'da bir suru arkadasim var. Ayni sekilde hicbir yere gidememis olanlar da var. Bu okullardan mezun olan herkes mukemmel olmadigi gibi, Pakistanli, Fasli herkes kotu de degil. Ozel bir muamele yok, adam begenirse aliyor, begenmezse eliyor iste.

Edit: Su eklemeyi yapayim, tabii ki Avrupali biri bize gore avantajli. Bahsettigim Fasli'ya, Pakistanli'ya falan ozel bir muamele yok. Yine de ben bu konuda "bizi direkt eliyorlar" kafasinda degilim, dedigim gibi bircok yere giden ogrenci var. Belki son 1-2 senede eskiye gore daha zorlasmis olabilir. Soru bu kapsamda olmadigi icin kisa kesiyorum, sorunu yemeyelim tartismayla :)
0
evrim halkasi
(04.08.17)
Her ülke için bir şey diyemem ama benim yaşadığım yerlerde Üniverstenin neresi olduğu hiç önemli değil, Türkiye adını duyunca zaten sana Afrikalı kabileden gelmiş muamelesi yapıyorlar. Aynı yaklaşım birkaç ülke dışında da tüm ülkeler için de geçerli. Çin için de, Hindistan için de, Rusya için de, İran için de, ... ODTÜ ile Bingöl Üniversites'nin farkını bilmiyorlar ve umurlarında değil. Sonuçta onların ülkesinde standardımda eğitim almadın ve üçüncü dünyamsı bir ülkeden geliyorsun. 4-5 üniversiteden konuştuklarımdan sadece çok küçük bir kısmı Bilkent'i biliyor. "Gerisi zaten çöp" düzeyinde bakıyorlar. O yüzden Toefl ve GRE düzgünse ona güveniyorlar.
0
aychovsky
(04.08.17)
Ben size cok katilmiyorum bu konuda. Suriye veya Fas'tan katilmis olabilir birisi, ama onun bilgi birikimi daha coktur. Veya onu secen kisiyi etkilemistir bir sekilde. Kendini satabilmek degil mi onemli olan? Ayrica Odtu falan diger ulkelerde pek bilinmiyor. Onlar sizin ne goturdugunuze bakiyorlar.
0
my pink
(04.08.17)
okullar tekil başvurulara açık oldukları gibi kendileri de proje bazlı pozisyon açabiliyorlar. türkiye'den çok az okulu biliyorlar onlar da ekseriyetle boğaziçi, odtü falan.

niyet mektubunuz, tez teklifiniz, sağlam bir transkript, yine sağlam referans mektuplarıyla bir sürü iyi okula girebilirsiniz neden giremeyesiniz ki.

eğer kendi projenizi çalışmak istiyorsanız gözünüze kestirdiğiniz hocalara mail atıp öğrenci alıp almadığını sorabilirsiniz. mailde kendinizi tanıtın, lisans ve yüksek lisansta neler yaptığınızı kısaca anlatın ve doktora projenizi anlatın. ekte de cv ve tez teklifinizi gönderin. hocanın projenizi beğenmesi ve sizinle çalışmak istemesi en önemlisi. eğer halihazırdaki bir projeye başvuruyorsanız o zaman neden çok uygun bir aday olduğunuzu ispatlamanız lazım, burada çok kuvvetli bir niyet mektubu devreye girer, referans mektupları da niyet mektubundaki argümanlarınızı desteklemeli.

türkiye'de alanında en iyilerden olan birisi neden uk, abd, almanya, hollanda vs. dururken romanya'ya başvurur bilememekle beraber kabul alamamasının farklı sebepleri olabilir, illa bizimkileri istemedikleri veya bizi tırt buldukları için olması şart değil.
0
lily briscoe
(04.08.17)
Romanyada avrupa birliginin ortak kurdugu bi lab. var. Hoca bana buraya da bi basvur ama beni bile almadilar falan diye anlatti.
0
🌸wishmaythşngs
(04.08.17)
(3)

kedi soruları - 2

dracox
dün birkaç soru sormuştum. birkaç tane daha geldi aklıma.(https://www.eksiduyuru.com/duyuru/1212906/kedi-sorulari)1. Sokaktan aldığım 3 aylık kediyi bir noktada yıkamama gerek var mı? Kendini temizliyor ama sonuçta dışarıdan geldi. Kendisi birçok kedinin aksine suyla çok barışık. Arada yanlışlıkla s
dün birkaç soru sormuştum. birkaç tane daha geldi aklıma.
(www.eksiduyuru.com)

1. Sokaktan aldığım 3 aylık kediyi bir noktada yıkamama gerek var mı? Kendini temizliyor ama sonuçta dışarıdan geldi. Kendisi birçok kedinin aksine suyla çok barışık. Arada yanlışlıkla su kabına giriyor, patisini daldırıp çıkıyor.
2. Kısa tüylü tekir kedilerin taranmasına gerek var mıdır?



teşekkürler.
0
dracox
(04.08.17)
1. Hayır
0
manuel mandalina
(04.08.17)
1. bence gerek yok, kedi yıkanmaz. çok çok kirli değilse hiç girişmeyin. temiz ve nemli bir bezle silebilirsiniz belki ama ötesine gerek yok. iç dış parazit işini de hallettiyseniz o tertemiz büyür artık merak etmeyin.
2. yavru için soruyorsanız daha tüy dökmez o zaten. dökmeye başladığında tarayabilirsiniz fazlalıkları almak için.
0
lily briscoe
(04.08.17)
yıkamayın da dış parazit yaptırın. ensesine bi ilaç döküyolar ne var ne yok dökülüyo bi gün içinde. ancak böyle deterjanlı suya düşer çamura batar ancak öyle durumlarda yıkamak belki doğru. hafif nemli bezle silinebilir ama onu da sevmiyolar pek. su kabını geniş ve taze tutun. küçük kasedeki sudan içmeyi de sevmiyor hep taze su istiyor paşalar. yoksa küvetten bardaktan içmeye çalışıyor.

taramak iyidir. sever. hem evin içine de 10 tüy döküleceğine 2 tüy dökülür.
0
aşksız prens
(04.08.17)
(6)

tek kişilik seyahat önerileri

kozmosta bir nokta
tek başıma 20-25 günlük bir seyahate çıkacağım(yurtdışı). konaklamayı couchsurfing ve guest houselarda yapacağım. genel olarak tarihsel yerleri gezip fotoğraf çekmeye dayalı bir seyahat planım var. ilk seyahatim olacağı için yanıma neler alayım filan çok emin olamadım. sırt çantasıyla seyahat edeceğ
tek başıma 20-25 günlük bir seyahate çıkacağım(yurtdışı). konaklamayı couchsurfing ve guest houselarda yapacağım. genel olarak tarihsel yerleri gezip fotoğraf çekmeye dayalı bir seyahat planım var.

ilk seyahatim olacağı için yanıma neler alayım filan çok emin olamadım. sırt çantasıyla seyahat edeceğim. mutlaka ihtiyacın olur dediğiniz şeyler ve "ben şunu yanıma almıştım ama hiç kullanmadım" dediğiniz şeyler nedir?

bi de seyahat verimli geçirmek için tavsiyeleriniz nelerdir?
0
kozmosta bir nokta
(04.08.17)
Tek başına çıkman bakımından benim tavsiyem; sosyal medyada paylaşım yapmayı seviyorsan oradan, değilse bi arkadaşına her gün nerede olduğuna dair bildirim yap.
0
manuel mandalina
(04.08.17)
eja
(04.08.17)
bir yerde okumuştum kendimde de uygularım .
çantanda hazırladığın eşyaların yarısını , düşündüğün paranın da iki katını al rahat edersin .
3-4 defa dolduran bir powerbank çok işime yaramıştı
Xiaomi 10000 mAh Taşınabilir Şarj Cihazı
0
devilone
(04.08.17)
yazılanlara ek olarak çok hafif ve hızlı kuruyan plastik terlik. aşırı ilaç yüklenmeyin ama birkaç temel şeyi alın yanınıza.

verimli geçirmek için zaten planınızı yapmışsınızdır nereye gidilecek neler görülecek şeklinde. en turistik şeyler haricinde görülecek/yenecek neler var onu araştırıyorum ben. gittiğinizde oranın yerlilerine, hosteldekilere ve ev sahibine fikir danışmak da iyi oluyor. şehirler arası kullanacağınız tren/otobüs biletlerine şimdiden bakın, gittiğimde istasyondan alırım demeyin, bazı ülkelerde son anda almak aşırı pahalı olabiliyor.
0
lily briscoe
(04.08.17)
Ağrı kesici, soğuk algınkığı tarzı temel ilaçlar
Power bank
Gideceğiniz yerlerin guide booklarını telefon veya tablete indirin.
Fotoğraf çekecekseniz yedek hafıza kartı
Tırnak makası
Paralatrınızın hepsini aynı yerde tutmayın.
İnce çabuk kuruyan havlu. Decathlonda satılanlar gibi.
Planınızda yoksa bile mayo.
0
halanne
(04.08.17)
Ayrı bir fotoğraf makinesi yerine telefonla idare edebilirseniz çok daha rahat edersiniz, çalınma endişesi de olmaz.
Yaz-kış fark etmeksizin termal içlik, ince olduğundan yer kaplamaz ama kontrol edemediğiniz klimalı ortamlarda (uçak, tren, hostel) hayat kurtarıcı olabilir.
Telefonunuz kaybolur veya çalınırsa önemli bilgilere ulaşabileceğiniz bir kağıt olsun ya da mail hesabınıza kaydedin.
Spor ayakkabıdan kaçının.
Power bank götürecekseniz bazı yönlerdeki uçuşlara alınmayabilir veya bagaja verilemeyebilir, araştırın.
0
mikro patlama
(04.08.17)
(10)

kendini "iyi insan" olarak tanımlamak/sanmak

lucky strike
şu tiviti görünce aklıma geldi ve üzerine düşündüm biraz. https://twitter.com/cengizckmk/status/891292545254346753kendini "iyi insan" olarak tanımlamak/sanmak epey tehlikeli bir şey değil mi sizce? kendini iyi insan sınıfına koyduktan sonra senin "iyi" olarak tanımlamadığın insanlara karşı nefret et
şu tiviti görünce aklıma geldi ve üzerine düşündüm biraz.

twitter.com

kendini "iyi insan" olarak tanımlamak/sanmak epey tehlikeli bir şey değil mi sizce? kendini iyi insan sınıfına koyduktan sonra senin "iyi" olarak tanımlamadığın insanlara karşı nefret etmen çok olası değil mi yani?

alın mesela rudolf hess. bu adam hitler'in sağ koluydu ve kendini "yasalara uyan, iyi kalpli ve nazik birisi" olarak tanımlıyormuş. hitler'de muhtemelen kendisi hakkında aynı fikirde idi. el-bağdadi kendisi hakkında gece uyurken "ben kötü biriyim" diye düşünmüyordur muhtemelen.
sen iyisin, öbürü değil. hazmedemezsin yahu bu sınıflamayı yaptıktan sonra. iyi apaçık ve kesindir. sen iyi olduğuna göre ve öbürü iyiyi anlamadığına göre (e aptal da değil) art niyetli olmalıdır, niye nefret etmeyesin? deccal'in askeri besbelli. kötü. yok edilmesi lazım.
sesli düşünüyorum.
0
lucky strike
(02.08.17)
Şu konuşmayı her yere yapıştırıyor olabilirim şu sıra lakin buraya da uygun düştü: youtu.be "Hakikat Şiddeti Doğurur" başlığı.

Kendi hakikat bildiğini sorgulamamak, onu hakikaten hakikat addetmek insanı daima tehlikeli bir yola itebilir.
0
olanlaolunmaz
(02.08.17)
@guitarissimo, evet kendini vizyonun doğrultusunda iyi/hakikat sahibi/doğru yolun yolcusu tanımlamak dediğiniz kadar temel bir kaç kurala bağlı. sorum da bu idi zaten, bu bakış sakat değil mi sizce? hitler de kendini böyle tanımlıyordu çünkü örneğin. öcalan da. evet.
0
🌸lucky strike
(02.08.17)
kendini iyi insan olarak tanımlamak ahlaki bir kusurdur. iyi insan olduğuna kanaat getirmiş kimsenin, kendini haklı ve üstün görerek yaptığı hemen her eylemin hastalıklı sonuçları oluyor. savaşları oturduğumuz yerden sükunetle seyrediyoruz, ya da o savaşın çığırtkanı oluyoruz, ya da savaşa hayır derken yanlışlıkla kutuplaşmayı doğuruyoruz. kurgusal farkındalığımızla övünüyoruz falan filan. kim söylemiş hatırlamıyorum şöyle bir söz biliyorum."dünyanın çektiği acı kötü insanların şiddetinden değil,iyi insanların sessizliğinden."
bende sesli düşündüm sayende.
0
denef
(02.08.17)
@j r r tolkien hayrani, sorduğum şey nefret mevzusu/nefret etme potansiyeli değil. sadece hitler ve öcalan örneği kafanızı karıştırmasın. siz veya ben de kendini iyilerin safında görebiliyor olabiliriz. varsayalım "RTE SÜPER BİRİ, REİS" diyelim. ne kadar irrasyonel gerekçelerle temellendirirsek temellendirelim, kendimizi bir kere iyiye/hakikate sahip nitelemesine soktuğumuzda artık önümüzdeki süreçte bizden olmayanlara karşı ister istemez nefret etme sürecine gireceğiz. siyasi olaylardan gelişmelerden bağımsız olarak. bu yüzden genellemeye vurarak diyorum ki "kendini iyi tanımlıyorsan, canavarlaşman, faşizanlaşman an meselesi"
0
🌸lucky strike
(02.08.17)
Valla güzel bir konuya değinmişsin hocam. Ben bu konuda hep şunu derim. İyi insan ben iyi insanım demez muhatapları onun iyi olduğunu söyler.

Benim yakınlarım ne der benim için bilmiyorum ama ben kendimi iyi olmaya çalışan bir insan olarak görüyorum. İyiyim dediğimde tehlikeli bir süreç başlayacak benim için diye düşünüyorum.
0
Fusha
(02.08.17)
Kimse kötü insan değildir.
0
[GODDARD]
(02.08.17)
@GODDARD, kimse iyi veya kötü değildir. ahlaki olarak kendimizi nerede gördüğümüzdür mesele. anlamak için sordugum soru da bu yuzden zaten. yoksa ne iyi var ne kötü.
0
🌸lucky strike
(02.08.17)
katılıyorum, kendini 'iyi' diye konumlamak başkalarını kötü diye konumlamayı beraberinde getirir. bunun yanı sıra yaptığın şeyleri 'iyilik olsun diye' yaptığını iddia ederek sorumluluktan sıyrılırsın veya kendini haklı çıkarırsın. hitler, hitler'in sağ kolu vb. kişilere sorarsan da büyük ihtimalle iyi olanı değil ama 'gerekli olanı' yaptığını iddia edecektir. bunun altında da son derece siyah/beyaz bir düşünce sistemi yatar.

kendini 'iyi' veya 'haklı' veya 'doğrucu, doğrunun yolunda' olarak tanımlayan insan kendinden şüphe etmeyen insandır. ve bana göre en tehlikeli insan türüdür.

her şeyden önce ilk kendimden şüphe ederim ve kendimi sorgularım. bunun özgüvensizlik veya kendi ahlaki temellerinden şüphe etmekle de alakası yok. sorgulamak bir yaşam biçimi olmalıysa, ki bence olmalı, o zaman sorgulamaya kendi benliğimden başlamam kadar doğal bir şey olamaz.
0
lily briscoe
(02.08.17)
@j r r tolkien hayrani, nefret potansiyeli dışsal, her koşulda kisiye bagli degil. nefretimi bir noktadan sonra yonetemem. bu yuzden kendimi ne derece iyi gordugumle ilgileniyorum, kisiligimin momentumu bununla belirleniyor cunku bence.

kibir ve egodan daha ziyade kendimi gordugum potansiyel jyilik noktasi bende once bilinc, bu bilincle saskinlik sonra ofke yaratir/ofke duyarim. Kafire karsi silah kullanmaya bu noktada karar veririm cunku. Kendimi hakkaniyet sahibi, yeterli gordugum anda beni fikren yenemezsin artik, ben mezhebim neyse onun neferi oldum. Canavarlastim? Iyi olmasam ve kendimden suphe duysam bu noktaya gelmezdim?
0
🌸lucky strike
(02.08.17)
@j r r tolkien hayrani ,yahu hayır, kısır döngüye falan girmedik. sen itkinin nefret olduğunu, ben kendini iyi olarak tanımlama derecesi olduğunu söylemeye devam ediyoruz.
bahsettiğim senaryo bilinçdışı bir senaryo değil, rasyonel akla sahip her ideoloji/fikir sahibinin rahatlıkla tecrübe edeceği bir süreç.
bence fazla felsefi ve bağnaz düşünüyorsun. daha somut düşün lütfen. hitler'i öcalan'ı boşver. iyilik yapma/iyi ideoloji budur mottosu ile yola çıkanlara bak.
stalin'e bak, feministlere bak, akp'ye bak, 20.yy emperyalist devletlerine bak, kızıl ordu fraksiyonu'na bak, muhammed'in mekke'de ilk zamanlarına bak.
hatta potu arttırayım kkk'nin kuruluş zamanlarına bak. hepsi modern ve iyilik vaadeden, iyi bir mesaj/manifesto getirdiklerine inanan insanlardan mütevellittir. ilk manifestolarına fırsatın olursa bak. "BUNLAR İYİLİK ELÇİSİ YAHU" der, toz konduramazsın.
çünkü kötülük (nefret potansiyeli) harekete geçirecek yeterli itkiyi tek başına sağlamaz kitle üzerinde.
senin bahsettiğin zannediyorum linç kültürüne dair çok istisnai (çok ortadoğu işi) şeyler. bu ortadoğu vizyonu dünyaynı ve peşine düştüğüm şeyi anlamlandırmak için yeterli değil.

işi örütlerden bağımsızlaştırıp daha kişisel bakarsak da durum böyle. iyiye/doğruya sahip olduğunu düşündüğün anla nefrete caiz olanı düşündüğün an bir birine zıt.
biri sana roma'yı yaktırır öbürü seni en kötü ihtimalde katil eder. roma'yı yakma sebeplerinin peşindeyim ben.
0
🌸lucky strike
(02.08.17)
(11)

bircok seyi yarim yamalak bilmek vs bir şeyi tam bilmek

lucky strike
goethe olsun nietzsche olsun bir takım filozoflar bir şeyi tam bilmenin birçok şeyi yarım bilmekten evla olduğunda iddia ediyor malumunuz. elestirmeden kabullenmek bizim çağın vebası.bence 21. yüzyılı tahmin edecek vizyonları yoktu bu adamların. 20. yy belki ama 21. yy da bu önerme geçerli değil. "A
goethe olsun nietzsche olsun bir takım filozoflar bir şeyi tam bilmenin birçok şeyi yarım bilmekten evla olduğunda iddia ediyor malumunuz. elestirmeden kabullenmek bizim çağın vebası.
bence 21. yüzyılı tahmin edecek vizyonları yoktu bu adamların. 20. yy belki ama 21. yy da bu önerme geçerli değil. "Az az ama sık sık yemek" saglikli oldugu gibi, az az ama cok fazla konuda bilmek daha evladır gibime geliyor benim. niçe abartmayı seviyor işleri neticede. sizin fikriniz nedir?
0
lucky strike
(01.08.17)
tama yakın bildiğin bi iki konu olsun, kalan her konuyu az az bil. bu benim felsefem. bu devirde konular o kadar daralıyor ki alt başlıklar altında, herhangi bi konuyu tam bilmen imkansız.
0
nundu
(01.08.17)
felsefi açıdan bakarsak herhangi bir şeyi tam olarak bilmek mümkün değil. o halde yüzde kaçını bilmemiz lazım?
bilmek eylemini komple bir bilme işi olarak görürsek bilinebilecek her şeyi bilemezsek bahsedilen tam bilmeyi gerçekleştirmiş olamayız. var olan her şeyi bilmemiz de mümkün değilse bu kıllı almanlara bok yemek düşmez mi?

az ama sık sık yemenin düşünüldüğü kadar sağlıklı olmadığı gittikçe yüksek sesle dillendirilmeye başlandı, daha da artacak(bu da benim vizyonumu belli etsin, not al). bak senin bildiğin bu bilgi 10 yıl bile yaşayamayacak neredeyse, bırak da o zamankilerin bildikleri 100 seneye kadar yaşayabilmiş olsun...
0
Bruce
(01.08.17)
@nundu, bu devirde bir konuyu tama yakın bilebilmek imkansız bence ya. dünya inanılmaz bir hızda gelişiyor. yakalamak imkansız. sen uyuyorsun, çin 7 saat ileride, geliştiriyor bir şeyler, üstüne koyuyor veya yanlışlıyor seni, tüm varoluşunu. çin'de geçiyor olay. 7 saat ileride.
0
🌸lucky strike
(01.08.17)
bir çok şeyi yarım bilirsen çok güzel sohbet edersin, herkesle arkadaş olursun. bir şeyi çok bilirsen ukala olursun. (sosyal açıdan değerlendirdim)
0
dirildimde geldim
(01.08.17)
bence 21. yüzyılın problemi bu iki seçenekten hangisi daha evladır değil. şu anki problem artık bir veya iki şeyde uzmanlaşmanın yetmiyor olması. eskiden bir konuda uzmanlaşan kişi ömrünün sonuna kadar oradan yürüyebilirdi (çok genellemeyeyim ama alanına bağlı olarak mümkündü). şu an bilgi üreten insanların üzerindeki baskı çok daha fazla, bir şeyi derinlemesine bilmek yetmiyor, başka bir çok şeyle uzmanlığını desteklemek gerekiyor. hayatın her alanında disiplinlerarası bilginin ön plana çıktığı bir çağdayız.
0
lily briscoe
(01.08.17)
iki tane yarım bir bütün etmez. İyi geceler.
0
AWD
(01.08.17)
Abim vaktiyle Bhavahbutti adli Hintli bir dusunurun bir sozunu soylemisti bana:
”Her seyin bir seyini, bir seyin her seyini bil"
Yani her konuda edecek iki kelamin olsun ama bir konunun da uzmani ol. Bence sorun yok bunda. İs ki o bir seyini bildigin konuda ukalalik taslama. Bu kadar biliyorum de gec. Ogrenmeye de acik ol derim ben.
0
ombutosman
(01.08.17)
herkesin biliyorum demesi ayni degil.
0
kurnaz
(01.08.17)
Bununla ilgili çok tartışma var ama geçen sene şöyle bir şey okumuştum. Şimdi çağımızda bilg ğstel artıyor ve bir yandan da sosyal medya, ıvır ve zıvır ile kendi zamanımızı baltalıyoruz. Üstüne de "millenial mindset" dedkleri, zorlaşınca bırakma ve yelkenleri suya indirme de çok yaygın. Bunları birleştirince uzmanlaşma imkansıza yakın oluyor. Çalışmanın displinler arası olması değil de, insanın kendini "jack of all trades, master of none" haline getirmesi durumunda, insanlar kafalarını eskisi kadar zorlayacak fırsatı bulamıyor ve insanlar aptallaşıyor. Bir konuyu derinlemesine keşfedecek insan az kalıyor. Zaten 1000 kişi derinlemesine incelemeye gönüllü olur, bir tanesi becerir. Bir kişi gönüllü kaldığında ortalıkta binlerce şaklaban dolaşıyor ama yüzeysellik dışında bir şey üretebilen kalmıyor diyordu. Bunun dışında disiplinler arası çalışmanın da benzer şekilde insanlrın ne ürettiklerini tamamen anlamadıkları ve üretim bilgisine hakim olamadıklrı için amaç bilgisini de tam ortaya koyamayacakları, düşünemeyeceklerini ve bunun da itaat eden bir toplum yapısına neden olduğunu tezleriyle bir 40-50 sayfa açıklıyordu.

Bazıları ise sadece muhabbet yönünden bakıyor "Ne kadar çok şey bilirsen, o kadar çok kişiyle laflayabilirsin" duor ama bi yandan da "Hakkaten bir şey bilen insanların arasına girersen, öyle suspus kalırsın" diyor.

Disiplinler arası çalışma şart olmasına rağmen, en az bir uzmanlık şart diye düşünüyorum.
0
aychovsky
(01.08.17)
Esas soru su, o seyi bildigine ne zaman kanaat getireceksin?
0
dunal
(01.08.17)
İş hayatını soruyorsan orada gelinen nokta az az ama çok konuda bilgilenmek değil bir konuda yetkin olup onu diğer dallarla desteklemek, ilgili alanlarda da bilgilenmek yönünde.
Batı üretim ilişkilerinde bilgi çağına gireli epeyce oldu. 2. dünya savaşını milat sayabiliriz. Biz her zamanki gibi geriden takip ettik bizde de başladı artık. Ceo'luk kavramı bilgi çağı ürünü mesela. Bilginin bilgiye uygulanması ve performansından sorumlu olmak ceo'nun iş tanımıdır. Boş yere o kadar kazanmıyorlar, sermaye sahibinin söz hakkı olmuyor onların oluyor.

Özel hayatta benim algoritmam şöyle:
İlgilendiğin bir veya birkaç konuda ilerlemek, diğer konularda ilerleyenlere kulak kesilmek, ilgilenmediğin konuları es geçmek. Çünkü terabaytlarca bilgi var bir insanın ne ömrü ne hafıza kapasitesi yetişir. Anca küçük bi bölümüne yetebiliriz o da bırakmaz devam edersek.
İlgilendiğin konuda ilerledikçe yan dallarda da araştırma yapman gerekiyor, kendiliğinden çeşitleniyorsun. Hakkında söz söyleyebileceğin alan kendi alanın oluyor, sohpet ortamında çeşitlendiğin konularda konuşup soru sorabiliyor, daha ileri gidebiliyorsun.. Soru sorabilmek de bilgiyle ilişkili, hiç ilgilenmediğin konuda soru da soramıyorsun.

Alanında söz söylerken de öğrenmenin bitmeyecek bir süreç olduğunun farkında olarak söylemek en güzeli. Bilginin zekatı paylaşmak ama konuşurken sürecin bitmeyeceğini bilerek konuşmak lazım.
Çeşitlendiğin konularda konuşurken de ultra temkinli olmak gerekiyor. Mesela ya ben bir filin bacağındaki karıncaysam tırmandığım şeyi sütün sanıyorsam... Epeyce de tırmanmışım halbuki.

Değişik konularda bütüne bakabilenlerimiz bol olsun, hem biz gelişelim hem memleket gelişsin alalım başımızı yürüyelim.Her nekadar gidişat o yönde değilse de istemekten vazgeçtiğimiz an kaybettiğimiz andır demi :)
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(01.08.17)
(4)

subliminal yerleştirmeleri kim nasıl planlıyor

Bruce
şu duyuruyu görünce geldi aklıma: http://eksiduyu.ru/1212239diyelim ki burada bahsedilen imgelerin, atıfların, subliminal mesajların hepsi gerçek. peki bu mesajların kim tarafından, ne şekilde servis edileceğine kim karar veriyor? amerika mı, illuminati mi, mason locası mı? her ay bi toplantı yapılı
şu duyuruyu görünce geldi aklıma: eksiduyu.ru

diyelim ki burada bahsedilen imgelerin, atıfların, subliminal mesajların hepsi gerçek. peki bu mesajların kim tarafından, ne şekilde servis edileceğine kim karar veriyor? amerika mı, illuminati mi, mason locası mı? her ay bi toplantı yapılıp "hmm şu aralar popüler olmuş mervehan var, onun klibine çökelim" mi diyorlar?

tamam, ayakları biraz daha yere basalım. yönetmen kimin inisiyatifiyle bu imgeleri yerleştirmiş olabilir? bu devirde kimse bedavaya babasını bile oynatmaz klipte, yönetmene para mı verilmiş olabilir?

diyelim ki bu klibin subliminal mesaj içermediğini düşünüyorsunuz, içerdiğini düşündüğünüz herhangi bir film, müzik, klip, kitap gibi eserin ne şekilde subliminal olacak şekilde planladığını kendinizce açıklar mısınız? arkasındaki motivasyonu merak ediyorum, dünyanın en güçlü insanlarına bunları yaptırmak için çok büyük motivasyonlara ihtiyacınız yok mudur?
grazie...
0
Bruce
(01.08.17)
Bu simgelerin de kurandaki mucizeler gibi oldugunu dusunuyorum. Kurandaki mucize, bilim omu kesfedince ortaya cikiyorn bu simgeler de ancak biri kendini kesfedince ortaya cikiyor. Bilincli olarak yerlestirildigini dusunmuyotum.
0
allah yazdiysa bozsun
(01.08.17)
gerçek olduğunu varsayalım dediğin için:
mervenin klibine çökelim diye yuvarlak masa toplantısı şeklinde değil de belli bir hiyerarşi içinde olmasını beklerdim herhalde. yani direkt ceo'dan ofisboya emir gelmesi gibi değil de müdürler ve şefler aracılığıyla herkesin kendine biçilen görevi yerine getirmesi gibi diyebiliriz.

müzisyenler, klip yönetmenleri, hele kitap yazarlarının kendi işlerine kattıkları göndermelere sembollere her zaman güven olmaz :) oraya yem olarak da atabilirsin o sembolleri. kreatif ekipler ilgi çekmek için, konuşulsun diye yapabilirler veya bilinçli olarak atıfta bulunabilirler. sonuçta illüminati sembolleri de artık popüler kültür oldu.
0
lily briscoe
(01.08.17)
Psikolojinin pazarlamada kullanılması ile ilgili biraz araştırma yaparsanız birçok şeyin kasıtlı olduğunu görürsünüz. Fakat buradaki örnekte öyle olmadığını düşünüyorum, %50si ancak kasıtlıdır.
0
kullanıcıadımbuolsun
(01.08.17)
@lily briscoe ben de böyle düşünüyorum zaten, o semboller ya da verilmek istenen mesajlar bahsedilen manada bir "üst aklın" ürünü olmasa gerek. baktılar subliminal encoding popi getiren bir iş, sırf bu amaçla kullanıyorlardır, çok normal.

@kullanıcıadımbuolsun evet evet, sadece adından bahsettirmek için değil, ürünün satışını arttırmak ya da marka algısını yükseltmek için de yapılıyordur. ama bunları yorumlayan insanlar bu mesajların genelde daha büyük bir amaca hizmet ettiğinden, organizasyonel yapılanmaların işi olduğunda bahsediyor ya; ona istinaden sordum, belki de gerçekten göremediğim bir amaç olabilir diye. gerçi çok inandığımdan değil ama dinlemek isterdim.
0
🌸Bruce
(01.08.17)
(20)

IELTS mi yoksa TOEFL mı kolay?

hümanist tabutçu
Öncelikle TOEFL'ı hiç bilmiyorum. IELTS'e gelince, İngilizceyi ölçme amacı taşıdığını düşünmüyorum. Dinlediğim her şeyi kusursuz anlayabilmeme rağmen sınavın saçma sapan dizaynı yüzünden Listening'den 9 üzerinden 7 bile alamıyorum. Sürekli ya soru kaçırıyorum ya da başka bir şekilde bocalıyorum. Bu
Öncelikle TOEFL'ı hiç bilmiyorum. IELTS'e gelince, İngilizceyi ölçme amacı taşıdığını düşünmüyorum. Dinlediğim her şeyi kusursuz anlayabilmeme rağmen sınavın saçma sapan dizaynı yüzünden Listening'den 9 üzerinden 7 bile alamıyorum. Sürekli ya soru kaçırıyorum ya da başka bir şekilde bocalıyorum. Bu kadar karman çorman bir sınav hazırlamanın art niyetli olduğunu düşünüyorum. TOEFL için de durum böyle mi?
0
hümanist tabutçu
(31.07.17)
IELTS daha kolay derler genelde ben de TOEFL a girmmiştim. onun listening'inden 25 aldım ama sadece anlamak yetmiyor takip edip önemli noktaları da not almak gerekiyor yoksa unutuyorsun neden bahsettiğini. ben türkçe olsa dahi unuturum şahsen.
0
bohr atom modeli
(31.07.17)
2sine de girmiş biri olarak toefl diyorum,şu an mobilim detayları ilerleyen saatlerde yazıcam.
0
archery
(31.07.17)
Konusma konusunda IELTS daha iyi cunku sure siniri yok ve bir insanla konusuyorsun.

Bir de bu iki sinav da yalnizca Ingilizce olcmuyor, akademik Ingilizce olcuyor. Bu sinavlar Turkce olsaydi da zorlanirdik. Zaten bu nedenle sinavlara Amerikalilar da girse tam puan alamazlar diyorlar.
0
Traveller
(31.07.17)
Bir şeyi düzeltme gereği duydum, dinlediğin her şeyi kusursuz anlayabiliyor olsan Listening kısmından 9 alırdın.

IELTS ve TOEFL akademik düzeyde İngilizce ölçen sınavlardır. Burada yüksek bir not alman "bu öğrenci İngilizce eğitim veren bir kuruluşta dersleri takip edecek yeterliliğe sahiptir" sertifikasını cebine koyman anlamına gelir. Bu yeterlilik sadece dilbilgisinden ibaret değildir.

Söylenen her şeyi anlıyorsan eğer, sorulan soruları doğru cevaplaman gerekir zira sorularda duymadığın bir cevap vermen beklenmez. IELTS'teki sınav sorularına tam hakim değilim, ama dediğim gibi olduğuna eminim ve TOEFL'ın da nasıl işlediğini biliyorum.

Sürekli soru kaçırıyor ve bocalıyor olman ya konsantrasyonunda, ya kabiliyetlerinde ya da ekipmanda bir sorun olduğu anlamına gelir. Ekipmanla alakalı bir sorun yoksa doğru çalışmayla daha yüksek not alabilirsin.

Bu sınavı hazırlayan insanların ne gibi bir art niyeti olabilir bunu düşündün mü hiç? Sınavın saçma sapan dizaynı yerine nasıl bir dizayn tavsiye edersin? YDS/LYS gibi bir sınav daha iyi ölçer mi mesela İngilizce seviyesini?

Hangi sebeple TOEFL veya IELTS'e hazırlanıyorsun bilmiyorum, ancak Cambridge'in sınavlarına bir göz at derim. Özellikle B2 seviyesine kadar gündelik hayatta karşılaşacağın İngilizce bilgisini ölçer PET ve FCE.
0
reavelyn
(31.07.17)
@archery
Merakla bekliyorum açıklamalarını :)


@Traveller
Haklısın dostum hatta resmi sitedeki istatistiklere göre Kanada'da bile sınavdan 9 alanların yüzdesi 1. Almanya bile 0.


@reavelyn
Aaa hiç düşünmedim hakkaten ne art niyeti olabilir ki? İstediği puanı alamayan adayın tekrar girmek için bir 575 lirayı daha fişeklemesi olabilir mi sence? Tüm değerlendirmecilerimiz dünya çapında aynı standartlarda değerlendirme yapar diyip de 6.5 alan adamın itirazıyla "pardon 7.5muş puanınız" diye güncelleme yapan insanlardan bahsediyoruz :) Bunun örneklerini çevremde de internette de gördüm.

YDS daha iyi ölçer diye bir şey de demedim. Hatta YDS sadece Reading değerlendirmesi olduğu için tabi ki en saçması. Duymadığın bir cevabı vermeni istiyorlar demiyorum ben, testin içeriğini bilenler ne demek istediğimi anlamıştır, konsantrasyon önemli ama olay onunla bitmiyor.

Senelerdir her gün internette İngilizce bir şeyler dinlerim, izlerim. Şurada ne diyor ya anlayamadım dediğim aşırı nadir olur, onların geneli de kalıp ifadelerdir. O yüzden düz mantık kurup 9 alırdın demen yanlış. Bir İngiliz IELTS öğretmeninin bile Listening'den 9 alamadığını şu linkte duyabilirsin:
www.youtube.com (1:07'den itibaren dinleyebilirsin kendisini)

Önce bilgi, sonra fikir sahibi olalım lütfen. Bilgi almak isteyen diğer insanların da kafasını karıştırıyor böyle yorumlar.
0
🌸hümanist tabutçu
(31.07.17)
1- Yaptığının doğruluğundan eminsen sen de itiraz et 6.5'tan 8.5'a da çıkarırlar puanını. Adamlar yaptıkları hatadan dönüyorsa bu onları nasıl daha kötü yapabilir anlamadım. Ayrıca internette "sınavıma itiraz ettim puanım arttı." diyenlerin demeyenlerden fazla görünmesi daha normal, sınava giren/itiraz eden istatistiğine bakmak daha sağlıklı. Bir 575 daha fişekleyelim derdinde olan adam itiraz hakkı tanımaz, sonuçlarımız kesindir der. İtiraz edeni de kabul etmez. Kaldı ki IELTS çoğu yerde tek geçerliliği olan sınav değil, adamlar tekel değil ki onlara muhtaç olasın.

2- YDS daha iyi ölçer demediğinin farkındayım. Sınavın dizaynını saçma bulduğunu söyleyip bunu destekleyecek hiçbir şey söylemedin. Neyini saçma bulduğunu hala bilmiyorum. Cevap vermem maalesef mümkün değil. Baktım da listening bölümüne yazdığını okuduktan sonra. Sağlam konsantrasyonla yapılamayacak bir sınav değil kesinlikle.

3- Burada ya "anlamak" kelimesini aynı anlamda kullanmıyoruz ya da ben söylemek istediğim şeyi ifade edemedim. Ses kaynağından çıkan her kelimeyi ayırt edip, bu kelimelerin sözlük karşılıklarını biliyor olmak cümleyi anlamaya yetmez. Cümleleri birbirine bağlaman sebep sonuç ilişkilerini kurabilmen vs. vs. farklı işlemleri de doğru şekilde tamamladıktan sonra anlama gerçekleşir.

Konsantrasyonun tamsa, kabiliyetin yeterliyse ve ekipmanda sıkıntı yoksa 9 alırsın. Bunlar dışında neye ihtiyaç olduğunu açıklayabilir misin? Notun düşük gelirse itiraz yolun da açık hem. Düz mantık kurmakta sakınca görmüyorum. Çünkü bütün ön şartları sundum.

Bir İngiliz IELTS öğretmeninin 9 alamaması o hocanın girdiği sınavda eksik performans gösterdiği dışında bir şeyi ispatlamaz. Bir Türk vatandaşı sınavdan tam puan alırsa IELTS kolay bir sınavdır diyebilir miyiz?

Bu toprakların insanının genel sorunu bu, sorumluluk almıyoruz. İstediğimizi gerçekleştiremiyorsak ya engelleniriz, ya şanssızızdır, ya sistem saçmadır. Hadi Türkiye içerisinde gerçekleştirilen bir şey için bunu desen arkanda dururdum işlerin burada nasıl yürüdüğünü biliyorum, yurtdışında nasıl yürüdüğünü de biliyorum. Üzgünüm ama saçma diyip kestirip atmak tembelliktir.
0
reavelyn
(01.08.17)
Muhtemelen IELTS daha kolay ama (TOEFL'a girmedim ama girenlerin anlattigindan yola cikara k daha zor oldugunu dusunuyorum) IELTS'da speaking'in ilerleyen dakikalarinda bana sordugu sorulara turkce bile verecek cevabim yoktu, "ulan ne diyim ki ben simdi" dedigim oldu. Hani aklima soylecek bir seyler, yapacak bir yorum gelse ingilizceye cevirip anlaticam belki ama ne soyleyecegimi bilmiyorum oyleydi bir kismi. Bu bakimdan (sadece speaking icin konusmuyorum) anadili ingilizce olan ortalama vatandas bile 9 tam puan alamaz kolay kolay bence.
0
stavro
(01.08.17)
kendin karar ver, belirleyici olan burada konuşma kısmı:

toefl: bilgisayara konuşuyorsun.
ielts: insanla sohbet ediyorsun.

eğer konuşman iyiyse, sohbet edebiliyorsan ielts derim her koşulda. ancak şöyle birşey var, karşındaki sen soruları bildikçe veya düzgün cvp verdikçe yeni sorular soruyor. oturup seni dinlemiyor.
0
eindaclub
(01.08.17)
@reavelyn
Tartışmaları varsayımlara dayalı değil kanıtlara dayalı olarak yapmalısın. Şu şöyledir, bu böyle olmalıdır bence diyerek argümanlarını savunamazsın. Kurumun her yerde iddia ettiği şey şu: “Subjektif değerlendirmeye açık testlerde (writing,speaking) bile tüm değerlendirmecilerimiz dünya çapında aynı standartlarda ölçüm yaparlar”. Tamam mı buraya kadar? Bu durumda sen itirazla adamın Speaking puanını yeniden değerlendirdiğinde 6.5’tan 7.5’e çıkarırsan standartlarının güvenilir olmadığını göstermiş olursun.

Bunun yanında, yaptıkları hatadan dönüyorlarsa tabi ki bu onları daha kötü yapabilir. Nasıl mı? İtiraz ettikten sonra 2 ay sonrasında itirazın sonuçlanıyor. İnsanlar bu sınava bir yerlere başvurmak için giriyor. 2 ay çok uzun bir süre, insanlar başvuru tarihlerini kaçırabilir bu sebeple. 2 ay onun sonuçlanmasını mı bekleyecek? Ha itiraz da 200 küsur liraydı bu arada :) İtirazın geçerli bulunmazsa da hooop ordan da para kazandılar :) 2 ay bekleyemeyecek adam ne yapıyor sence? Tabi ki sınavı tekrar alıyor mecburen.

Destekleyecek çok şey var. Speaking testinde üzerine Türkçe bile konuşamayacağın konularda sorular soruluyor mesela. En azından 3 konu önerilip seçtirilebilir. Örneğin herkes küresel ısınma hakkında konuşabilecek bilgi düzeyine sahip olmayabilir. Bunu hesaba katamadıklarını sanmıyorum. Writing testinde de sorulan o minicik soruda bilmediğin bir kelime çıkarsa açıklamıyorlarmış anlamını, bizzat sordum kuruma. Sen o minicik soru üzerine yüzlerce kelimelik kompozisyon yazacaksın. Her kelimeyi bildiğin varsayılıyor bu durumda. Bir kelimeyi bilmiyorsun diye tüm kompozisyonun çöpe gitmesine izin veriyorlar anlayacağın. Bambaşka bir konuda veya yönde bir kompozisyon yazarsın.

Anlamaktan kastımız aynı. Duyduğum her şeyi anlarım derken tabi ki telaffuzları anlayıp anlayamadığımdan veya kelimeleri seçebilmekten bahsetmedim ben de :) Anlayamadıklarımın çoğunu kalıp ifadelerin oluşturduğunu söyledim yukarıda zaten, buradan anlayabilirdin. Yani “it is up to you” dendiğini duyman onu anlayacağın anlamına gelmez, benim anlayamadıklarım da sadece bunun gibi nadir kalıp ifadeler oluyor, onu demek istedim. İstersen bu bakış açısıyla yukarıda yazdığımı tekrardan oku.

Kusursuz anlayabiliyorsan 9 alırdın dedin. Şimdi de sınavda eksik performans göstermeyle 9 alınamayacağını söylüyorsun. Demek ki neymiş? Kusursuz anlama=9 değilmiş. Biz bulmaca çözmeye değil İngilizcemizi belgelemeye giriyoruz bu sınava. Bir İngiliz, hatta bir IELTS öğretmeni bile kadının kendi dediği gibi “birçok” yanlış yapıyorsa sadece 7.5, 8 gibi skorlar alabilir. Bir Türk kalifiye bir İngiliz’i geçip 9 alabilir, sorun da burada işte :) Bu sınav salt İngilizce bilgisiyle alakalı değil senin savunduğun gibi.

Toprakların insanlarında bir sorun yok. Üzerine düşeni yapan insan hak ettiğini alamıyorsa, iş sürprizlere açıksa, sistemde bir sorun veya art niyet vardır. İngilizce bilmeyip de sınavdan düşük alıp sistemi boklamak tabi ki saçma. Türkiye kaka, yurtdışı melek mentalitesi de yanlış. İngiltere’nin bembeyaz bir ülke olduğunu düşünüyorsan yanılıyorsun.

Gereken her türlü açıklamayı temellere dayandırarak yaptım. Bir daha aynı şeyleri farklı cümlelerle anlatmaya çalışmayacağımı belirteyim.
0
🌸hümanist tabutçu
(01.08.17)
İtiraz sürecinin paralı olması ve uzun sürüp mağdur edebilmesi konusunda haklısın. Sınavın bu yönünde bir haksızlık var. Yine de bunu sebep gösterip "para koparmak için bilerek düşük puan veriyorlar." iddiasını ağır buluyorum. Bunun sebebi de herhangi bir sınavdan memnun olmayanların çoğu zaman başka bir sınava girebiliyor olması.

Yazdıklarının kalanıyla alakalı da söylemek istediklerim var ama sanırım devam ettirmek istemiyorsun, kafana silah dayayıp konuş benimle diyemem :D olur da merak ediyorsan diyeceklerimi bir mesaj at oradan devam edelim. vakit ayırdığın için de teşekkür ederim.
0
reavelyn
(01.08.17)
toefl'a iki kere girdim. listening'de zorlanan native speaker olabilir, bu sınavın korkunç zor olduğunu veya hatalı teknikle yapıldığını göstermez. yoldan geçen üniversite mezunu bir ingilizi sınava soksanız hı, ne, ne dedi ya derken pek çok soruyu kaçırabilir.

bu tarz sınavlarda başarılı olmak için bir motivasyonun olmak zorunda, hem parayı bastırmışsın, hem istediğin okula girmek için bu testi geçmen lazım, hem de belli bir deadline'a sınav sonucunu yetiştirmen lazım. yani çoğunlukla tek şansın var geçmek için. sınava gözlem amacıyla giren ingilizce hocasıyla senin motivasyonun bir değil. senin stres ve konsantrasyon seviyen çok daha yüksek. ayrıca listening'den ben iki sefer de tam puan aldım mesela, mümkün yani. sınav tekniği bir stres yaratıyor ama ingilizcen çok akıcıysa zaten dile değil teste odaklanabiliyorsun. eğer o kadar akıcı değilse o zaman hem doğru ingilizce kullanmaya hem de test tekniğine odaklanmak lazım ki bu da tabii ki zor bir şey. ama sizin için zor olduğu kadar diğer adaylar için de zor, bu kadar çok insanın girdiği sınavlarda değerlendirme tekniği iyice oturmuştur ve hak ettiğiniz notu çoğunlukla alırsınız diye düşünüyorum. toefl'da hiçbir gereksiz/zor/gerçek hayatta kullanılmayan ifadeye denk gelmedim.

herkesi memnun edecek ve hata payı sıfır bir sınav olamaz zaten. tıpkı üniversite sınavı gibi, başarılı olmak için birden fazla şeyin doğru gitmesi lazım. bilgi, motivasyon, konsantrasyon, ekipman, mekan, tekniğe hakimiyet, hepsi bir bütün.
0
lily briscoe
(01.08.17)
bilen neredeyse herkes, ielts daha kolay diyecektir. Zira puan sıklası ve sınav içeriği de bunu gösteriyor. Ancak, ielts artık pek çok yerde eskisi gibi kabul görmüyor veya daha yüksek ielts eş değerlikleri isteniyor.

ayrıca neyin kavgasını veriyorsun doğrusu anlayamadım. bu sınavlar "akademik dil kullanım" sınavları, elbette dil ile birlikte genel kültür ve dilin konuşulduğu yerlere ait kültür bilgi seviyesini de ölçecek. Zaten ancak onları doğru bir şekilde bilirsen yeterli dil biliyor olursun. Yoksa sokaktaki muhabbetin veya film izleme yeteneğin için yapılmış sınavlar değiller. yapamıyorsan kendini geliştirmeyi dene. o kültürün dil kullanım yapılarını araştır ve genel kültür seviyeni arttır.

Bu arada Türkiye'de de bizlere Türkçe bir sınav yapılsa senin dediğin gibi eğer bilgi seviyen yeterli değilse her konuda konuşamayacağın veya yeterli Türkçe dil bilgisine sahip olmamamız nedeni ile benzeri bir Türkçe sınavında çok da yüksek alamayabilirdik. Mesela atasözleri ve deyimlerin bol kullanıldığı bir metini veya konuşmayı, bütün kelimeleri anlasabile, herkes anlayamayabilir. Bu tür sınavlar, bilgi ve genel kültür gerektirir. Tek başına dil bilgisi hiç bir zaman yeterli değildir. Dil kullanımı demek, dil bilgisi demek değildir.

Bu nedenle ama native speaker'lar da yapamıyor gibi komik çıkarımlar ile gelme bence.
0
cursor
(01.08.17)
"TOEFL için de durum böyle mi?"
değil,
daha zor. Örneğin Listening'den bahsediyorsan, daha teknik/akademik bir biçimde konuşman vs bekleniyor ayrıca bir eloktronik cihaza konuşmakla, bir insanla diyalog kurmak arasında ciddi fark var. Daha çok soru kaçırabilirsin.

*belli bir (ön) yargıya sahipsin, e peki. insanlar da kendi yargılarını belirtmiş. neden fikirlerinin doğruluğunu ispat etmek için uğraştığını anlamadım. Yani buradaki yorumların yanlışlığını savunacaksan neden soru soruyorsun mesela? İlginç.
0
jimjim
(01.08.17)
Merhaba,ancak şimdi yazabiliyorum :)

Dediğim gibi ikisine de girdim ve toefl daha kolay diyorum. Bunun birkaç sebebi var. Öncelikle ieltste bantları atlaması daha zor. Yani 6dan 7'ye atlamak daha zor,toefl'da ise 120 üzerinden olduğu için her yerden 1er puan fazla yapsanız direk 4 puan artıyor. Yurtdışında bazı okullar,dil sınırı olarak 80 istiyorsa,78-79'u kabul edebiliyor. Tabi bu ielts'te pek mümkün değil.
Ben önce ielts'e girdim,onu seçme sebebim tamamen speakingte tek başıma gerçek bir insanla konuşuyor olmaktı (çünkü toefl ibtde sınav salonunda birçok insanla aynı anda bilgisayara karşı yapıyorsun). Ama tamamen düşündüğümün tersi çıktı. Sorular o kadar saçmaydı ki,birkaç arkadaşın da dediği gibi, ben Türkçe olarak bile ona düşünmeden (veya 20-30 sn düşünüp) cevap veremem. Bir de ben eğitim hayatım boyunca (ve yurtdışında dil okuluna da gittim) hep Amerikan aksanına maruz kaldım. O yüzden ielts speakingte konuşurken kadının dediklerini gerçekten çok zor anladım,birkaç defa "can you repeat it please?" falan demiştim. Belki de bana denk gelen kadın kasmıştı,bilemiyorum.
toefl'a hazırlanırken internetten speaking/writing/listening soru kalıplarına çalıştım.Gerçekten de çok benzer şekilde çıktı. Çalışması da,yapması da daha keyifliydi bence. Speaking kısmı da hiç korktuğum gibi olmadı,bayağı büyük ve dışardaki sesleri izole eden kulaklıklar vardı.
0
archery
(01.08.17)
listeningden 9 alan bir insan olarak hata sende diyorum
0
argent dawn
(01.08.17)
@reavelyn
Dostum kimse para koparmak için düşük veriyorlar diye bir iddiada bulunmadı ki. Hak ettiğin dil seviyesinin altında almana sebep olan bir sınav sisteminin olduğunu söylüyorum.

Devam ettirmek istemiyorum demedim, aynı şeyler üzerinde aynı açıklamaları yapmak istemediğimi söyledim sadece, bir yere varamıyoruz ve vaktimizi öldürüyoruz öyle olunca. Eklemek istediğin şeyler varsa okumak isterim. Her gün girip de paragraflarca cevap yazmamı gerektirecek bir konuyla uğraşmak da istemiyorum açıkçası :) Ben de fikirlerini belirttiğin için teşekkür ederim.


@lily briscoe
İşte ben de bunu diyorum. Tamamen listening seviyenle ilgili değil alacağın sonuç. İnsanların hayatını etkileyecek ve bu kadar pahalı olan bir sınavın sistemi sürprizlere açık olmamalı. Ancak senin bahsettiğin TOEFL zaten. TOEFL'ın listening'inin daha uzun sürdüğünü ama daha kolay olduğunu söylüyorlar. Onda bir sürü işi eş zamanlı yapman gerekmiyor, ondan öyle söylüyorlar sanırım.


@cursor
Söylediğin gibi neyin kavgasını verdiğimi anlayamamışsın :) Genel kültür veya herhangi bir kültürü ölçtüğü yok Listening testinin, bir çıkarım yapman vs. gerekmiyor, cevapları bulman için bir birikime sahip olman gerekmiyor. Ayrıca Listening testi senin dediğin gibi “akademik dil kullanım” ile de ilgili değil, General sınavında da Academic sınavında da Akademik olmayan bir test yapılır.

Listening testinde atasözleri ve deyimlerin bol kullanılması gibi bir şey de yok. Yani tekrar söylüyorum konunun bilgiyle ilgisi yok. Konuyla ilgili hiçbir bilgin yok ama çıkarımlarda bulunmaya çalışıyorsun ya pes.


@jimjim
Sen olayı çok yanlış anlamışsın. Listening’de konuşursan tabi ki düşük puan alırsın.


@archery
Senin yorumunu bekliyordum, teşekkür ederim öncelikle :) Dediğin gibi IELTS ya 1 ya 0 gibi bir mantığa sahip. TOEFL'daki skala genişliği bir avantaj.

Demek istediğim de bu. Speaking'de o saçma soruları sormanın mantığı nedir? Bir arkadaşıma ülkende bahçecilik ne durumda diye sormuşlar, üzerinde 2dk konuşması bekleniyor. Türkçe olarak bile cevap veremem buna.

Salon seçiminin önemli olduğunu söylüyorlar TOEFL için. Senin salonun ekipman olarak kaliteliymiş demek ki. Ekipman açısından sorun yaşayan insanlar var. Demek ki salonu iyi araştırarak bu sorun da önlenebilir.


@argent dawn
Bende bir hata olduğu doğru. Sınav stratejisi açısından eksiğim. Listening'den 9 alan bir insanın stratejilerini detaylı olarak okumak isterim eğer vakit ayırabilirsen.
0
🌸hümanist tabutçu
(01.08.17)
Aynen,hangi şehirdesiniz bilemiyorum ama girmeden önce büyük bir şehirdeyseniz (birden fazla seçenek varsa yani) yine buradan bir kamuoyu yoklaması yapın derim. Ben Ankara'da girmiştim,TOBB üniversitesinde. Şimdiden başarılar :)
0
archery
(01.08.17)
belirli bir stratejim yok sadece writing kalıplarına bakarak giriyorum ieltse. olabildiğince hızlı şekilde metni önden okuyup nereye neyim gelebileceğini kestirmen gerekiyor. o zaman işin kolaylaşıyor. bir de salonlar büyük olduğu için net duyabilmek biraz şans işi. uzağa oturursan işin çok zorlaşıyor evet.
0
argent dawn
(01.08.17)
2 sinava da tamamen haybeye girdim. sinavlarin ismini bilmek disinda icerigine dair pek birsey bilmiyordum.

ielts - 7.5
toefl - 84

geldi. toefl sonucum pek iyi degil. ielts skorumu baya bir yer kabul ederken toefl'i yurtdisindaki hicbir kurum kabul etmez heralde.

toefl writing'in ilk kismindan 0 verdilerse yeridir ben olsam kendime 0 verirdim. en zorlandigim kisim oydu cunku birseyi once dinliyor, sonra okuyorsun ve 20 dk'da bunla ilgili 250 kelimelik organize bir essas yazman gerekiyor.

onun disinsa toefl reading'i anlamsiz zor buldum. canim sıkıcıydı ve cevabi ilk bakista goremediysem salladim.

ielts'te reading en iyi bolumumdu. full'lemeyi beklerken 8/9 geldi. toefl'da ise 18/30 geldi.

**son olarak ben genel olarak ets'ye ayar oldum. ielts resmi sinav raporumu bana kargoyla gonderdi. anladigim kadariyla ets toefl sonucumu gondermeyecek. maille sordum gelecek mi diye ve cevap bekliyorum hala.
**her iki sinavimi da reschedule etmek durumunda kalmistim. bu islemi ielts'te 1 e-mail'le halledebildim ve ucretsizdi. toefl'da ise bunun için 60usd para odedim.
(+)toefl ibt'de yine cok ayar oldugum birsey var. e-yds denen sinava da girmis biri olarak e-yds'nin sinav sistemini ets'den cok daha ergonomik ve basarili buldugumu soyleyebilirim. e-yds'de sorulari highlight edebiliyorsun, şıkları eleyebiliyorsun, emin olmadigin soruya yildiz koyup daha sonra donebiliyorsun, sinav anindaki sorubasina/zaman istatigini gorebiliyorsun vs ve bunlarin hicbiri toefl ibt denen sinavda yoktu.

toefl'in wring'i de turkce klavyeyi amerikan klavye olarak kullanmaktan dolayi tam bir kabustu.

sonuc: ielts'in tr'de gecerliliginin kaldirilmasinda emegi gecen herkesin amk. toefl'in da amk. dunyanin en overrrated ve sikko sinavi
0
diego de almagro
(01.08.17)
@diego de almagro
Master programları 90 TOEFL istiyor genelde benim bildiğim. O yüzden evet dediğin gibi geçerli bir puan sayılmaz ama IELTS’ten çok yüksek almışsın tebrik ederim.

TOEFL Reading’e zor diyorlar ama görmediğimden bir şey diyemiyorum. IELTS Reading'i çözerken uygulayabileceğim tavsiyelerin neler olur?

E-YDS ilginçmiş gerçekten :) Anlattıklarını okuyunca TOEFL IBT için 90’lı yıllarda yazılmış bir yazılımın hala kullanıldığı gözümde canlandı.
0
🌸hümanist tabutçu
(02.08.17)
(6)

Sadece el bagajı ile uçuş?

freedonia
Kısmetse yarın uçacağım Ryanair ile sadece el bagajım var. İnternetten check-in yaptım, boarding pass çıktısını aldım. normal yolcular gibi bagaj sırasına gitip el bagajımı göstermem gerekiyor mu? Yoksa direk pasaporttan geçip, uçağın kapısına gidip mi bekleniyor?
Kısmetse yarın uçacağım Ryanair ile sadece el bagajım var. İnternetten check-in yaptım, boarding pass çıktısını aldım.

normal yolcular gibi bagaj sırasına gitip el bagajımı göstermem gerekiyor mu? Yoksa direk pasaporttan geçip, uçağın kapısına gidip mi bekleniyor?
0
freedonia
(31.07.17)
doğrudan kapıya gideceksiniz, kontuara gitmeye gerek yok.
0
lily briscoe
(31.07.17)
Eger gideceginiz yere vizeyle girecekseniz Rynair oncesinde kontuardan boarding pass'e visa check damgasi basiyor.

Vizeye gerek yoksa (mesela Schengen bolgesi icinde kalacaksaniz) gerek yok.
0
crown
(31.07.17)
direk kontuar
0
alttaraf
(31.07.17)
ay pardon, direk kapi diyecektim, cumartesi kafa guzel de :)
havalimani personeliyim:)
0
alttaraf
(31.07.17)
@alttaraf pazartesi oldu dostum..:)
Direk gate'e bu arada.
0
kerem555
(31.07.17)
@crown, Schengen bölgesi içinde farklı bir ülkeye seyahat ediliyorsa da bu kontrol uygulanıyor hocam. Yalnızca ülke içi seyahatlerde gerek yok. Atıyorum Milano-Roma, Köln-Berlin.

İyi yolculuklar.
0
tierra santa
(31.07.17)
(2)

Dijital Tansiyon Aleti Önerisi

sansli pipi
Selamlar, herkese iyi Pazarlar.Bizimkilere tansiyon aleti almam lazım. Artık lazım oluyor :/ Dijital olanlarından arıyorum. Marka ve model hiç bilmiyorum. Bildiğiniz, kullandığınız, önerebileceğiniz markaları yazarsanız iyi olur. bugün siparişi vericem en geç Çarşmaba gibi almam lazım çünkü.Omron ma
Selamlar, herkese iyi Pazarlar.

Bizimkilere tansiyon aleti almam lazım. Artık lazım oluyor :/ Dijital olanlarından arıyorum. Marka ve model hiç bilmiyorum. Bildiğiniz, kullandığınız, önerebileceğiniz markaları yazarsanız iyi olur. bugün siparişi vericem en geç Çarşmaba gibi almam lazım çünkü.

Omron markasına iyi diyolar ama neye göre iyi diyolar hiç bilmiyorum
Şimdiden teşekkürler.
0
sansli pipi
(30.07.17)
Omron, koldan ölçen bir makine alın geçin.

Edit: Hah evet, yukarıdaki gibi işte.
0
kobuzchu kiz
(30.07.17)
koldan ölçenlerden olsun evet. biz braun kullanıyoruz gayet iyi o da.
0
lily briscoe
(30.07.17)
(2)

Uk ye giriş ve pasaport polisi ?

sorunvar
Ne soruyolar ..20 25 günlük gezi planlıyorum.Rotam konsolosluğa verdiğim plana göre değil .Donus bileti de ne zaman döneceğim kestiremediğim için almadım .Thy nin sitesinden rezervasyon yapacağım .Ya da alternatif uçak bileti rezervasınu veren bi yer var mı ? Bunu gösterdiğimde sıkıntı olur mu ? Ne
Ne soruyolar ..

20 25 günlük gezi planlıyorum.Rotam konsolosluğa verdiğim plana göre değil .Donus bileti de ne zaman döneceğim kestiremediğim için almadım .Thy nin sitesinden rezervasyon yapacağım .Ya da alternatif uçak bileti rezervasınu veren bi yer var mı ? Bunu gösterdiğimde sıkıntı olur mu ? Ne soruyolar ? Daha önce bir çok kez schengen aldım oradaki gibi mi ?
0
sorunvar
(30.07.17)
dönüş biletiniz mutlaka olmalı. kalacağınız yer, seyahat sigortanız ve dönüş biletinizin çıktıları yanınızda olmalı.

nereye gidiyorsunuz / kaç gün kalacaksınız / hangi gün dönüyorsunuz / dönüş biletiniz var mı -- bu sorulardan herhangi birini cevaplayamadığınız halde ingiltere, ab veya abd'ye girmeye çalışmak çok gereksiz risk almaktır.
0
lily briscoe
(30.07.17)
6kez girdim Londra'ya girdim 4kez sordular dönüş biletini hatta birinde çıktısı yoktu internete girip bağlanmam gerek dedim tamam beklerim dedi yarım saat bekledi ve gördükten sonra damgayı bastı. Dönüş biletini çakma ayarlayın telefondan gösterin.
0
Mcfly
(30.07.17)
(15)

Sevgili yapmayan güzel kadınlar sorusu

Bruce
Olay aynı ortamda tanıştığım 3 efsane güzel kadının ortak özellikleri olarak manitasızlıktan yakınmasıyla başladı. Sonra üzerine başkasından tespit geldi, biraz üzerine düşünülünce(tanılınan güzel kadınlar üzerine) kendi içinde ispatlı bi hipotez ortaya çıktı: çok güzel kadınlar neden ısrarla sevgi
Olay aynı ortamda tanıştığım 3 efsane güzel kadının ortak özellikleri olarak manitasızlıktan yakınmasıyla başladı. Sonra üzerine başkasından tespit geldi, biraz üzerine düşünülünce(tanılınan güzel kadınlar üzerine) kendi içinde ispatlı bi hipotez ortaya çıktı: çok güzel kadınlar neden ısrarla sevgilisiz kalıyor?

Bu noktada "istediği gibi birini bulamıyor" bahanesi şu açıdan değerlendirmek istiyorum. Bu kadınlar öyle güzeller ki isteyebilecekleri erkekler rüyaya yatarlar bunlarla beraber olmak için. Hadi iyimser olalım biraz, bu kadınlar istediği gibi erkek bulma yüzdesi en yüksek %5'lik dilimde diyelim.

O halde, bu kadınlar gerçekten ne istediklerini bilmiyorlar mı? Güzel olmanın getirdiği "çok yüksek isteklere sahip olmak" durumu nihayetinde var olmayan, ütopik bir erkek arayışına mı itiyor?

Ya da art niyetli düşünelim biraz, sevgili edinince etraftan gelecek güzellik poh pohları azalır diye alttan alttan düşünerek, "sevgililik düşünmüyorum" mu diyorlar.

Dikkat etmenizi istediğim nokta herhangi bir insanın neden sevgili istemeyeceğine dair 136 sebep tarzı 3 milisaniyede aklına gelebilecek şeyleri bu soru için devredışı bırakmanız. Pek tabii ki herhangi bir insan, isterse çok güzel olsun, güzelliğinden bağımsız olarak, gönül ilişkilerinde başarısız olabilir ya da kafa rahatlığı isteyebilir. Ben biraz daha genelleme yapıp cevap vermenizi rica edeceğim: normal şartlar altında her insan gönül ilişkisi yaşayacak birini bulmak ister.
0
Bruce
(29.07.17)
Bir kadın olarak cevaplıyorum. Hayatımda aşık olduğum bir adam olsun istiyorum. Herhangi bir kriterim yok. Evet hayalimde bir tip var ama öyle olmasını beklemiyorum. Hayatımda 1 kere aşık oldum. O da 3 yıl sevgilim oldu. Onun sorunları yüzünden ayrıldık. Sonra aşık olmadığım biriyle denedim ama olmadı. Bir süre sonra soğuyorum ve yaptığı her şey gözüme batıyor. Sonuç olarak aşık olmayı bekliyorum.
0
beyaztenlikiz
(29.07.17)
Beyaz atlı prenslerini bekliyorlar sanırım.

Uzun zaman sonra bir duyuruyu favladım cevapları takip :)
0
goodz
(29.07.17)
Çok metasal yaklaşmışsınız. Her şey güzel kadın güzel erkek denklemiyle bitmiyorki?
İnsanlar anlaşılmak, birlikte güzel şeyler paylaşabilmek, kendini rahat ifade edebilmek, huzur, sevgi, ilgi vs. başka şeyler de bekliyor. Karşınızdakinin sizi sadece çok sevmesi (üstelik sizi henüz tanımıyorsa sadece görünüşünüze göre karar vermiş yani görüntünüzü sevmiş olacak) çoğu zaman yetmiyor.
Bir de bunlara ek olarak bu kadınların önceliği, hayatlarına birini almak olmayabilir. Yani doğru demişsiniz kim istemez birimi ama "önceliği" olmayabilir. İş, akademi, hayat stamdartları.. derken başka şeylere odaklanmaktan, bir an önce birini bulma olayını es geçmiş olabilirler.
Bahsettiğiniz ölçütlerde, dünyalar güzeli değilim. Fakat erkek açısından şansı bol, tatlı, eğlenceli biriyim bence yine de hayatımda biri yok. Bu bana ilgi duyup reddettiğim insanları kötü, yetersiz yapmıyor. Beni de egoist hayalperest yapmıyor. Sadece kadınlar da tüm herkes gibi mutlu olmak istiyor hepsi bu.
0
jimjim
(29.07.17)
Öncelikle bkz. pussyconomics.

Dediğinizden ziyade, fazla talep varsa/ tek eşlilik benimsenmişse=> daha titiz bir seçim süreci olacaktır.

Yine güzellik seviyelerinde üstlere çıkıldıkça, kişi kendisinin "gerçekten" sevildiğinden daha emin olmak isteyebilir. Zira o kadar güzeli benim babaannem de sever. Bu sefer bu "gerçeklik" arayışı da diğerlerine nazaran daha çok zaman alır.

Bu zaman da onları endişeye sevk etmiyor, zira her türlü piyasada değerleri var, her türlü ilgi, sevgi ihtiyaçları gideriliyor. İyi bir adayı bekletebilme lüksleri de var.

Pohpohunun azalmasına şöyle ya da böyle üzülmeyen kadın görmedim. Hani deli gibi ağlamazlar tabi de, derler yani ey gidi günler. Yine de pohpohun geçerli bir kriter olduğunu zannetmiyorum. Ortalama insan ne kadar pohpoh meraklısı ise güzel insanların ortalaması da odur.

Ütopik bir erkek aradıklarını zannetmiyorum. Sonuçlar ortada çünkü.

Benim teklifim, güzeller de bildiğimiz insan, ekonomik ve psikolojik sebeplerle eş seçimlerinde daha uzun süre bekliyorlar, beklemek de onlar için sıkıntı yaratmıyor.

Bence tezimin en çığır açan noktası güzellerin de insan olduğunu tespit etmiş olmam.

İyi akşamlar.
0
Zeth
(29.07.17)
"Erkek milletinin kadınlar hakkında o kadar hiçbir şey bilmiyor olmaları ki aman yarabbi" konulu bir çalışma olmuş bu yazılanlar daha çok.

Arkadaş o kadar sığ bakıyorsunuz ki olaya "Aa bu kadınlar çok güzel, neden bu kadar güzel olmalarına rağmen sevgilileri yok??" diye çalışıyor sizin kafalar. Et pazarı mı arkadaş burası, kim daha güzelse hemen sevgili bulsun? Gerçek hayatta Tinder'ı mı yaşıyorsunuz siz?

50 bin tane nedeni olabilir; o dediğiniz güzel kadınların kariyerleri de iyiyse, bununla "deal edebilecek" erkek bulamıyor olabilirler, biraz kafaları çalışıyorsa entelektüel tatmin de arıyor olabilirler, daha önceki ilişkilerinden kaynaklı güven sorunu yaşıyor olabilirler, aşk arıyorlarsa aşık olabilecekleri bir adam karşılarına çıkmamış olabilir, sadece güzelliğinden etkilenen adamlar ile beraber olmak istemiyor olabilir, olabilir oğlu olabilir yani.
0
fengari
(29.07.17)
güzel bir kadın, güzel olduğunun farkındadır.
sevgililik olgusu, "bir sevgiliye sahip olma" durumunun artısını bir tarafa ayırırsak, sıkıntıları da beraberinde getirir; kendini anlatma derdi, karşılıklı kıskançlıklar, öz/güven sorunları, uyumsuzluklarla mücadele, geçmişten gelen yüklerle mücadele vs vs...
dolayısıyla, sorunuzda bahsi geçen bu 3 efsane kadın, "manitasızlıktan yakınma"yı, "bir manitaya sahip olma"ya yeğliyor olabilir. bilinçli ya da bilinçsiz olarak...
isteseler zaten bir sevgilileri olurdu... amaç bir sevgili edinmekse yani... bunun da farkındalar gayet.

--

bir başka alternatif ise şu olabilir:
zamanında bunu bana çok efsane güzel bir kadın söylemişti...
"güzelmişim vs... ne önemi var ki; birini sevdim, o beni sevmedi, end of story"
0
iz
(29.07.17)
cevaplardan anladığım kadarıyla bütün insanlar biriyle sevgili olmak için milyonlarca kritere sahipler. evlenmekten bahsetmiyorum yav, alt tarafı sevgili olunacak; herkes mi bu kadar seçici, bu kadar ciddi, bu kadar detaycı? birini görür beğenirsin, o da seni beğendiyse tanışırsın birlikte vakit geçirirsin ve tüm bu süreç hoşuna gidiyorsa devam edersin; sevgililik deyince aklınıza ne geliyor anlamadım. herkes mi the one'ın peşinde?

bahsettiğim kadınlar bundan bile muzdarip gibiler. standart güzellikte bir insan minimum seviyede bile olsa uyuştuğu birileriyle birlikte olmak için çaba harcamak zorundayken ve ekstra şanssız değilse gayet normal bir sevgililik hayatı yaşıyorken bu çabayı harcamak zorunda olmayanların standart insana göre nasıl oluyor da daha az sevgilisi oluyor onu soruyorum. en son yazdığım cümlede de bunu belirttim ama anlaşılmadı galiba. kriter hesabına takılmayın, genelleyin dedim; bütün insanların ilişkiye "beyaz atlı prens/prensesimi buldum" diye başladığını mı sanıyorsunuz ki...
0
🌸Bruce
(30.07.17)
@kurcalamabozarsin, dışarıda sevgilisi olan o kadar çok standart insan olduğuna göre şu çıkarımları yapabiliriz sanırım:

1-demek ki the one arayanların çoğu nispeten bahsettiğimiz güzel kadınlar. bunun kabullenmekle ilgisi olabilir mi, standart güzeller konumunu biliyor ve the one aramıyorlar diyebilir miyiz?
ya da;
2-demek ki the one arayışında standartların kriterleri daha karşılanabilir ki bulabiliyorlar. bu durumda güzel kadınların bahsettiğim ütopik arayışı mı söz konusu hale geliyor?
0
🌸Bruce
(30.07.17)
benim şahsi gözlemim erkeklerin güzelliğe o kadar bakmadıkları. yok daha neler diyeceksiniz ama öyle. erkek elde edebildiğine bakar.

iki kadın düşünelim, biri çok güzel olsun ama çok hızlı samimi olamayan biri olsun. öbürü o kadar güzel olmasın ama sevimli ve flörtöz olsun. ikincisine hemen talip çıkar çünkü erkeğin bakış açısına göre daha ulaşılabilirdir ve erkekte özgüven sorunu ve kıskançlık oluşturmaz. erkek buna hemen yanaşır, çabucak samimi olurlar ve iş tamam. hele tinder gibi dating piyasası yaratan uygulamalarla bu eğilim iyice arttı bence.

'efsane' olmamakla beraber güzel olup ilk gruba dahil olan biri olarak bunu çok kere gözlemledim o yüzden eminim. karşısındakini tanımaya vakit ayırmak isteyen birini bulana kadar bekliyorum şahsen.
0
lily briscoe
(30.07.17)
game theory senin aradigin cevap.
0
eriksatie
(30.07.17)
kucukluklerinden itibaren uzerilerinde cok fazla ilgi var; basinc olusturuyor.

ilaveten, gecerkenugradim hakli.

gorunus karsisinda insanlarin alabildigi sefil haller iclerini kaldiriyor olabilir; arzuladigin insanlar kumesiyle karsinda maymun olmayan insanlar kumesi oyle cok kesismeyebiliyor.
0
e haliyle
(30.07.17)
Öncelikle @Zeth ve @lily briscoe ile aynı düşünüyorum.
Aranan şey güzel olduğu için özellikle amacı sadece yatıp kalkmak olan ve her gördüğüne bulaşık tip erkeklerin ilgisi, beğenisi, aşkı(!) değil gerçeklik oluyor, zaten herkes beğeniyor, onun istediği bu değil. Sırf bişeyler yaşamak için, bişeyleri kaçırmak korkusuyla ilişkiye başlamaz, evlenmez, ya hep ya hiç der. Ona sadece güzel olduğu için aşık olmayan ve tutkusu cezbeden, vazgeçmeyen, onda merak uyandıran adamı seçer. ve o adam da onu en üzen olur genelde, çünkü çoğunlukla erkeğin kıskançlığı aşkının önüne geçer. O yüzden her güzel kadının ruhsal bir katili vardır üzerine hikâyeler yazılan, filmler çekilen. Şanssızdır genel itibariyle.
0
mslny
(30.07.17)
Güzel değilim ama güzel kızın yanındaki çirkin kankası olarak güzel kızların omzunda ağladığı bir kişi olarak yazayım.

Bir kısmı 'güzel olduğu kadar küstah' olmaları nedeniyle sevgilisizdi. Asla kimseyle konuşmazlardı. Birisi merhaba dese, ters ters bakardı. Arkadaş sayıları da azdı. Bir kısmı, 'Beni sadece yanındaki çanta gibi görüyor, nasıl anlayacağım beni ne için sevdiğini' der ve güvenemezdi. Bir arkadaşım 16 yaşında sinir krizi geçirerek yüzünü çizmişti mesela, çok uzun süre geçmeyecek bir façaydı. 'Hadi bakalım, şimdi benimle birlikte olacak mı' diye. Üniversiteye gidince koptuk, şu an ne yapıyor bilmiyorum.

Bir kısmına çok güzel olduğu için erkekler yanaşmaya çekinirdi 'Nasıl olsa reddeder', 'Kesin sevgilisi vardır' ya da 'Beni mi kabul edecek' gibi nedenlerle, hiç şansını denemezdi; ki çoğunluğun sevgilisiz kalma nedeni buydu. Çok güzel bir arkadaşım 'Ne olur biri teklif etsin, vallahi kabul edeceğim ama millet vitrindeki süs bebeği gibi bakıyor, geçiyor' gibi bir şey söylemişti zamanında. Kız birine yürüyünce bile tırsıyordu erkekler.

Bir tanesinin hedefi çok yüksekti, 'E bu kadar güzelim. Ali Ağaoğlu zenginliğinde, Brad Pitt yakışıklılığında olsun. Olmazsa da olmasın' diye bekledi. Sonra hakkaten buna yakın biriyle evlendi ve kocası iflas etti ve onu aldattı, çok mutsuz oldu. Şu anda güzelliğini hayatındaki en büyük laneti sayıyor. Bir tanesi ilgiyi seviyordu ve sevgilisi olursa o ilgi azalacak diye kimseyle birlikte değildi.

Herkesin kendine göre nedeni var. Bir de iki sevgili arasında olanlar var. Haliyle sevgilisinin olması için, sevgilisiz de bir dönemden geçmesi gerek. Güzel diye o ilişki ömür boyu sürmüyor.

Konu 'the one'a gelince, 'the one'a inanmayan bir kişi olarak bile şunu söyleyebilirim. Sevgili olacağım kişi evlenmek isteyeceğim ya da birlikte yaşamak isteyeceğim kişi olmayabilir, zaman ilerledikçe fikrim değişebilir ama en basitinden 'ileride ayrılırım ben bununla nasıl olsa' diyeceğim bir kişi ile, ufukta ayrılığı görebildiğim biri ile sevgili olmam ya da ayrılığın ilişkinin başında opsiyon olduğu ilişkiyi istemem. Kader, kısmet, ayrılınır, bunlar ayrı da; baştan bu şartlarla sevgili olmam. Evlilik için sevgililik kriterinden öte kriterim yok mesela. Bunu her kadın için genelleyemem, devir değişti sonuçta ama güzeli olsun, çirkini olsun; çok kadından duyduğum bir şey bu. Yani, şöyle söyleyeyim. Sevgili olmak 'Hadi, ben duvağımı hazırlıyorum' demek değil kesinlikle ama atıyorum, garsona kötü davranan biri ile sevgili olmam imkansız ya da hoşgörüsüz biri ile sevgili olmam imkansız. Ya da 'Ben sinirli bir insanım' diyen birinin insanın yanında gerilirim, sevgili olayım. İlişki içindeyken birini tanımaksa ayrı konu.
0
aychovsky
(30.07.17)
Ergenliğinden itibaren egosu sürekli şişirilen bir cinsiyetten bahsediyorsun. Normal.
0
arnold schwarzeneger
(01.08.17)
soru eksik ama cevabi da basit.

eksik, cunku erkeklerin onlarla ne siklikla birlikte olmak istedigini yazmamissin. erkekler tarafindan boyle bir talep yoksa, guzel olmalarina ragmen baska bir sorunlari vardir.

erkeklerin boyle bir talebi varsa da, daha iyi bir aday bekliyorlardir. o vasat/siradan kizlarin birlikte oldugu erkekleri yeterli bulmuyorlardir.


evin, sana gore 1milyon tl etse, onu 100.000tl verenlere mi satardin, yoksa 1milyona yakin bedel veren birilerinin gelmesini mi beklerdin?
0
scars dont fade
(01.08.17)
(4)

Kedi tüyü ve furminatör

fatal error
Kedi besleyenler, özellikle uzun tüylü kedi besleyenler sorum size;Hangi furminatörü alayım? Aralarındaki farklar nelerdir?1- (git: http://www.hepsiburada.com/furminator-uzun-tuylu-kopekler-icin-tuy-toplayici-tarak-long-hair-4-45cm-kk-p-PTVET7744) Kedi için kullanılır mı?2- (git: http://www.hepsibur
Kedi besleyenler, özellikle uzun tüylü kedi besleyenler sorum size;

Hangi furminatörü alayım? Aralarındaki farklar nelerdir?

1- (git: www.hepsiburada.com) Kedi için kullanılır mı?

2- (git: www.hepsiburada.com)

3-(git: www.hepsiburada.com)

4-Ya da sizin öneriniz


Çok fazla çakmasının olduğunu ve ağız kısmı küçük olanlardan almam gerektiğini biliyorum. Her türlü öneriye açığım.


Şampuan vb. sorular da yakında gelebilir.
0
fatal error
(24.07.17)
İlk ürün kedi için de kullanılabilir. Açıklamalarında yazıyor zaten.

Bu ürünlerin üçü de birbirinin aynı gibi. Aynı işlevi görüyor ve tüy toplama işinde gerçekten işe yarıyorlar. Ben olsam ucuz olanı alırdım.

Şampuan ile ilgili ön bilgi vereyim. Kuru şampuanlar var. pudra gibi kediye döküp sonra siliyorsun falan. Kediyi delirtiyor. Kaşınmaktan bitap düşüyor hayvan. Önermem.

Zaten kedi aşırı kirli değilse yıkanmaması gerekir. Kedi kendini zaten temizliyor. Bir arkadaşım, kediyi yıkamak tüylerini bozar demişti.
0
himmet dayi
(24.07.17)
ürünler aynı işlevi görüyor sadece boyutları farklı.

bunların yanında farklı taraklar da öneririm. muhtemelen kıtık da oluyordur o kadar uzun tüylü olunca.

kıtık olmuş tüyleri bu tarakla açamazsınız.

www.hepsiburada.com

bu da güzel bir ürün genel taramada etkili.

www.hepsiburada.com
0
eeb
(24.07.17)
Cevaplarınız için hepinize teşekkür ederim. Kuru şampuan pek düşünmüyordum ben de. Ayda yılda bir yıkarsam diye.

@cureforlove 3 senedir hiç tıraş etmedim, sadece 1 kere yıkadım onda da yağmurlu havada evden arka balkona firar edip üstü başı sümüklü böcek dolduğu için, furminatörü de sfenks yapana kadar kullanmam merak etmeyin =)

@eeb tüyleri uzun olmasına rağmen neyse ki hiç kıtık yok
0
🌸fatal error
(24.07.17)
ben şu iğne gibi dişleri olan taraktan kullanıyorum (@eeb'in verdiği 2. linkteki gibi). düzenli tararsanız kıtıkları oluşmadan çekip alıyor onlar.

uzun tüylü kedime furminator olmadı mesela, tek bir tüy bile çekmiyor. tüyleri daha kısa olan kedimi ise koyun gibi kırkıyorum furminatorla. ama hiç sevmiyor, elektriklenme yapıyor. o yüzden furminator kenarda toz topluyor şu an, öbür tarağı her ikisine de kullanıyorum.

bir de kedi yıkanmaz.
0
lily briscoe
(24.07.17)
(8)

İngilizce makale okumak

tarihsel bulgular isiginda sevisen adam
Eğitim dili İngilizce olan bir bölümde okuduğum için haliyle makaleleri de ingilizce okumam gerekiyor. Okumakla ilgili bir sıkıntım yok. Türkçe makale ya da teorik kitap sıkılmadan bir oturuşta 50-100 sayfa okuyabiliyorum. Fakat iş İngilizce makale okumaya gelince 20-30 sayfalık bir makaleyi bitirme
Eğitim dili İngilizce olan bir bölümde okuduğum için haliyle makaleleri de ingilizce okumam gerekiyor. Okumakla ilgili bir sıkıntım yok. Türkçe makale ya da teorik kitap sıkılmadan bir oturuşta 50-100 sayfa okuyabiliyorum. Fakat iş İngilizce makale okumaya gelince 20-30 sayfalık bir makaleyi bitirmek ölüm haline geliyor. Sürekli sözlüğe bakmam gerekiyor ve konsantrasyonum sıklıkla dağılıyor. Bazen bir cümlenin sonuna gelince başını unutuyorum falan. Akademik bir şeyler yapmak için İngilizce okumak ve yazmak zaruri, bunun farkındayım fakat kendi dilimde rahatça okumak varken İngilizcesiyle cebelleşmek can sıkıyor. Ne yapmak lazım bu sorunun üstesinden gelmek için?

bu arada belirteyim, düz bir dille yazılmış scientific makaleler değil ne yazık ki, mevzu sosyal bilimler olunca bir de yazarının dili, anlatılan konunun derinliği, referanslar falan işin içine giriyor. istiyorum ki 20-30 sayfalık makaleyi 1 saatte rahatça bitireyim. bu mümkün müdür?
0
tarihsel bulgular isiginda sevisen adam
(23.07.17)
teknik öneride bulunan olacaktır, ben şunu diyeyim; hepimiz öyle yapıyoz, raad ol.
0
manuel mandalina
(23.07.17)
1) Kelime dağarcığınızı geliştirmelisiniz.
2) Bazı kelimelerin anlamlarını bilmeseniz bile, konuya bağlı olarak tahmin etmeye çalışın, her seferinde sözlüğe bakmayın.
3) Skim scan reading yapmaya alışın. Bununla ilgili egzersizleri Google'dan araştırabilirsiniz.
0
agluna
(23.07.17)
beyin yeni bir yeteneği ilk başta öğrenirken zorlanıyor. tekrar ede ede o zorluğun üstesinden kolayca geliyor. bu durum beynin plastisitesiyle alakalı. meselea siz bir bilgisayar oyununu oynamaya başladığınızda bölümleri geçmekte zorlanırsınız. ama sürekli oynarsanız artık otomatik pilota alırsınız. yabancı dilde makale okumak da diğer her şey gibi bu ilkeye uyuyor. okuya okuya aşacaksınız.

bu arada dikkatsiz okumuşum sorunuzu. sürekli sözlüğe bakma kısmını yeni gördüm. yabancı dil öğreninde okumayı geliştirmek için uzmanların tavsiye ettiği bir şey var: sözlüğe bakmadan, cümlenin, paragrafın ve metnin bağlamından ilgili sözcüğü çıkarmaya çalışın.

sözlüğe baka baka gitmeye kalkmanın bir sürü zararı var. mesela o sözcüğe bakar ve sonrasında unutursunuz. sizi yavaşlatır, okumanızı dediğiniz üzere eziyet haline getirir. oysaki sözcükleri metnin bağlamlarından çıkarmaya çalışmak gerek. bir defa yapmayı öğrenince her ingilizce metin okuduğunuzu bunu yapabilmeye başlıyorsunuz. tabii bu, hiçbir zaman sözlüğe bakmayacaksınız demek değil. diyelim ki metin içinde sürekli bir sözcük çıkıyor ama anlamını bir türlü çıkartamıyorsunuz. o zaman sözlüğe bakmak sizin için yararlı olacaktır.

şunu da söyleyeyim: sonuçta okuduklarınızı ders için okuyormuşsunuz. bu tür bir okuma bir roman, öykü vb. edebi bir metni okumaktan farklıdır. sizin için her bir sözcüğün tek tek olmazsa olmaz bir önemi yok. önemli olan metnin bütününü anlamak. okurken bunu da kendinize anımsatarak okuyun.
0
microfiction
(23.07.17)
akademik book review okumanızı önereceğim. mesela alanınızla ilgili son birkaç senede çıkmış önemli kitapların bilinen hakemli dergilerde yayınlanmış review'larına göz gezdirin.

iki tür book review oluyor genelde, biri doktora öğrencilerinin makale yayınlamaya giriş mahiyetinde yaptıkları yazı denemesi gibi olanlar, bunlar çok kısa olur, bir de alana hakim saygın hocaların yaptığı çok detaylı fikir yazısı/review harmanlayan yazılar. işte size lazım olan bu ikinci gruba giren yazılar.

review'ların güzelliği şurda, hem kısadır, hem de sadece kitabı yorumlamakla kalmaz, aynı zamanda kitabı literatür içinde konumlandırır. kısa oldukları için akademik ingilizceyi akıcı ve kıvrak şekilde kullanmak zorundadır, lafı döndürüp dolaştırmazlar.

tarayıcınıza bir sözlük eklentisi kurup bu tarz yazıları egzersiz niyetine okuyabilirsiniz, hem de alanınızda olan bitenleri takip etmek için güzel bir yöntemdir.

ha bir de doktora öğrencileri olumsuz yorum yazamazlar, o yüzden hocaların review'larını okumak daha zevkli çünkü beğenmediyse yerin dibine sokuverir :)
0
lily briscoe
(23.07.17)
sözcüklere değil genel anlama yoğunlaş. bir süre sonra birçok kelimenin anlamını bilmene gerek kalmayacak ve herhangi bir paragrafa hızlıca göz atman yetecek.
0
sporty
(23.07.17)
Okuyarak alisacaksin. Okumaya devam
0
Traveller
(23.07.17)
hergun sosyal bilimlerden ingilizce makale okuyorum. Okumak zorundayim. Tez malum. 1. agizdan soyleyim mumkun. Daha o seviyeye gelmemissin demek ki. devam az kaldi merak etme. Ayrica sozluge bakma oranin git gide azalmasi lazim cunku alanin spesifiklesince donuyor dolasiyor ayni terminoloji ayni teknik kelimeler isin icine giriyor.
0
qazaqwsx
(23.07.17)
bilgisayar üzerinden okuyun, çeşitli eklenti ya da programlarla kelimeyi seçip anlamını anında görebilirsiniz, sözlük karıştırmakla zaman kaybetmezsiniz.

Bir de geri dönmeden okumaya çalışın, beyin bir süre sonra geri dönmeyeceğinizi anlayınca tek seferde anlamayı öğreniyor. Ayrıca her kelimeye bakmanıza gerek yok, çok kritik bir kelime ise bakın yoksa cümleden çıkarmaya çalışın.

bir sürü makale okuyunca zaten belirli kalıp, uslüpları öğreniyorsunuz, sonrası daha kolay oluyor, daha hızlı bazen atlayarak okuyorsunuz.
0
gezegen olan pluton
(23.07.17)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.